"Tarih Avustralya'yı Acımasızca Yargılayacak"

Avustralya İnsan Hakları Kanun Merkezi Direktörü Webb, Manus Adası gözaltı merkezinde tutulanların çok kötü şartlar altında gördüğünü söyledi.

Avustralya İnsan Hakları Kanun Merkezi Direktörü Daniel Webb, Avustralya'ya sığınma talebinde bulunmak için teknelerle gelen ve yakalandıktan sonra Manus Adası gözaltı merkezinde tutulanların çok kötü şartlar altında gördüğünü belirterek, "Tarih Avustralya'yı acımasızca yargılayacak" dedi.

Avustralya’ya sığınmak isteyenlerin yakalandıktan sonra tutulduğu Manus Adası, Nauru gözaltı merkezi ve Avustralya topraklarında bulunan gözaltı merkezlerinde tutulan sığınmacıların zor şartlar altında yaşadıkları, insan hakları savunucularının sürekli gündeminde yer alıyor. Ülkede en çok protesto edilen konuların başında gelen mülteci ve sığınmacı haklarıyla ilgili düzenlenen gösterilerde, merkezlerde kalan çok sayıda çocuk ve yetişkinin insani şartlardan uzak bir ortamda yaşadıkları sıklıkla dile getiriliyor.

Ülkede uzun süredir mülteci uygulamalarını eleştiren ve sığınmacıların gözaltı merkezlerinde zor şartlarda yaşadığını belirten göstericilerin bu düşüncelerini, Avustralya İnsan Hakları Komisyonu, Amnesty International ve son olarak da Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan raporlar haklı çıkardı. 

Avustralya'da insan hakları alanında faaliyet gösteren kuruluşlardan biri olan İnsan Hakları Kanun Merkezi Direktörü avukat Daniel Webb, AA muhabirine bu gözaltı merkezlerine ziyarette bulunduğunu ve ziyaretin ardından bu merkezlerin görüntülenmesine neden izin verilmediğini anladığını söyledi. Webb, bu merkezlerde sığınmacıların "çok kötü" şartlar altında yaşadığını belirtti. 

"Şartlar intihar riskini artırıyor"

Bu merkezleri ziyaret etmeden önce konuyla ilgili hazırlanmış raporları incelediğini anlatan Webb, merkezlerin "şoke edici" şekilde kalabalık olduğunu aktardı. Webb, bu merkezleri "boğucu" olarak niteleyerek şunları söyledi:

"Gördüklerim karşısında kesinlikle şoke oldum. Merkez şok edici şekilde kalabalıktı. Bir yatakhanede 120 adet iki katlı ranza birbirine yapışık şekilde yerleştirilmiş 240 yatak vardı. Yataklar, aralarından yürünemeyecek şekilde birbirine yakın konulmuş. Gardiyanlar her yerdeydi. Ürkütücü levhalar vardı. Mesela levhalardan birinde 'tüm güvenlik görevlileri her zaman yanlarında (Hoffman Knife) özel bıçak bulundurmak zorunda' yazıyordu. Bu bıçaklar kendini asmaya çalışanların iplerini kesmek içindi. O levhaları görmem bana şunu ifade ediyor. Şartlar sadece rahatsız edici değil. O kadar acı verici ki doğal olarak intihar riskini artırıyor. O yüzden de gardiyanlar yanlarında bıçak taşımak zorunda."

BM raporlarına konu olan Manus Adası gözaltı merkezinde 17 Şubat 2014'de çıkan olaylarda 62 kişi çeşitli yerlerinden yaralanmış, başından darbe alan İran uyruklu Reza Berati (23) hayatını kaybetmişti. Ancak bir yıl geçmesine rağmen Berati'nin ölümüne ilişkin sorumlular hakkında bir yakalama kararı ya da yargı süreci başlatılmamıştı.

Gözaltı merkezlerinde yaşanan olaylara, zor fiziksel şartlar, yavaş işleyen sığınmacılık başvuruları, yeniden yerleşme sürecindeki belirsizlik gibi unsurların sebep olduğunu ve bu nedenle çıkan olaylarda Berati'nin hayatını kaybettiğini kaydeden Webb, "12 ay geçti şartlar hala değişmedi. Başvurular inanılmaz yavaş ve sığınmacıların mülteci olarak ne zaman, nereye ve nasıl yerleştirileceklerine dair hiçbir plan yok. İnsanlara bu kadar acımasız davranırsak şiddet kaçınılmaz" dedi.

