Bombay'daki son terör saldırısından sonra dünyanın dikkati Güney Asya'nın iki nükleer gücü arasında, savaşa kadar gidebilecek krize odaklanırken Afganistan'da önemli gelişmeler oluyor.
2001'deki Amerikan işgalinde çok ağır bir yenilgi alan, savaş gücünü önemli ölçüde yitiren Taliban, bugün itibariyle, ülkenin yüzde 72'sinin kontrolünü ele geçirmiş durumda. Kabil merkezli, uluslararası desteğe sahip hükümete, Amerikan ve NATO birliklerine rağmen..
Bir think tank kuruluşunun, Taliban'ın Afganistan'ın yüzde 72'si üzerinde etki kurduğuna ilişkin raporu, ABD, NATO ve Afgan hükümetinin şiddetli tepkisine yol açtı. Bu kuruluşun raporunun güvenilir olmadığına özellikle vurgu yapıldı. NATO sözcüsü, Taliban'ın ancak ülkenin yüzde 50'sinden az bir bölümününü kontrol ettiğini, o bölgelerin de ülkenin doğu ve güneyi olduğunu söyledi. Oysa bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 54'tü. Taliban etkisinin hızla genişlediği ortada. Hem de 65 bin kişilik ABD ve NATO askerine rağmen.
Peki Taliban bu gücü nerden alıyor? Sadece Afganistan halkından mı? Bu sorunun cevabı, o bölgede bundan sonra neler olabileceğine ışık tutacağı için önemli. Irak'tan sonra yeniden Afganistan-Pakistan coğrafyasına yoğunlaşan ABD, özellikle yeni Başkan Barack Obama'nın ne tür planları olduğunu anlamak için önemli.
ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Afganistan'a iki tugay asker daha göndereceklerini açıkladı. Yeni yönetim, ağrılığı Irak'tan Afganistan'a kaydırıyor. Zaten Obama da Pakistan'ı hedef göstermiş, kendileri için tehdidin bu bölgeden geldiğini vurgulamış, son tehdit değerlendirmelerinde “İkinci 11 Eylül” saldırısının kaynağı olarak bu bölge gösterilmişti.
Bu hafta, Pakistan'dan Afganistan'a giden NATO konvoylarına yönelik ağır saldırılar başladı. Sadece bir saldırıda 100 ABD ve NATO aracı yakıldı. Bir gün sonra yapılan ikinci saldırıda ise, 50 araç yakıldı. ABD'nin ve NATO'nun Afganistan operasyonları için lojistik güzergahı Karaçi'den başlıyor. Son günlerde bu hat hedef alınır oldu. Karaçi'den Kuzey-Batı Pakistan'a ulaşan, oradan da Afganistan'a giren güzergah, ABD ve NATO lojistik desteğinin yüzde 75'ini sağlıyor.
Taliban birlikleri ülke içindeki saldırıların dışında bu hattı vurmakla Batılı güçlere ağır zayiat vereceğini kestirmiş olmalı. Şimdi yeni destek hattı arayışı başladı. ABD bu hattı Kafkaslar ve Orta Asya üzerinden sağlamayı düşünüyor.
Çok pahalı bulunan bu hat içinse Karadeniz tartışması tekrar gündeme gelmek zorunda. Türkiye, Rusya ve ABD arasındaki Karadeniz tartışmasını hatırlayalım. Washington Rusya ve Türkiye'nin karşı çıkmasına rağmen Karadeniz'de askeri üs kurmak için yoğun çaba harcıyor. Bu, Türkiye için yeni ve ciddi bir tehdidin ortaya çıkması demek. Afganistan'da ABD ile birlikte hareket etse de, Karadeniz, Gürcistan, Azerbaycan, Orta Asya üzerinden Afganistan'a ulaşacak yeni destek hattı, bambaşka bir bölgesel sorunun hazırlayıcısı olacaktır. Özellikle Doğu Karadeniz limanlarının kullanılacağı bu trafik, son Gürcistan-Rusya savaşı benzeri yeni çatışmalara zemin hazırlayacaktır.
“Taliban'ın Karadeniz'le ne ilgisi olabilir” şeklindeki bir soru, ilk bakışta son derece aptalca, saçma bir sorudur. Ama bakın, son Taliban saldırıları, Karaçi-Peşaver-Afganistan destek hattı, Karadeniz-Kafkaslar-Orta Asya-Afganistan destek hattı, birbirine ne kadar da bağımlı.
Tıpkı Somali kıyılarındaki korsanlık, Bombay saldırıları, Hint-Pakistan gerilimi bağlantısı gibi… Dün bu bağlantı yüzünden hem Pakistan'ın hem de Hindistan'ı hava kuvvetleri alarma geçirildi, Pakistan F-16'ları başkent İslamabad üzerinde uçuyorlardı.
İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz. Olaylar öylesine birbiri ardına sıralanmış olaylar değil. Hepsi birbirinin besleyicisi, birbirine bağlı, birbirini tetikleyen gelişmeler.
Bombay'a yönelik saldırının istihbarat bağlantısı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Saldırıların arkasındaki isim olarak geçen Davut İbrahim'in yıllardır ABD istihbaratıyla çalıştığı, kıtalararası uyuşturucu trafiğinde görevli bir isim olduğu, ABD Başkan Yardımcısı Cheney'nin ekibiyle bazı örgütlere karşı işbirliği halinde olduğu bilinince, Bombay saldırısının anlamı ortaya çıkıyor. Pakistan'ın istikrarsızlaştırılması, nükleer gücünün kontrol edilmesi, Hin-Pakistan hatta Afganistan-Pakistan çatışmalarına zemin hazırlanması… Sadece Bombay saldırısı bile, arkasındaki CIA-Mossad ve bölgesel istihbarat ağlarının neler tezgahladıklarına ilişkin bağlantıları ortaya çıkarabiliyor.
Bombay, Pakistan, Afganistan, Taliban, Somali, korsanlar gibi ifadeler Türkiye insanı için bir şey ifade etmeyebilir. Ama ABD ve NATO'nin Karaçi-Afganistan hattının kesilmesi bu saydıklarımızı bir anda Türkiye'nin sorunu haline getiriyor. Yani Taliban Türkiye'nin sorunu haline getiriliyor. Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya ve Afganistan… Her aşaması Türkiye ile bağlantılı. Karadeniz'de ABD üssü, Kırım krizi, Gürcistan-Kafkasya krizleri, Hazar sorunu, petrol kavgaları… Hepsi nasıl da birbiriyle iç içe.
O zaman soruyu tekrar soralım: Taliban'ın Karadeniz'le ne alakası var?
YENİ ŞAFAK