Tatvan, Suriye Direnişini Selamladı

Özgür Der Tatvan şubesi Suriye Baas rejimi tarafından gerçekleştirilen katliamları ve zulmü protesto etmek için basın açıklaması yaptı.

Özgür-Der üyesi Sinan KIRANŞAL tarafından yönetilen basın açıklaması Tatvan Özgürlük meydanında yapıldı. Basın açıklamasına Özgür Eğitim Sen Tatvan Temsilciliği ve Tatvan İnsan Der’de destek verdi. Basın açıklamasını. Özgür-Der üyesi Metin AVA okudu. Açıklamada “Buna zalıman biji cehennem, Direne direne gelecek devrim, Suriye halkı yalnız değildir sloganları atıldı. Basın açıklaması yapılan dua ile son buldu.

 

Basın Açıklaması Tam Metni:

  Bismillâhirrahmânirrahîm

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile,

Değerli basın mensupları ve kardeşler,

Gün Suriye halkıyla dayanışma; gün direnişe sahip çıkma günüdür!

Suriye’de insanlık dramı sürüyor. 30 yıl öncesinin “Hama faciası” şeklinde hafızalara kazınan vahşet, bugün Suriye’nin bir çok şehrinde, özellikle de Humus kentinde bir kez daha yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl 18 Mart'ta Der’a kentinde başlayan Suriye İntifadası bugün bir yılını doldurdu. Esed diktası en az 10.000 insanı hunharca katletti, on binlerce kişi yaralandı, tutuklandı, kaybedildi.100.000’e yakın insan  mülteci durumuna düştü. Ve aylardır işkence, zulüm, tecavüzler ve ölümler devam ediyor. Her geçen gün daha da zalimleşen, çocukları ve kadınları vahşice öldüren Baas rejimine karşı sesimizi daha gür çıkarabilmek için bugün meydanlardayız. Dili, dini, rengi, mezhebi ne olursa olsun zalimin karşısında mazlumun yanında olduğumuzu haykırmak için meydanlardayız. Birinci Yıl dönümünde Suriye intifadasını desteklemek için buradayız.

Aylardır uyguladığı tüm baskı politikalarına karşı halkın direnişini bastıramayan Baas rejimi, direnişin yoğunlaştığı şehirlerden biri olan Humus’ta ve pek çok şehirde savunmasız halkı ağır silahlarla katletmeye devam ediyor. Son olarak baskıcı, zalim Esed rejiminin kritik dönemlerde sokaklara sürdüğü “Şebbiha” adlı sokak çetelerinin Humus’ta yaptığı katliamın ve zulmün fotoğrafları ulusal ve uluslararası basında yer almıştır. Şebbiha milisleri, çoluk-çocuk-kadın demeden sivillere kurşun yağdırmakta, çocukları hunharca katletmekte, kadınlara tecavüz ederek sokaklara atmakta. Suriye’deki yerel kaynaklara göre Şebbiha katilleri son 1 yılda 2000 sivili katletmiştir.

Tunus’ta bir kıvılcım ile başlayan, Mısır, Yemen, Libya gibi Müslüman ülkelerde, baskı ve zulüm altında inim inim inleyen halkların kendi değerlerine göre yönetilme isteği ve özgürlük ve adalet talepleri diktatörlere karşı bir intifadaya dönüşmüştür. Suriye halkı da diktatörlük rejimine karşı özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkmıştır. Birtakım uluslararası kuruluşları ya da komşu devletleri kendisine dayanak olarak seçmiş değildir. Suriye halkı ödediği büyük bedellere rağmen zulme ve zillete boyun eğmeme kararlılığından taviz vermemiş ve bu uğurda en değerli alimleri, gençleri, yaşlıları, çocukları Baas çetelerince şehid edilmiştir. Suriye halkı, sadece Allah’a dayandığını meydanlarda en gür bir biçimde haykırmaktadır.