Webb, Avustralya'nın uluslararası hukuka aykırı davrandığını ve bunun savunacak bir tarafı olmadığını belirterek, "Avustralya'nın sığınmacı politikaları insan haklarını zincirleme olarak çiğniyor" diye konuştu. 

Hükümetin bu uygulamaların sıklıkla uluslararası yasalara uygun olduğunu savunmasının, bu uygulamaların doğru olduğu anlamına gelmediğini vurgulayan Webb, "BM açıkça dedi ki, Avustralya, koruma isteyen insanların sıradan haklarını net olarak çiğniyor" ifadesini kullandı.

Webb, Avustralya'nın kendisini tercih eden sığınmacılara karşı "acımasızca" davrandığını belirterek, "Avustralya'nın kanunları sadece tekneleri durdurma yönünde. Sorunu çözmek yönünde değil. Bu süreçte binlerce suçsuz insana çok büyük zararlar veriyoruz" dedi.

"İnsan hakları hükümetten bağımsız olmalı" 

Avustralya Başbakanı Tony Abbott'ın, Avustralya İnsan Hakları Komisyonu'nun (AHRC) gözaltı merkezleri hakkında hazırladığı raporu "partizanca, siyasileşmiş bir rapor" olarak nitelendirmesine de değinen Webb, "Başbakanın raporu okuyup çocuklara verilen zararı anlamak ve çözüm bulmak yerine raporu yazanları eleştirdiğini" söyledi. 

Webb, Avustralya'nın bağımsız bir insan hakları komisyonuna ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "İnsan haklarının hükümetten bağımsız olması gerekiyor. Uyulması gereken kuralları gözetmesi lazım. İşlerini yaptıkları için hükümet onlara saldırıda bulunursa yapmaları gereken işleri yapamazlar" dedi. 

Avustralya İnsan Hakları Komisyonu tarafından geçen Şubatta yayımlanan rapora göre, gözaltı merkezlerinde kalan çocuklardan 233'ünün saldırıya uğradığı, bu çocuklardan 33'ünün cinsel tacize maruz kaldığı, 128'inin ise kendisine zarar verdiği belirtiliyor. Başbakan Abbott tarafından "partizanca" bulunan bu rapor ülke gündeminde başta muhalefet, bazı iktidar milletvekilleri ile kamuoyu ve medya tarafından tartışılarak bu grupların desteğini almıştı. Bunun üzerine uluslararası insan hakları kuruluşu Amnesty International da bir rapor yayımlayarak, Avustralya'nın sığınmacılara yönelik uygulamalarını eleştirmiş, çocukların gözaltı merkezlerinde tutulmasını "insanlık dışı ve aşağılayıcı" olarak nitelemişti.

"Mülteci yükünü Avustralya gibi gelişmiş ülkeler yerine daha az zengin ülkeler taşıyor" 

Avukat Webb, dünyada artan mülteci sayısı karşısında Avustralya gibi gelişmiş bir ülkenin daha fazla sığınmacı kabul etmesi gerektiğine dikkati çekerek, mülteci yükünü Avustralya gibi gelişmiş ülkeler yerine daha az zengin ve az gelişmiş ülkelerin taşıdığını söyledi. "Kesinlikle çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor" diyen Webb, "Uluslararası yasaları çiğniyoruz. Bu arada masum insanlara zarar veriyoruz. Bence tarih Avustralya'yı acımasızca yargılayacak ve bunun da bir özrü yok" dedi.

Uluslararası insan hakları örgütleri, Avustralya'nın yönettiği gözaltı merkezlerinde insan haklarına aykırı muamelelerin olduğu savunurken, Abbott hükümeti bu merkezlerde durumun makul olduğunu öne sürerek, eleştirileri reddediyor.

BM raportörü Juan Mendez son olarak hazırladığı raporda, ülkede gözaltı merkezlerinde artan şiddete dikkati çekmiş ve ülkeyi işkence ve kötü muamele konularında da hatalı bulmuştu. Bunun üzerine Abbott, Manus Adası gözaltı merkezindeki şartların makul olduğunu savunarak, "BM temsilcileri Avustralya hükümetinin başarılarını takdir etseydi çok daha iyi hizmet etmiş olurlardı" demişti.

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı