Taksimde kurban protestosu

Hayrettin Karaman

Hayvan haklarını korumak için örgütlenmiş bir grubun temsilcileri Taksim Meydanı'ında pankartlar açarak, konuşmalar yaparak Kurban Bayramı'nda "kurban kesmeye" karşı çıkıyorlar, "Bayramınızı kana bulamayın", "Kurban ile bayram yan yana olur mu?", "Hayvanı kesmek yerine bedelini paylaşalım" gibi sloganlar atıyorlar.

Hareketin dine karşı olmadığını, yalnızca hayvan haklarını korumak istediklerini söylemeleri medenice ve bir arada yaşama amacına uygun bir yaklaşım. "Acıma duygusu"ndan yola çıkmak ve "hakkı koruma"yı amaçlamak da evrensel değerler; bunlara kimsenin bir diyeceği olmaz. Ama "hayvan haklarını korumak için yılda bir kere kurban kesmeye karşı çıkma" ya bazı itirazlarım var:

1. Allah'ın son kitabının ilk suresine başlarken besmele çekiyoruz, burada ve -besmeleyi sureye dahil edersek- üçüncü ayetinde Allah kendisinin "rahman ve rahîm" olduğunu bildiriyor. "Rahmetim öfke ve nefretimi mağlub eder" diyen de O'dur. Kimse O'ndan daha fazla merhamet iddiasına kalkışmasın. O, "her şeyi sizin için yarattım, emir ve istifadenize verdim" diyor. Şu halde canına kıyılmayacak olan "insan"dır; hayvan değildir. Yeter ki, eziyet edilmesin ve ihtiyaç yok iken hayvan bir yana bitkinin bile canına kıyılmasın!

2. Protesto edenler et yemediklerini söylüyorlar; bu bakımdan davranışlarında tutarlılık var; ancak dünyada yaşayan insanların kahir çoğunluğu et yiyor ve bu sebeple her gün, milyonlarca kara ve deniz hayvanı öldürülüyor. Bunları niçin protesto etmiyorlar! Etseler sonuç alabilecekler mi?

3. Müslümanların yoksullara yardımı yılda bir kere et dağıtmaktan ibaret değil; onlar hem bunu yapıyorlar, hem de yıl boyu çeşitli vesilelerle -Allah rızası için, bir ibadet olarak- yoksullarla ilgileniyor ve onlara her türlü yardımı yapıyorlar. "Kurban kesmek yerine onun bedelini paylaşın" tavsiyesi, "cami yapmak yerine okul yapın" tavsiyesine benziyor; bunlar birbirinin yerine geçmez; doğru olan her ikisini de gerektiği ve yeteri kadar yapmaktır.

4. Hayvanları ihtiyacımız kadar öldürmekten vazgeçtiğimizi düşünelim; o zaman ya dünyamız hayvanlarla dolacak veya üremelerini engellemek için tedbir alacağız. Birinci ihtimal hayvan itlafını zorunlu hale getirecek, ikinci ihtimal ise bir başka kıyımdır. Avustralya'da devletin binlerce kanguruyu imha etmek zorunda kaldığını hatırlamakta fayda var.

İnsanoğlu var olduğu günden beri hayvanları öldürüp yemiştir; normal, tabii, fıtri olan budur, insanları normalin dışına çıkarmaya çalışmak boşuna çabadır, sonuç vermez ve yalnızca sürtüşmeye sebep olur. Araya bir de "inanç gereği yapılan ibadete" karşı bir tavır girerse reaksiyonu da kırıcı olabilir.

İnancı ve vicdanı et yemeyi kendine haram kılanlar et yemesinler, inancı ve vicdanı eti helal kılanlar ise yesinler ve iki taraf birbirine müdahale etmesin; yine karşılıklı tahammüle geldik!

YENİ ŞAFAK