Taksim Gezi Parkının Esas Oğlanları
Taksim Gezi Parkı odaklı başlayan eylemler ikinci haftayı tamamladı. Gün geçtikçe eylem ve olayların sayı ve dozajları azalsa da eylem süreci devam ediyor ve trende bakılırsa Ramazana kadar devam edecek gibi görünüyor.
Eylemin başlangıcının tamamen kendiliğinden masum bir çevreci protestosu olduğu? genel kabul görmüşse de, özellikle polisin bu eyleme karşı yaptığı sert müdahale sonucu gelişen sürecin, iç ve dış odaklarca küresel bazda Tayyib Erdoğan odağında islam karşıtı topyekün bir saldırı olduğu gerçeği gün geçtikçe daha netleşerek ortaya çıkıyor.
Şu anda görebildiğimiz kadarıyla, Gezi eylemleri başlangıçlı ve Tayyib Erdoğan odaklı bu küresel küfür saldırısının iç ve dış odaklarının en temel ortak noktası islam düşmanlığı. Esas oğlan pozisyonunda olan bu mihraklar zaruri oldukça sureti haktan görünmek suretiyle kendilerini açığa verirken, zaruri olmadığı ve kendilerince sakıncalı gördükleri zamanlarda ve alanlarda perde gerisinde kalmaya özen gösteriyor / uğraşıyorlar.
Taksim Gezi Parkının Gönüllü Destekçileri
Bu mihraklar gizli ve açık tüm bileşenlerini topyekün seferber etmekle yetinmemekte, karşı cepheyi çökertmek için, İslamcı olmadığı halde kendileri gibi İslam düşmanı olmayan nötr unsurlar ile İslamcı cephe içinde olması gereken bir takım unsurları da sürece dahil etmeye, bu şekilde kendilerinin İslam karşıtı saldırılarını kamufle etmeye ve saldırıların aslında İslama değil Tayyib Erdoğan'a karşı olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar.
Bu çabalarında İslamcı cepheden çok fazla gruba ulaşamamışlarsa da, farklı bir niyetle de olsa süreci Tayyib Erdoğan'a karşı kullanma hırsıyla hareket eden Hizmet! Cemaatinin dolaylı, bu yazıda İhsangiller olarak tanımlayacağımız ve kendilerini anti-kapitalist müslümanlar olarak isimlendiren blok ise direkt olarak oyunda rol alıyor. Bunların dışında kısmen gel gitler yaşansa da, gruplar ve kişiler bazında İslamcı camiadan çok ciddi bir destek alamamaktalar.
Süreç içinde ortaya çıkan islam karşıtı görüntünün ağırlığı altında ezilme tehlikesi geçiren bu mihraklara, gerek Hizmet! cemaatinin ve gerekse anti-kapitalist İslamcı! İhsangiller taifesinin dolaylı ve direkt yardımlarının adeta cankurtaran vazifesi gördüğü tartışılmaz bir vakıa.
Camiamızdan bazılarının süreç içindeki tutumları şu darbı meselde anlatılan duruma çok benziyor maalesef. Balta ağacı kesmeye niyetlenmişte, ağaç dalını eğerek baltaya, sapında benden olsun demiş ya, onun gibi hani.
Taksim Gezi Parkının Gönüllü Figüranları İhsangiller Taifesi
Her ne kadar cürmü küçükte olsa, İhsangillerin gezi parkına antikapitalistte olsa İslamcı sıfatıyla katılmaları ve üstelik Mirac kandili ve Cuma namazı fırsatını iyi kullanarak, namaz ve Kur'an okuma gibi (kendilerince) ritüeller icra ederek, gezi parkı eylemcilerinin ne kadar dine saygılı ve demokrat olduğunu, üstelik bu eylemcilerin içinde sadece laiklerin değil İslamcılarında olduğunu göstermeye çalışmaları söz konusu oldu.
Eyleme yandaş olup eylemi muhafazakar halk nezdinde meşrulaştırma telaşındaki medya tarafından halkın adeta gözünün içine sokulurcasına ön plana çıkartılan Mirac kutlaması ve Cuma namazının İhsangiller tarafından kendiliğinden mi düşünülüp organize edilip kotarıldığını, yoksa esas oğlanlarca psikolojik bir hareket olarak mı düşünüldüğünü bilemiyorum. Lakin bu eylemlerinin parktaki esas oğlanlar ve İhsangiller taifesini tanımayan halk kesimleri üzerinde ciddi olumsuz etkisi olduğunu sanıyorum.
Sinek Küçüktür Ama Mide Bulandırır
İhsangiller taifesinin 2 haftalık süreç içindeki eyleme önceki destekleri, eylemin islam düşmanı görüntü ve algısına hemen hiç etkisi olmamasına rağmen, Mirac ve Cuma gösterilerinin özellikle eyleme yandaş medya tarafından "zum" yapılması nedeniyle olumsuz etkisi söz konusu oldu.
Her ne kadar eyleme bu şekilde destek veren İhsangiller taifesinin, ana damarı islam karşıtı olan laik, sol ve Kemalist unsurlar olan eylemcilere göre varlığı devede tüy misali kalmışsa da, sinek küçük lakin mide bulandırır temsilinde anlatılan şekilde bir etkileri oldu.
İhsangiller taifesi bu eylemleriyle! eylemlerin esas oğlanlarını, sahadaki eylemcileri ve antikapitalist İslamcı İhsangiller taifesini iyi tanımayan muhafazakar halkın görüşünü bulandırmakla kalmadılar, aynı zamanda, eylemlerin islam karşıtı odaklarca yapılmayıp, tüm halk katmanlarının ortak bir hareketi olduğunu savunmaya çalışan odakların elini güçlendirmiş oldular.
İhsangillerin Gezi Eylemlerindeki İç Çelişkileri
Burada sorgulanması gereken İhsangiller taifesinin bu tercihleri ve eylemleri değil sadece. Elbette insanların iyi niyetli olarak anti-kapitalist olarak tanımlanan bir islami anlayışa kaymaları ve bunu savunmaları mümkündür. Böyle bir durumun ille de art niyetle olması yada mutlaka bir takım odaklarca planlanması gerekmez.
Lakin, böyle bir anlayışa gelen insanların kendi savundukları İslam anlayışları ile ciddi manada tenakuza düşecek şekilde bir eylemsellik ortaya koymaları asla iyi niyetle izah edilemez. Bu tenakuzları, hem Mirac kandili ve Cuma namazı konusunda, hem de eyleme destek veren yerli ve yabancı kapitalist odakları görmezden gelmekle olmuştur.
İhsangillerin kandil ve mirac olayına bakışlarının olumsuzluğu ve bunları reddetmeleri, yazarın bu güne kadar yazdığı kitap, yazı ile yaptığı konuşmalarda açık olarak ortada durmaktadır.
Durum bu minvalde iken, eyleme dini açıdan lojistik destek sağlamak, üstelik bunu daha düne kadar küçümsediği halkın kandil ve mirac anlayışını kullanarak yapmak fırsatçılıktan başka neyle izah edilebilir.
Öyle bir fırsatçılık ki, bir taşla iki kuş vurmak suretiyle yapılıyor. Hem eylemlere İslami destek vurgulanıyor, hem de bu desteğin muhafazakar halkın önem verdiği mirac kandili boyutu öne çıkarılarak, muhafazakar halka sempatik görülmeye çalışılıyor.
Aynı durumu Cuma namazı eylemi içinde söyleyebiliriz. Bu şekilde hem tekrar eyleme İslami kesimin desteği öne çıkartılırken, hem de Cuma namazı muhafazakar halka sempatik gelecek bir araç olarak kullanılıyor.
İhsangiller Mirac Kandili Kutlamak Bir Yana, Düzenli Namaz Kılıyor mu?
Miraç ve Cuma için eylem terimini bilinçli olarak kullanıyorum. Bilindiği gibi mirac kandili aslen ibadet olmayıp, zamanla ortaya çıkan bir bidat olarak ibadet telakki edilirken, Cuma namazı bizatihi bir ibadettir.
Lakin İhsangiller taifesi halkın önemli birer ibadet kabul ettiği bu iki unsuru kendi amaçları için araç haline getirerek eylemleştirmişlerdir. Yani yaptıkları şey namaz kılmak (igame) değil, 107.Maun Suresinde izah edildiği gibi, namazın esas amacından sapılarak başka bir amaçla görünmek için namaz kılınıyor görüntüsü - reklamı söz konusudur.
Üstelik bu eylemleri ile islam düşmanlarına lojistik destek vermek ve Müslümanların eylemlere bakışını bulandırmak suretiyle, 9.Tevbe Suresi 107'den 111'e kadar olan ayetlerde anlatılan Mescidi Dırar (Müslümanlara zarar verme amacıyla hareket eden odakları destekleyici ve müslümanlar arasına ayrılık sokma amaçlı) hadisesini tekrarlamışlardır.
Her şeyden önce İhsangiller taifesinin namaza yaklaşımı sorgulanmalıdır aslında. Bildiğim kadarıyla İhsan efendi namazların günümüzde 3 vakit olarak kılınmasının mümkün ve uygun olduğunu söylüyor.
Lakin ben asıl şunu merak ediyorum. Acaba İhsangiller taifesi 3 vakitte de olsa (mirac gecesi vesilesiyle kıldıkları namaz gibi) düzenli namaz kılıyorlar mı? Yine ihsangiller her Cuma diyanetin camilerinde Cuma namazı kılıyor yada kendi aralarında (gezi parkında olduğu gibi) Cuma namazı kılıyorlar mı? Yoksa bu her iki namazda sadece gezi parkı eylemlerine destek için mi kılınır gösterildi?
Gezi Fırsatçılığı İhsangillerin İlk İhaneti Değildi
İhsan efendi, miraç ve Cuma eyleminden önce, eylemler sırasında bir camiye sığınan eylemcilerden bir kısmının ayakkabıları ile camiye girmeleri ve cami adabına yakışmayan nahoş görüntüleri ile ilgili olarak attığı bir tivitle; kapitalizme karşı eylemin gerçek namaz (salat) olarak tanımlanması ve hoş görülmek bir yana adeta yüceltilmesi de kayda değer bir husustur.
Ardından da 1 Haziranda yaralanmış bir göstericiye ait fotoğrafı 11 Haziran'da Taksime müdahale sonrası yaralanmış gibi göstererek attığı tivit atarak insanları tahrik etmeye yeltenmesi de, İhsan efendinin esas oğlanlara hizmette sınır tanımadığını ortaya koyan bir enstante.
Zaten İhsangiller taifesinin bu laik solcu azgın azınlık taifesi ile ilk flörtü değil gezi eylemleri. Daha önceleri de, özellikle Tayyib karşıtı hemen her eylemde (nükleer enerji ve HES protestoları gibi) flört ettikleri gibi, Suriye direnişinde Esed ve şebbihaların arkasında duran Esedsever kemalist solcularla aynı safta olmaktan geri durmamışlardı.
Kapitalizm ve sömürü deyince AKP ve Tayyib Erdoğan'a kırmızı görmüş boğa gibi saldıran antikapitalist İslamcı İhsangiller taifesi, nedense gezi eylemlerinin arkasındaki Koç ve şurekası gibi yerli kapitalistleri ve başta ABD olmak üzere yabancı kapitalist devlet, kişi ve kurumları görmek istemediler. Yerli ve yabancı kapitalistlerin Gezi eylemlerine olan şartsız ve kesintisiz desteği üzerinde düşünmektense, Tayyib Erdoğan'a saldırmak daha kolay ve tatlı görünmüş olmalı onlara.
Malum, kapitalizmin esas yerli ve yabancı odaklarıyla uğraşmak zor ve tehlikeli ve devirmek imkansız iken, Tayyib zaten günah keçisi ve şamar oğlanı konumunda. O halde vur abalıya.
Yine Arap baharı ve Suriye intifadalarını batının komplosu ile açıklayarak karşısında duran İhsangiller taifesi, nedense Gezi eylemlerinin batının bir komplosu olup olmadığı üzerinde hiç düşünmek gereği bile duymadılar.
Kur'an Ve Tevrattaki Belam Kıssaları
Kur'anda 7.Araf Suresi 175'ten 178'e kadar olan ayetlerde kendisine ilim verilen bir kişi, bu ilimle Allah katında kulluk dereceleri yönünde yükselme imkanı varken; şeytana ve hevasına uyup, kibir ve dünyevi arzuları nedeniyle hevasını ilah edinmesi sonucu kendine verilen ilmi şeytan ve dostlarının çıkarları için kullanması nedeniyle, kendisini çağırsa da kovalasa da sahibine dilini sarkıtıp kuyruk sallayarak yaltaklanan bir köpeğe benzetilmektedir.
Kur'anda ismi verilmeyen bu kişinin Tevratta adı geçen Belam olduğuna dair genel bir kanı vardır. Tevrata göre Belam lakaplı alim bir şahıs, mensubu bulunduğu memleketin putperest kralınca üzerine bir orduyla gelmekte olan Musa (as) aleyhine Allah'a dua etmesi istenince, dünyevi konumunu ve menfaatlerini düşünerek bu duayı yapmış ve ilmini şeytan ve dostları lehine kullandığı için Allah tarafından lanetlenmiştir.
Gezi eylemleri sürecinde yaşananlar, bu ayetleri ve yorumlarını bir kez daha hatırlamama da vesile oldu.