Tahriru’ş-Şam, Ahraru’ş-Şam ile yaşanan gerginliğin ardından yeni bir açıklama yayınladı.
“Devrim Devam Ediyor” başlığını taşıyan ve “Cesur adımlar” denilerek son olaylara atıf yapıldığı tahmin edilen açıklama şöyle başladı:
“2011 yılında başladığından beri Suriye devrimi, önce Allah’ın inayeti, sonra halkın fedakârlığı ile kararlılığı, evlatlarının cihadı ile mücadelesi sayesinde, sayılı aşamalardan geçtiği gibi çeşitli duraklara tanık oldu ve olmaya da devam ediyor.
Suriye cihadı sürecinde zafer ve hezimet, ilerleme ve gerileme, dayanışma ve zıtlaşma gibi sayılı tablolarla karşılaşıldı. Bu çoklu tabloların, sahada görüş ve hedefleri farklı farklı heterojen grupların doğmasına etki edeceği kaçınılmazdı. Bu manzara ve dahi devrimin geleceğini tehdit eden yansımaları karşısında, Suriye devriminin amaçlarını gerçekleştirmeye ön ayak olacak ve Sünnileri koruma altına alacak safları birleştirme (projesi) yolunda cesur adımlar atmaktan başka bir seçeneğimiz de kalmamıştı…
Bu girişin ardından Tahriru’ş Şam Heyeti olarak bizler, Suriye’nin kuzeyinde faaliyet gösteren bütün grupları, ilim adamlarını, şeyhleri, ileri gelenleri, sivil kadroları; sürecin yansımaları karşısında durmak, devrimi ve halkını koruyacak ve zafere götürecek bir projeyle ortaya çıkmak için acil bir şekilde birleşmeye çağırıyor ve bu çağrımızın herkesçe olumlu karşılanacağını umut ediyoruz.”
“Devrimci Sünni Proje”
Fetih Medya’nın aktardığına göre “İslami bir yönetim ve birleşme” çağrısı yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
1. İslam yönetimi ve adaleti, bölgede halkın güvenlik ve istikrarı yolunda Esed rejimini düşürmeyi hedefleyen, bununla beraber İslami kimliğini koruyan direnişçiler olarak bu devrimin hala bir parçasıyız.
2. Tahriru’ş-Şam Heyeti, sivil kadrolar, dahili ve harici siyasi öncüler, grupların askeri gücü gibi devrimin bütün kanatlarının katılımıyla ilkeleri koruyacak ve amaçlanan hedeflerin tahakkuk etmesini sağlayacak “Devrimci Sünni Projenin” oluşturulmasının zorunluluğuna inanmaktadır.
3. Özgürleştirilen bölgelerin sahibi, bölge halkıdır. Bu bölgelerin sadece bir kesime tahsis edilmesi mümkün olmadığı gibi insan hayatını tanzim eden, genel işleriyle ilgilenen, onlara gerekli hizmetleri sunan, ihtiyaca göre bu idarenin hizmetindeki gruplar için emniyet gücü oluşturan “sivil idareye” teslim edilmesi gerekmektedir.”