Taraf Efsanesi Çökerken

Hilal Kaplan

Silahlar konuşurken, sözün gücü ortaya çıkamaz. Sözün gücü ortaya çıkmazsa, demokrasi de kurumsallaştırılamaz.

Yıllardır bu ve benzeri cümleleri ağzından duya duya ezber ettiklerimiz, savaşın bitmesine beş kala tüm fikirlerinden geri döndüler. Şimdilerde barışın, demokrasi karşısındaki en büyük en engel olduğuna bizleri inandırmaya çalışmakla meşguller.

Silahlar susarsa, demokrasinin büyüme şansı artar, idari iktidara muhalefet etme imkânı da genişler. Bunu görmelerine rağmen, 'âkil insan' bilip bağrımıza bastıklarımız, Erdoğanfobilerine yenik düştüler.

Teorisini yaptıkları İkinci Cumhuriyet, pratik alana gümbür gümbür geçerken, mızmızlık etmeye de devam edecekler gibi görünüyor.

Son kurbanımız Taraf gazetesi oldu.

Darbefobide birleşenleri Erdoğanfobi ayırdı. Darbe korkusu gerçekti, karşılığı acılarla örülü bir tarihte bulunabilirdi. Ancak önce Ergenekon'a şimdi de PKK'ya silah bıraktırmaya yolunda olan, Avrupa Birliği sürecinde önceki hükümetlerden daha cesur adımlar atmış ve en nihayetinde sandığın iradesine tâbi bir lider için aynısını söylemek zor. Ne var ki ideolojik körlüğe, kaç numara olursa olsun, 'gözlük' fayda etmiyordu.

Patron, önce yazı işleri müdürü Kurtuluş Tayiz'i, iddiaya göre Tayiz'in yazısındaki bir ifadeden şikâyetçi olan başka bir yazarı yüzünden işten çıkardı.

Şehir dışında olan Genel Yayın Yönetmeni Oral Çalışlar, her şeyi olup bittikten sonra öğrendi. İşleri yoluna koymaya çalışsa da patron kararlıydı. Çalışlar, iradesinin çiğnendiğini görerek istifaya mecbur bırakıldı.

İçlerinde yıllardır, gece gündüz demeden, yatmayan maaşlara rağmen dişini tırnağına takarak gazeteyi çıkaran isimlerin de olduğu 26 yazar, patrona kibarca 'Yol yakınken dön, bizi de çiğneme' diyen bir mektup yazdı. Patronun cevabı, mektupta imzası olan Genel Yayın Koordinatörü Markar Esayan'ın işine son vermek oldu.

Bunların hepsinin bir yazarın bir cümlesinden kaynaklandığına inandık mı peki? Patronun, bir yazarının hatırı için tüm gazete yönetimini alt üst ettiğine?

İstifaya zorlanan Oral Çalışlar açıklama mektubunda şöyle diyor:

'Gazetedeki krizin, Türkiye'de belirginleşen yeniden saflaşmanın bir parçası olduğunu, bir diğer ifadeyle söylemek gerekirse, 'barış süreci' konusundaki farklı yaklaşımlardan kaynaklandığını söyleyebilirim. Hükümetin adımlarını tehlikeli bulan kesimler, çatışmaların bitmesinden endişe eden bir ruh hali içine girdiler.

Taraf'ın da bu açıdan onların endişe ve rahatsızlıklarına sözcülük etmesini isteyenler, gazeteye müdahale ettiler. Gazete, yazı işleri ve ben; tam bir uyum içinde, 'ama'sız olarak barışı savunmakta ısrarlı olduk.

İşin esası, bu bir barış karşıtı operasyondur...

Bunca patırtının altında yatan asıl gerçek budur.'

Çalışlar'la beraber ilan sayısını da tirajını da artıranların, işlerini kötü yaptıkları için atılmadığı kesin. Taraf, artık kategorik olarak hükümet karşıtı bir kamplaşma ve ittifakın sözcüsü durumuna düştü. Zaten son dönemde Sözcü ve Yeni Çağ yazarlarının en çok alıntıladığı yazı ve röportajlar da bu ittifakın içinden çıkıyordu. Ezcümle, Taraf kendi kendini bertaraf etti, yazık oldu.

Sadece eski bir Taraf yazarı olarak değil, bir zamanlar askerî savcılık baskın yapacak diye gece vakti önünde nöbet tuttuğum, ikişer tane alıp başkaları da okusun diye toplu taşıma araçlarına bıraktığım 'eski bir Taraf okuru' olarak da üzgünüm.

YENİ ŞAFAK