İba-News’in aktardığına göre beyanın tam metni şöyle:
AÇIKLAMA VE BİLDİRİ: “YÜKSEK DENETİM KURULU” TEŞKİLİNİN İLANI
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salatların en faziletlisi ve selamların en kamil olanı Nebimiz Muhammed’e ve tüm sahabelerine olsun.
“Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve sözü doğru söyleyin. Ki O (Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.” (Ahzab: 70-71)
Hey’et Tahriru’ş-Şam projesi sivil, askeri ve siyasi düzeyde devrim kararlarının bağımsızlık kazanmasıyla ilgili olarak, önceki hataların düzeltilmesinde yeni aşamanın temellerinin atılması üzerine kuruldu. Hey’et Tahriru’ş-Şam’ın en belirgin hedeflerinden birisi de, mücrim rejime ait tüm askeri ve emniyet kurumlarının devrilmesi idi. Bu durum olgun devrimci ve organize bir alternatifin kurulmasını gerektirmektedir. Hey’et bazı alanlarda başarılı oldu, bazılarında ise başarısız oldu ve ağır davrandı. Zorba Baas ve suç kurumları zihniyeti ile geçen zillet ve teslimiyet dönemini sonlandıracak yeni bir devrim ortamını oluşturmak için kurumsal ıslah tekerleği itildi, sivil ve seçkin girişimler desteklendi. Halka hizmet ve yaşamlarının düzenlenmesi, önceliklerin başına konuldu. Herkesin hayat düzenine ve toplum kurallarına uymasını sağlayacak bir düzen ve bağlayıcılık olmadan güven ortamı ve istikrar olmayacaktır. Tacirin malını güvence altına alabileceği istikrarlı bir güvenlik sağlanmadan, ekonomik canlanma mümkün değildir. Devam eden hazırlık, eğitim ve -Allah’ın izni ile- zafer gelene kadar yolun tamamlanması üzere sözleşme olmadan askeri bir korunma sağlanamayacaktır.
Bu durum, sivillerin askerlerle, seçkinlerin avamla, küçüklerin büyüklerle kaynaşması ile sonuçlanmıştır. Bu sahne devrim düşmanlarını korkuttu. Tüm bunları yıkmak için çalıştılar ve hala da çalışıyorlar. Halkımıza kapalı olmadığı üzere, bizler, özgürlüğümüzü elimizden almayı ve amacımıza ulaşmamızı durdurmayı arzulayan devletlerin ve tarafların ellerinin dolaştığı bir coğrafyada çalışmaktayız. Tüm bunlara rağmen askeri savaş sahalarında büyük çabalar ortaya koyuyoruz. Özellikle geçen 100 gün içerisinde sadece Hey’et kuzey Hama kırsalı topraklarında 500’den fazla şehid sundu. Bunun yanında genel emniyet birimi sabotaj, adam kaçırma vb. eylemlerin önüne geçmek için şimdiye dek süregelen bir seferberlik düzenledi. Bunların dışında devasa kurumsal yönetim çalışmaları yürütüldü. Tüm bunlarla, herkesin katıldığı, izzet ve onur içerisinde yaşadığı sağlıklı bir topluma ulaşılması hedeflendi.
Bizler hatadan ya da sürçmelerden masum olduğumuzu iddia etmiyoruz. Realiteye uygun ve hikmetle halkımız için istediğimizi isteyen her müşfik öğütçü için kapımız açık olmuştur ve hala da öyledir. Geçtiğimiz dönemde kötü tutumlar sergileyen taraflara göz yummamız bunun ispatıdır. Daha önce olduğu gibi şimdi de yaygın olan dil affediciliktir. Zulmü kabul etmediğimizi ve varoluş savaşına girdiğimizin idraki ve bilinci ve yine düşmanımızın dağınık ve tefrika halinde kolayca bizi ele geçirmek için birliğimizi ve dayanışmamızı bozmak isteyen düşmanın yöntemlerinin farkındalığı ile birlikte, düşünce ve ifade özgürlüğünü koruduğumuzu yeniden tekit ediyoruz. Tüm yollarla özgür bölgenin savunulması bizi bekleyen önceliktir. Her söz her zaman için uygun değildir.
Hataların bulunduğunu itiraf etme ve (tüm abartma ve arada farklı niyetlilerin tutum sergileme girişimleriyle birlikte) düzeltmelere çalışmakla birlikte, şeffaflığın ve açıklığın herkese sabit olması adına, bizler geniş salahiyetlerle donanımlı, Yüksek İzleme Komitesinin çabalarını destekleyecek, özgür bölgede bulunan şura ehlinden muteber şahsiyetlerin katılımıyla ve tam bir şeffaflıkla “Yüksek Denetim Kurulunun” teşkil olunmasına çalışıyoruz.
Son olarak, amelle birlikte hata da yapılıyor. Mesleki değerlendirmeler devam ediyor. Büyüklenme ve boş vermelere gidilmeden düzeltme ve ıslah temel prensibimiz. Hedefimiz, özgür bölgelerde ve dışında tüm gayretkeş kimselerin çabaları ile bilinçli ve olgun müslüman bir toplum tesis etmektir.
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
14 Muharrem 1441 h. / 13 Eylül 2019