Takip Ediyorlar, Hastanelik Ediyorlar ve Güle Oynaya Gidiyorlar

Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ'ı Ankara Batıkent'te sahte plakalı bir araçla takip eden ve evinin önünde sopalarla hastanelik eden 6 kişilik grup gözaltına alındıktan sonra mahkemeye dahi çıkarılmadan serbest bırakıldı.

HAKSÖZ-HABER

Gazeteci Demirağ, üç gün önce Türkiyem TV'de sunduğu programın ardından gece yarısı evinin önünde saldırıya uğramış ve ağır yaralı olarak GATA'da tedavi altına alınmıştı.

Demirağ'a saldıran grup sahte plakalı bir araçla takip yapmış ve gazeteciye evinin önünde pusu kurarak beyzbol sopalarıyla darp ettikten sonra kaçmışlardı. Kamera kayıtları ve görgü şahitlerinin ifadeleri doğrultusunda kimlikleri tespit edilen şüpheli 6 kişi gözaltına alınmıştı. Ne var ki; şüpheliler A.A., N.İ., F.Ç., A.D., O.Ç. ve E.Y. emniyetteki işlemlerinin ardından savcılık talimatıyla mahkemeye çıkarılmadan serbest bırakıldı.

Ne kadar enteresan hatta ürkütücü değil mi?

Organize bir saldırı planlanıyor, sahte plakalı bir araçla takip yapılıyor, bir kişi hastanelik edilinceye kadar sopalarla darp ediliyor yanına bir de ölüm tehditleri savruluyor ama bu suçu işleyen 6 kişilik grup savcılık kararıyla ifadeleri alındıktan sonra hemen serbest bırakılıyor. Azmettirenleri bulmak, darb edenlerin cezalandırılması için cezai bir işlem yapmak bir tarafa kamuoyu saldırganların ismini dahi öğrenemiyor, resimlerini bile göremiyor. Takip, saldırı, yaralama ve tehdit yanlarına kar kalıyor. Oysa en basit olaylarda bile güvenlik kamerası kayıtları gazete ve televizyonlarla paylaşılırdı.

Hukuk, kanun, güvenlik, yaşam hakkı, ifade hürriyeti filan da yargı, emniyet ve siyaset eliyle adeta buharlaştırılıyor. Yargı ve emniyetin işi savsaklayan tutumlarına, siyaset ve basının olayı görmezden gelmesine rağmen kamuoyu saldırıyı kimlerin ne amaçla organize ettiğini güçlü bir biçimde seziyor, tahmin ediyor.

Basit ve ahlaksız bir magazin figürünün yediği fiske ile ayağa kalkan kamuoyu, telefonlara sarılan ve mahkemeleri takibe alan bakanlar, sivil toplum örgütleri bu saldırı karşısında acayip bir sessizliğe, ilkesiz bir tepkisizliğe bürünmüş durumda.

Bu tür zorbalıklar karşısında devlet tarafından gösterilen zaaflı ve tutarsız tepkilerin sıkıntıları büyüteceği sır değil. Daha önce de tecrübe edilmiş bu türden bir gidişatın hiç kimseye hayrı dokunmayacağı ancak herkese felaket getireceği unutulmuş galiba. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!