CHP bugün darbeye karşı miting yaparak Taksim'e çıkacağını duyurmuştu. Ancak CHP'nin mitinge çağrı amaçlı hazırladığı bildiriler ortaya çıkınca CHP üzerinde de soru işaretleri oluştu.
Örneğin darbe girişimi gerçekleşirken, MHP lideri Bahçeli tam o anda açıklama yaparak "Hükümetin yanındayız, darbenin karşısındayız" demişti. CHP'nin bu durumda, darbenin püskürtüldüğü kesinleştikten sonra ortaya çıkması da şüpheleri üzerine çekmesine neden oldu.
CHP ve Solcuların Taksim'e Niçin Çıktıklarını Bir Örnek Çağrı Metni (Yukarda)
Darbe girişiminden 9 gün sonra miting organize etmeleri ve miting öncesi toplanan kalabalıkların darbeyi, darbecileri ve bu işin organizatörü olan FETÖ üyelerini kınamak, onların aleyhinde slogan atmak yerine "Sivil darbe" dedikleri Erdoğan ve Binali Yıldırım yönetimi aleyhine slogan atmaları dikkat çekti.
"Türkiye laiktir laik kalacak" ve "Sivil darbeye, OHAL'e karşıyız" şeklindeki sloganlarla 'diktatör' dedikleri Erdoğan karşıtlığı üzerine mitingi organize eden CHP ve Sol hareket temsilcilerinin ellerinde FETÖ'yü ve onun darbeci generallerini kınayan tek bir pankart yok?
Halk darbecilerin vahşice saldırılarına direnip tarih yazarken ortada gözükmeyenler 9 gün sonra rol çalıp 'darbe karşıtı' olarak anılmaya çalışıyorlar.
CHP'nin darbe girişimine karşı düzenlediği Barış ve Demokrasi Mitingi'nde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, "Gün halkın sesini dinleme günüdür. Bugün Taksim'deyiz, birlikteyiz. Bizim için hepimizin tarih yazdığı bir gündür bugün. Biz Taksim'e niçin geldik? Ne yapacağız? Hedefimiz ne? Bütün bunlara yanıt vermek için bir Taksim Manifestosu hazırladım" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun okuduğu maddelerde, “Laikliğin önemi”, “Darbe Parlamenter demokrasiye yapılmıştır”, “Darbeyi parlamento püskürtmüştür”, “Ne darbe, ne dikta”, vurguları dikkat çekti.
Kılıçdaoğlu’nun 10 maddesi:
1- 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında parlamento darbeyi püskürtmüştür. Bu girişimin sorumlularını kınıyor ve lanetliyoruz.
2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur.
3- Her türlü darbeye karşı çıkmak tüm demokratların demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi demeliyiz.
4- Darbe girişimi, halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır.
5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
6- Bu darbe girişimi anayasada, yasama, yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin, demokrasideki denetleme işlevinin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur.
7- Balyoz, ergenekon gibi davalarda mağdur edilen insanların itibarlarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
8- Girişim, devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında, bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz.
9- İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları, bu ülkenin meydanlarında özgürce gezebilmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye darbe hukukundan arınmalıdır.
10- Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıya yönetilmez. Girişimde bulunanlar, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele, tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.