Unutulmamalıdır ki; hiçbir mezhebi hesap veya devlet çıkarı bugün Suriye’de sistematik bir işkence ve zulüm ile öldürülen mustazafların hayatlarından daha mukaddes değildir. Bu tutum müslümanın hayatını Kabe’den  daha hürmetli kılan Hz. Muhammed (sav)‘in anlayışına ters düşmektedir. Kadın, çocuk, yaşlı demeden aylardır katliam yapan ve “Bizler laik Arap Milliyetçileri olarak radikal İslamcılara karşı savaşıyoruz” diyen Esad’a verilen desteğin Müslümanları nasıl bir pozisyona düşürdüğünü görmekteyiz.  Rabbimiz Nisa Suresi 135. ayette ‘Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun.’ buyuruyor. Yine Maide 8. ayette Rabbimiz ‘Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.’ buyuruyor.

Ulusal ve uluslararası kamuoyunda, yaşanan katliamları göstermelik kınama ve anlamsız ekonomik ambargo sözleriyle geçiştirilmesini kabul etmiyoruz. Emperyalist ülkelerin iştahının kabarması, hesaplar içine girmeleri ve bazı Müslümanların da mezhep taassubu ve devlet çıkarları ile Baskıcı-Laik Baas rejimini desteklemesi orada yaşanan acılara sessiz kalmamızı gerektirmemektedir. Müslümanlar olarak, ya baskıcı zalim Baas rejimini desteklemek, ya da emperyalist müdahaleyi desteklemek olarak sunulan  iki seçenek arasında bir tercihe zorlanıyoruz. Müslümanlar olarak hem Esed zulmünü hem de sömürgeci güçlerin emperyalist müdahalelerini asla kabul etmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Zalimlerin hesabını bozacak bir sorumlulukla tavır almak zorundayız. Her türlü insanlık dışı muamelelere ve katliamlara maruz kalan Suriyeli kardeşlerimizin yanında yer almak, onların özgürlük ve adalet haykırışlarına ses olmak, maruz kaldıkları bu vahşete tepki vermek Müslüman olmamızın ve  insan olmamızın bir gereğidir.

Müslümanlar olarak Suriye’deki onurlu intifada hareketine adaleti, merhameti ve hikmeti elden bırakmadan yaklaşmak durumundayız. Yanı başımızda her gün acımasızca katledilen insanlar ve annelerinin kucağında öldürülen bebekler insani ve İslami hiçbir yanımızı harekete geçirmiyor mu? Halbuki Rabbimiz Nisa süresi 75. Ayette şöyle buyurmaktadır. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?

Suriye’de yaşanan katliamı belgelemek ve yaşanan katliamları dünya kamuoyunun gündemine taşımak için gazeteci olarak gizlice Suriye’ye giden Âdem Özköse ve Hamit Coşkun kardeşlerimizden 9 gündür haber alınamamaktadır. Zalim Suriye istihbaratının elinde esir tutulan kardeşlerimizin hayatlarından endişe ediyoruz. Hem uluslararası hem de Türkiye'deki kamuoyu ve hükümet yetkililerinden, kardeşlerimizin esaret hallerinin son bulması için daha somut adımlar atmasını bekliyoruz.“Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” Rabbimiz Şuara süresi 227. ayetiyle mustazafları müjdelemekte, zalimlerin inatlarını ve büyüklük taslayışlarını, Allah'ın cezasına ilişkin sözüne aldırmayışlarını, azabın hemen gelmesini ister gibi şımarıp azgınlaşan başta Esad olmak üzere tüm dünya müstekbirlerini bekleyen acı sonu vaad etmektedir. Çünkü, Allah mühlet verir ama asla ihmal etmez. Rabbimiz Nisa süresi 93. Ayetinde şöyle buyurmaktadır. “Kim bir mümini bile bile öldürürse onun cezası içinde ebedi olarak kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet yağdırmış ve kendisi için büyük azap hazırlamıştır.”

Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır, gerçekleşecektir. İnanıyoruz ki izzeti ve onuru tercih ederek zulme karşı kıyam eden Suriyeli kardeşlerimizin kanları Esad'ı ve Baas rejimini boğacak ve Suriye halkının bu destansı direnişi zaferle taçlanacaktır.

Zulme ve zillete boyun eğmeyenlere, direnenlere ve şehitlere bin selam olsun! 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi