Tartışmalı isimlere TBMM nasıl ödül verir?..

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ergenekon savcısına eleştiriler getiriliyor: “Telefon muhabbetlerini sanıklara anlatıp, sorular yöneltiyor, böyle gayri ciddi soruşturma olur mu?” diye.

Evet, anayasal düzeni değiştirme gibi ciddi bir suçlamada, telefon muhabbetinin soru olarak sanıklara yöneltilmesi, ilk planda biraz garip gelebilir.
Ama olayın ne kadar çetrefil olduğunu hatırladığınızda, uzantıların nerelere vardığını ipuçları ile gördüğünüzde, telefon muhabbetinin değil, en küçük “selamlaşmanın” bile hesabının sorulması gerektiğine kanaat getiriyorsunuz.
Şu görüntüye bakar mısınız:
İlhan Selçuk gözaltına alınıyor. Suçlama, terör örgütü üyeliği.. Hadi daha net söyleyelim, faaliyetlerini bilmeden, terör örgütüne yardımcı olma..
Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi olan bu beyefendi, gözaltı sonrasında, tutuklanma talebiyle sevkedildiği mahkemede, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye ediliyor.
Ertesi gün kendisini ziyaret edenlerin içinde, Türkiye’nin medya alanında bir numara olan Aydın Doğan’ı görüyorsunuz!
Şimdi gelin de bu ziyareti sorgulamayın..
Dur beyim, adam hakkında korkunç bir suçlama var. Elinizde henüz bir beraat kararı da yok.. Bu ziyaret neyin nesi, kimin fesi?!..
Mustafa Balbay benzer suçlama ile gözaltına alınıp, yine yurtdışına çıkışı yasaklanarak serbest bırakılıyor, hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığı koltuğunda oturan zattan “geçmiş olsun” mesajı alıyor!
Haydaaa!!
Bakıyorsunuz; Yargıtay üyeleri, suçlamaların odağı durumundaki gazetede yazılarını yayınlatmak için sıraya dizilmişler..
Aklı başında hiç kimsenin normal sayamayacağı olaylar bunlar!
Peki tüm bunların arkasında yatan gerçek nedir?
Suçluları masum gösterme, onlara itibar kazandırma, suçları da önemsizleştirme harekâtı..
Öyle ki; “Hepimiz Ergenekoncuyuz” türünden açıklamalar, ilanlar, haberler bile okuyorsunuz..
Tabiî bu yönlendirmelerin sonunda, yargıdan da bağımsız bir karar beklemek, aklın kabul edeceği bir şey olmasa gerek!
Bu harekâtı, sadece Ergenekon olayında mı görüyoruz?
Hayır..
Aynı operasyonun bir başka örneğini, dün TBMM tarafından verilen Üstün Hizmet Ödülü Töreni’ndeki isimlere baktığımızda da gördük.
Evet oradakiler, Ergenekon’daki gibi, terör örgütü ile bağlantılı bir cezai soruşturma altında olan insanlar değiller. Ama, milletin temsilcisi noktasındaki bir anayasal organın, tartışmalı isimlere böyle bir ödül vermesinin, savunulacak ne yanı olabilir, söyler misiniz?..
Uzun uzun liste yapmayacağım.
Birkaç örnek yeterli sanırım.
Necati Kurmel..
Beykoz Konakları ile ilgili, orman alanına yapılan villaların arsa sahibi pozisyonunda olan kişi.. Devlet ile mahkemelik bir işadamı..Hem de orman suçu gibi affedilemez bir suçtan dolayı.. TBMMyetkilileri bilmiyorlarsa, Ertuğrul Özkök, Derya Sazak, MesutYılmaz’ın eşi Berna Yılmaz ile birlikte yargılandığı mahkeme dosyasını vereyim de, bir bakıversinler: Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2006/427 Esas sayılı dosya..
Beyefendi, orman işgalinden devlet ile mahkemelik ama, milletin temsilcisi olan TBMM’den, Üstün Hizmet Ödülü alıyor!
Affedersiniz beyler, siz bu ödülü bu adama verdikten sonra, Beykoz’daki Asliye Hukuk Hakimi’nden ne karar bekliyorsunuz? O hakim, artık Beykoz Konakları davasında, Necati Kurmel aleyhine nasıl karar verebilir?!
Bir başka tartışmalı isim: HalitNarin..
Benim bildiğim bu zat, yıllardır iflas etti, edecek, ediyor... Konkordato istedi, kabul edildi, edilmedi vb. tartışmalar ile gündemde olan, ama bir türlü kendisine dokunulamayan, işlerini bir şekilde devam ettiren gizemli bir insan..
Hani bakıyorsunuz, bu adama yöneltilen davaların % 1’i bir başkasına yöneltilse, adamın ayakta durması hiç mümkün değil. Ama bu beyefendi ayakta durduğu gibi, bir de TBMM’denÜstün Hizmet Ödülü alıyor!..
Atalay Şahinoğlu’nun, daha yakın tarihlerde basına intikal eden davaları herkesin malûmu..
Evet, TBMM’nin ödül verdiği bu isimleri acaba kim belirliyor.. Çok değerli isimlerin yanında, bu kadar tartışmalı isimler konularak, niçin bazı insanlara itibar kazandırılıyor?
Bu itibar kazandırma operasyonunu yapanlar kimler?
Ergenekon sadece orada-burada değil. Ergenekon, her yere uzanan bir yapı.. Onun içindir ki; sanıkların değil sadece telefon muhabbetleri, en küçük hareketleri bile büyüteçle incelenmeli, izlenmeli..
Başka türlü, bu derin olaylardan kurtulmamız mümkün değil!

VAKİT