Tahammülsüzlükten Şikayet Edip, İfsada Methiye Düzmek!

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın son açıklamasıyla tartışmaların odağında yer alan Mustafa Öztürk sürece tepki gösteren açıklamalarda bulunmaya devam ediyor.

 

Kendisini savunması en doğal hakkı Sayın Öztürk'ün!

Hele ölçüsüz eleştiriler, saldırılar, iftiralar karşısında elbette isyan etmesi gayet anlaşılabilir bir durum.

Lakin haksızlığa maruz kaldığı noktada durmalı insan, haksızlığa, ölçüsüzlüğe meyletmemeli!

Oysa yukarıda yayınlanan videoda görüldüğü üzere Sayın Öztürk açıkça ölçüsüz, adaletsiz tepkiler serdediyor.

Sayın Öztürk Ankara'da İslamcı bir çevreye ait olduğu bilinen Şehir ve Medeniyet Derneği'nde biraz duygusal çokça arabesk içerikle dindarlar, İslamcılar, mahalle ilişkisine değiniyor. Haksızlığa uğramış, ölçüsüz sataşmalara, iftiralara muhatap olmuş bir Hoca'nın duyduğu öfkeyle, kızgınlıkla eleştiri dozunu yükseltmesi normal karşılanabilir. Hatta yaşadığı gerilim ve baskı üzerinden bütün bir süreci özgürlük başlığı altında tanımlayarak "dindarların, muhafazakârların, İslamcıların ne kadar baskıcı, tahammülsüz olduklarına dair çizdiği iç karartıcı ve bir hayli abartılı tablo da bir yere kadar anlaşılabilir!

Ama konuşmasını Mustafa Kemal'e şükranlarını sunarak bitirmesi, 'hatalarıyla sevaplarıyla' O'na ve yaptıklarına yönelik minnet beyanı akıl alır gibi değil!

Böylece Sayın Öztürk hem modaya uyup 'mahalle'yi kıyasıya bir eleştiri salvosundan geçirirken, aynı zamanda son zamanların popüler ifsadının üst sırasında yer alan trendi de kaçırmamış oluyor.

Yaşadığımız çarpıklığı iyi anlatan bir tablo! Düşüncelerinden dolayı baskı gördüğü şikâyetinde bulunan sayısız Kur’an çalışmasına imza atmış bir tefsir hocası, İslamcıların mekânında Mustafa Kemal övgüsü yapıyor ve dinleyici kitlesi de yoğun bir şekilde bu saçmalığı alkışlıyor.

Peki, tefsir hocası Mustafa Öztürk için tağut kelimesi ne anlam ifade ediyor? Yaşadığımız coğrafyada İslami olan neredeyse her şeyin tasfiyesi için elinden geleni yapmış ve ikame ettiği sistemle de halkın İslamsızlaşması için çalışmış, farklı ve itiraz eden bütün muhalifleri sert bir şekilde bastırmış birisi mi özgürlüğün temsilcisi ve şükran makamında oluyor? Öyle ya Sayın Öztürk’ün hem İslamcı müktesebatı hem de tefsir hocası kimliği zalim ve tağut kavramlarını boyutlarıyla bilmeye fazlasıyla yeter.

Hadi diyelim Mustafa Öztürk, inişli-çıkışlı hallerin bir yansıması olarak bu sözleri sarfetti peki o salondaki dinleyici topluluğuna ne oluyor? Tebliğ ve davette elbette farklı insanlar etkinliklere katılmalı, mesaj ulaştırılmalı. Fakat bu iş ancak, insanlara hakkı, sabrı tavsiye etmek, iman edilen hakikatlerin aktarmakla olur, yoksa muhatabın kimliğine bürünerek değil!

Ne kadar özgür bir dünyaya selam çaktıklarını unutanlar, hasbelkader biraz cesur davranıp Mustafa Kemal’in yaptıklarını açık bir şekilde eleştirsinler de çağdaşlığın sembolü Adliye Saraylarında soluğu alsınlar!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!