"Irak Kürdistan Bölgesindeki İslami Hareketler" meselesinin konuşulduğu seminer, Tatvan Özgür-Der’in dernek binasında yapıldı.
Sebahattin Günay’ın moderatörlüğünü yaptığı seminer, Seyfullah Çelik’in okuduğu Kur’an-ı Kerim ve mealinin ardından başladı.
İkram Filiz konuşmasında şu hususlara değindi:
Genelde Irak özelde Irak’ın kuzeyi, Osmanlı sonrası suni sınırlarla oluşmuş/oluşturulmuş, günümüze kadar da gerek ulusal gerekse uluslararası arenada üzerinde halen tartışmaların, siyasi-dini-etnik farklılaşmaların ve çatışmaların yaşana geldiği bölgelerden birisi, yer altı kaynakları açısından da en önemlisi olmuştur.
Lozan antlaşması ile bağlı bulunduğu Osmanlı coğrafyasından koparılan bölge, sosyal yapısından kaynaklı etnik ve dini temelli arayışların ve çatışmaların zemini haline gelmiştir. Bu durumun somut göstergeleri geçmişten günümüze bölgede sosyal, kültürel, siyasi ve dini alanlarda bütün aleniyetiyle görünmektedir. Mevcut siyasi partilerin varlıklarını etnik-dini yapılar üzerinden konumlandırmaları bu durumun açık bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Irak’ın kuzey bölgesinin sosyal, kültürel, ekonomik, dini ve siyasi dinamiklerini, I.Dünya Savaşı sonrasında yıkılan bir imparatorluğun coğrafyaları üzerinde yeniden çizilen siyasi haritalar belirlemiştir. Bölgede Kürtler, Türkmenler, Araplar ve diğer azınlıklardan oluşan dini ve etnik topluluklar vardır. Kürt nüfusu belirgin bir şekilde diğer etnik gruplardan daha fazla ve baskın karakterdedir. Bölgede 111 milletvekilliği için yapılan 2013 parlamento seçimleri gözönünde tutulduğunda, 100 parlamenterin Kürtlerden geri kalan on bir parlamenterin ise diğer etnik ve dini topluluklar arasından seçilmiş olması nüfus yoğunluğunu göstermesi açısından önemli bir veri oluşturmaktadır.
Hilafetin 1924 yılında kaldırılmasından sonra, Müslümanların yaşadığı coğrafyalardaki sosyal gruplar fikri, siyasi ve dinî hayatlarını İslam referanslı düzenlemelerle inşa etme arayışlarına girmişlerdir. Irak’ta yaşayan Kürtler, çoğunlukla Şafii kısmen de Hanefi mezhebine mensuptur. Diğer yandan Irak’ın orta kesimlerinde Fili Kürtleri gibi Caferi mezhebine mensup aşiretler de bulunmaktadır. Fakat bunlar Kürtler arasında azınlık olarak kalmıştır. Öte yandan dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaygın olan Nakşibendiliğin Kuzey Irak’ta da ilgi gördüğü bir kitleden bahsetmek mümkündür. Aşiretler şeklinde yaşayan Kürt gruplarının içerisinde toplumsal statü olarak genellikle aşiret reisleri ve molla denilen şahsiyetler ön plana çıkmaktadır. Aşiret yapılanması bölgede hala etkisini sürdürmektedir. Aşiret yapılarını kesin çizgilerle dönüştürecek bir etkide olmasa da modern dönemde aşiretlerin işlerliğinde faklı siyasi/dini aktörler devreye girmiş ve buna bağlı olarak yeni bir toplumsal ilişkiler ağı ortaya çıkmıştır denebilir.
Irak’taki Kürtlerin modern anlamda İslam referanslı ilk örgütlü oluşumunun1950’liyılların başlarına doğru ortaya çıktığı bilinmektedir. Mısır’da İhvan (Müslüman Kardeşler)hareketi içinde yer alan el Ezher mezunu Şeyh Mahmut es-Savvaf, hareketinin lideri Hasan el-Benna tarafından Irak’a gönderilmiştir. Arap olmasına rağmen Kürtler arasında düşüncüleri benimsenmiş, faaliyetleri düzenli ve örgütlü bir tarza dönüşerek devam etmiştir. Savvaf’ın düşüncelerinin Kürtler arasında kabul görmesinin temel nedeni olarak, 1954 yılında İhvan hareketiyle tanışan Şeyh Osman gösterilmektedir. Kürtler arasında iyi bilinen Şeyh Osman Savvaf ile tanıştıktan sonra onun fikirlerinden etkilenmiş ve onunla ortak hareket etme kararı almıştır. Böylece kısa bir süre içinde Kuzey Irak bölgesinde yürüttükleri İslami faaliyetlerle Şeyh Osman BinAbdülaziz ve kardeşleri Ali ve Sıddık Abdülaziz İslami Hareket’in öncü kadroları konumuna yükselmişlerdir.
Müslüman kardeşler hareketinin bölgedeki faaliyetleriyle ilk örgütlü tecrübesini yaşayan Kuzey Irak’taki Müslüman gruplar, 1961 yılından itibaren umre ve hacca gidiş gelişlerle ve Suudi Arabistan’dan gelen davetçiler aracılığıyla da Selefilikle tanışmıştır. Bu tanışmalar neticesinde Şeyh Osman çeşitli zamanlarda Suudi Arabistan’a ziyaretlerde bulunmuş böylece Kuzey Irak bölgesi ile Suudi Arabistan halkları arasında dini kültürel etkileşimler ivme kazanmıştır. Irak’ta etkinliğini giderek artıran Baas rejimi 1970’li yıllara gelindiğinde ülkesindeki İhvan’ı hedef almış ve örgütlü bir Müslüman teşkilatı olan İhvan hareketine ciddi engellemeler getirmiştir. İhvan hareketinin baskılara maruz kalması bu hareketin içinde olan, ona sempati duyan bazı Kürt gruplarının da darbeye, baskıya maruz kalması anlamına gelmektedir.
Dünyanın değişik coğrafyalarındaki Müslüman toplumlar, 1980’li yılların hemen başlarında ortaya çıkan iki önemli hadiseden ciddi anlamda etkilemiştir. Bunlardan birincisi; İran’da 1979 yılında gerçekleşen devrim, diğeri ise Sovyetler Birliği’ne karşı yürütülen Afganistan cihadıdır. Bu iki önemli hadise Irak’taki Müslüman Kürt grupları da düşünce ve eylem boyutuyla etkilemiştir. Ayrıca buna Kuzey Irak’ta faaliyet yürüten Mısır kökenli cemaatleri de eklemek gereklidir. Bu yıllarda giderek ivme kazanan ve şekillenen dini hareketler, 1990’lı yıllara gelindiğinde Irak’ın jeopolitik, etnik, dini ve kültürel karakteristiğine uygun yapılar olarak görünür bir hal almıştır. Sayıları oldukça fazla olmakla birlikte, 2013 yılında yapılan seçim sonuçları, etkinlikleri ve taraftarlarının çokluğu açısından değerlendirildiğinde dini referanslı Kürt İslamcı hareketlerinin üç ana grup etrafında kümelendiğini görmek mümkündür. Bunlar:
Abdülaziz ailesi liderliğindeki Irak Kürdistan İslami Hareketi (Bizotnava)
Muhammed Bahattin liderliğinde kurulan Irak Kürdistan İslam Birliği (Yekgirtu)
Ali Bapir liderliğindeki Irak Kürdistan İslami Cemaati (Komeleyi İslami)
Kürdistan İslami Hareketi (Bizotnava)
Kuzey Irak’ta Sünni bir hareket olarak Şeyh Osman, kardeşleri ve bölgenin ileri gelen âlimleri tarafından 1987 yılında kurulmuş, hareketin lideri Şeyh Osman olmuştur. İslami Hareket’in (Bizotnava) kuruluşunda Kürt İslam Âlimleri Birliği etkili olmuştur. Hareket, 1988 yılında Baasçı güçler tarafından kimyasal silah kullanılan Irak’ın Süleymaniye şehrine bağlı Halepçe merkezli olarak kurulmuştur. Hareket mensupları şiddeti mücadele aracı olarak görmediklerini ifade etse de Irak’taki Baas rejimine karşı silahlı mücadele vermiştir İslami Birlik Hareketi 2001 yılında Şeyh Osman’ın vefatıyla dağılmış ve eski ismi olan İslami Hareket’i yeniden kullanmaya başlamıştır. Şeyh Osman’ın vefatından sonra liderlik tartışmaları hareketin parçalanmasına sebep olmuştur. Parçalanma eskiler ve yeniler arasında gerçekleşmiş, yeniler büyük oranda İslami Birlik Hareketi’nden ayrılarak yeni bir oluşuma girmişlerdir. Bu durum İslamî Hareket’in zayıflamasına neden olmuş ve 2013 yılında Kuzey Irak bölgesinde gerçekleşen son parlamento seçimlerinde Bizotnava sadece bir milletvekili çıkarabilmiştir. Bizotnava siyasi bir hareket olarak 1992 yılında girdiği seçimlerde yaklaşık 50 bin oy almış ama yüzde yedi barajını aşamamış ve bölgenin yönetimine bir katkı da sunamamıştır. Halepçe’nin Süleymaniye iline bağlı olmasından dolayı Kuzey Irak’ın doğu tarafını özellikle Süleymaniye’yi kendi kontrolünde tutan Talabani gruplarıyla mücadele etmiş hatta savaşmıştır. Talabani 2000 yılında bölgeyi kontrolü altına alınca da Talabani ile antlaşma yoluna gitmiştir. Sonraki dönemlerde de Talabani’nin YNK’si ile birlikte hareket etmiş ve bu politik tutum sayesinde kendilerine iki bakanlık verilmiştir. Hareket, Kuzey Irak’taki diğer İslamî kimlikli siyasal gruplaşmaların/yapılanmaların birçoğuna örneklik ve kaynaklık etmiştir. Bu durum biraz da hem Kuzey Irak bölgesindeki ilk İslamî hareket olması hem de hareketi yöneten ve yönlendiren, karizmatik ve âlim bir kişi olarak bilinen Şeyh Osman’la alakalıdır denebilir.
Kürdistan İttihad-I İslam Partisi (Yekgirtu)
Irak’ın Kuzey bölgesinde yaşayan Kürtlerin, İslam dininin temel kaynaklarından aldıkları çeşitli kıstasları sosyal yapılarında ve örgütlü mücadelelerinde kullanma gayretleri Osmanlı dönemlerinden başlayarak Osmanlı sonrasında da devam etmiştir. Ama bölgede kayda değer düzenli ve örgütlü dini hareketler, İhvan-ı Müslim’in 1940’lı yıllarda Şeyh Mahmut es-Savvaf gibi simalar üzerinden yürüttüğü faaliyetlerle daha bir görünür olmuştur. Irak hükümeti, milliyetçi ve seküler düşünen/yaşayan Kürtler’e 1970’li yıllarda KDP ile bir anlaşma imzalayarak belirli haklar tanımıştır. Ancak aynı dönemde süreç Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi için iyi geçmemiştir. Zira Baas rejiminin baskıları 1970yılından itibaren giderek artmıştır. Hareket, bu baskı sürecinin çok fazla uzamayacağını düşünmüş, faaliyetlerini kısmen dondurur gibi yaparak kendini gizleme ihtiyacı duymuştur. Ama süreç beklenilenin aksine uzamış ve hareket ciddi oranda zayıflamıştır. İhvan-ı Müslim’inin Kuzey Irak’ta yeniden güçlenmesi ancak İran İslam Devrimi’nin gerçekleşmesinden sonra mümkün olmuştur. Badinan ve Erbil gibi Barzani’nin etkisi altında bulunan bölgelerde İhvan düşüncesini referans alan ve Yekgirtu adını alan bir oluşum ve hareketlenme ile coğrafyada tekrar boy vermiştir. O zamandan itibaren faaliyetlerini sürdüren hareket 1992 yılında Birleşmiş Milletlerin gözlemciliğinde Kürt bölgesinde gerçekleştirilen seçimlere birçok dini söylemli gruplarla birlikte İslami Hareket listesi adı altında katılmıştır. Seçimler neticesinde İslami Hareket oy oranı olarak KDP ve KYB’nin ardından üçüncü sırada yer almıştır. İslami hareket listesi içerisinde en güçlü grup ise Yekgirtu olmuştur. Bu sonuçlara bakarak diğer gruplardan daha güçlü olduğunu gören Yekgirtu sonraki süreçlerde bağımsız hareket etmiştir. Nitekim seçimlerden sonra 1994 yılında hareket, parti hüviyetiyle aldığı yeni pozisyonu resmi olarak ilan edilmiştir. Yekgirtu, en son 2013 yılında yapılan seçimlerde İslami söylemler kullanarak seçimlere katılan diğer üç İslamcı partinin aldığı toplam oydan daha fazla oy almış ve on milletvekili çıkarmıştır. Bölgede Kürtler için ayrılan yüz sandalyenin onunu Yekgirtu elde etmiştir. Diğer İslamcı partilerden Komeleyi İslam altı milletvekili ve Bizotnava bir milletvekili çıkarabilmiştir. Böylece son seçim sonuçlarıyla Yekgirtu hareketi kendisini İslami parti olarak deklere eden üç partinin en güçlüsü olarak konumunu güçlendirmiştir.
Komeleyi İslami Hareketi
Kuzey Irakta İhvan-ı Müslimin ile başlayan örgütlü dini faaliyetler daha 1970’li yıllarda siyasal alanda hatıra gelir bir etkinlik gösteremeyince, süreç Rabıta hareketinin ve bu hareketin getirdiği kısmi ivme ile de İslami Hareket’in oluşmasına sebep olmuştur. Bu süreçlerde aktif rol alan Ali Bapir daha sonraki süreçte Komeleyi İslami hareketini kurmuştur. Komeli İslami, Ali Bapir ve arkadaşlarının Bizotnava’dan ayrılarak ortaya çıkmış bir harekettir. İhvan hareketinin bölgede yürüttüğü siyasal faaliyetlerin etkisiyle İslami Hareket ile İslami Nahda’nın birleşmesinden doğan ve İslami Birlik Hareketi adını verdikleri bu eğilimin lideri Ali Bapir olmuştur. Kopuş 2001 yılında gerçekleştirilen kongrede Ali Bapir’in delegasyonun %80’inin oyuyla seçilmesine rağmen, Abdülaziz ailesinin İslami Birlik Hareketi’ne egemen olmak istemesi ve sonucu kabul etmemesi üzerine İslami Birlik Hareketi kadrolarının önemli bir kesimi hareketten kopmuşlardır ve İslami Hareket (Bizotnava) adıyla yeni bir oluşum başlatmışlardır. Komeleyi İslami, kendi siyasi bürosunu oluşturmuş ve bölgede hareket eden farklı siyasi partilerle ilişkilerini geliştirme yoluna gitmiş, üyelerinden birinin Süleymaniye’deki Ulusal Birlik Hükümeti’ne katılması üzerine de kendilerine sonuç olarak İçişleri Bakanlığı Vekâleti verilmiştir.
Komeleyi İslami, ilk başlarda bölgedeki genel eğilime uygun olarak silahlı mücadeleyi kendini savunmak için meşru görmüş ve Saddam kuvvetlerine karşı silahlı mücadele verdiği dönemler olmuştur. Fakat Kuzey Irak’ta dengelerin değişmesi ve Irak’ta genel olarak şartların farklılaşması ile birlikte Komeleyi İslami mücadelesini siyasal/fikri zeminde sürdürmeyi tercih etmiş, siyasi bir parti haline gelmiş ve Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte silahları bırakmıştır. Bölgedeki selefi gruplardan biri olmasına rağmen diğer selefi gruplardan farklı olarak Amerika’ya karşı silahlı mücadelenin bazı olumsuzluklar taşıyacağını düşünerek işgal döneminde Amerikalı yetkililerle görüşme yolları denese de bu gerçekleşmemiş ve Ali Bapir tutuklanmış, iki yıl Ebu Gureyb cezaevinde kalmıştır. Komeleyi İslam mensuplarına el’Kaide suçlamalarıyla operasyonlar yapılmıştır. Hareketin Amerikalı yetkililerle görüşüp silahı bırakması kararı alacağı bir ortamda operasyonlara tabi tutulması ve liderinin tutuklanması biraz da bölgede faaliyet gösteren ve laik/seküler partiler olan KDP ve KYB’nin Komeleyi İslam ile ilgili dışlayıcı tutumuna bağlanmıştır. Komele için el’Kaide suçlamasıyla Amerikalı yetkililere istihbarat verilmesinden dolayı, el’Kaide’nin bölgedeki kolu olan Ensar’ul İslam mensuplarının mevzileri diye Komeleyi İslam mensuplarının kaldığı ve birçok Komeleyi İslam yetkilisinin hayatını kaybettiği bölgelerin Amerika tarafından bombalandığına inanılmaktadır.
Seminer, soru cevap faslının ardından sona erdi.