Abdurrahman Dilipak, Taciz ve kadın konusunda batıcıların ve laiklerin ikiyüzlülüklerini yorumluyor:
Batılılar çok uygar topluluklar değil mi? Hiç “kadın” dövmezler mesela. “Taciz” ne demek bilmezler. “Uygar topluluklar”da olmaz böyle şeyler. Siz öyle sanın.
İyi ki “Alkol” var. Kavga eder, sarkıntılık eder, ne halt ederse etsin, ona hazır bir kılıfları var. “Sarhoş” iken yapmışlardır.
Öte yandan adamların ayık oldukları yok ki! Almanlar sudan çok bira içer nerede ise. Votka Rusların milli içeceği. Hani bizim “Milli” içeceğimiz de “Rakı” değil mi!? Ama yanında tuzlu leblebi olacak. “Todor’un meyhanesi”, olmadı “Cumhuriyet meyhanesi”, ardından bir güzel işkembe.
Bilmem biliyor musunuz, batıda intihardan ölen insan sayısı, doğuda savaş ve terörden ölen insan sayısından fazla. Düşünebiliyor musunuz, batıda ortalama 5 kişilik bir ailede, en az bir kişi, en az bir defa intihara teşebbüs etmiş. Ama kurtarılıyorlar. Hepsi ölmüyor ama o sarsıntıdan da kolay kolay kurtulamıyorlar. 5 kişilik bir ailede en az bir kişi alkolik ya da uyuşturucu kullanıyor. 5 kişilik bir ailede en az bir kişi homoseksüel, lezbiyen, biseksüel, ensest ilişkiler içinde. 5 kişilik bir ailede en az bir kişi psikolojik destek almadan kendini yönetemiyor. 5 kişilik bir ailede en az bir kişi geriatrik, obozite de dahil olmak üzere engelli. 2. ve 3. gruptakiler tehlikeli. Bunlar çağdaş topluluklar ya, onların günah çeteleleri başka isimler altına saklanıyor. Kadın da dövüyorlar, taciz de ediyorlar, tecavüz de. Bu vakalar onlarda her seviyede var ve artık vakai adiyeden sayılıyor.
Şu da var, adamlar uyuşturucu kullananlar kontrollü olarak içsinler diye bizdeki tütüncüler için açılan alanlar gibi alanlarda yiyorlar bu haltı. Sex fuarları, showlar, striptizler, konsomatrisler, karnavallar, eğlence partileri, sex shoplar, bar, pavyon, gay cafeler, hepsi bu azgınlıklar için oluşturulan bir bakıma yasal alanlar. Genelevler ya da balolar batıda bir anlamda deşarj mekânları.
Zaten namus eşiği batıda çok yüksek. Rıza ile her halt serbest. Sarılmak, öpmek, zorla değilse, tabii olarak her zaman normal, olağan şeyler.
Bizde taciz denilen, onlarda, genel anlamda, özellikle gençler arasında arkadaş muziplikleri kadar sıradan. “Kadın hakları” diye mangalda kül bırakmayanların kadının batıdaki yürekler acısı halinden habersiz gibidir. Bizde de en fazla hak ihlalleri, bana kalırsa kırsaldaki, geleneksel ailelerde değil, modern aileler arasındadır.
Tamam, bizde de manzara pek iç açıcı değil. Mesele kadın-erkek çatışması değil, gelin-kaynana çatışması sanki çok mu iyi.. Bakın batı kavram ve kurumları ile ailesi, ahlakı, gençliği ile çöküyor. Bugün yaşanan kriz kapitalizmin krizidir.. İntiharların hangi seviyede olduğunu söyledim. Batıdaki israf, bütün Afrika’nın açlarını doyuracak kadar çok.
Gençler evlenmiyor, devam eden evliliklerde mutluluk ve sadakat katsayısı çok düşük. Çocuk yapmıyorlar. Her sene nüfusları eksi veriyor. Yaşlı bir toplum.
Artık kilise de, batılı bilim, siyaset adamları, basını, STK’sı bu işin farkında ama sesleri çıkmıyor.
Batılılar kendi içlerinde acınası durumdalar ama hâlâ başkasına akıl vermeye devam ediyorlar. Tam da “Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde” örneğindeki gibi.
Batılıların kadın hakları diye bize akıl vermelerini bir kenara bırakalım, kendi içlerindeki zavallılıkları da. Afrika’ya gidelim, orada kadın-erkek yok, çocuk yok, sefaletin asıl sorumlusu bu beyaz efendiler.. Amerika kıtasına çıktıklarında da kadın-erkek demediler, herkesi katlettiler.. Ülkelerine sığınmaya gelen göçmenlere, kadın-erkek ayırım yapmadan nasıl davrandıklarını biliyoruz. Asya’ya sex turları ile giden beyaz adamların oralarda ne haltlar yediklerini cümle alem biliyor..
Bugün Avrupa’nın birçok şehrinde gece 12.00’den sonra bir kadın yalnız başına metro durağına inemez, rahat bir yolculuk yapamaz.. Kadın adeta cinsel meta gibidir. Kullanılır. Reklamlarda da öyle, eğlence sektörü de, sanat dedikleri şey de büyük ölçüde kadınlar üzerine kurgulanmıştır. Bunların kiliselerinde yaşananlar da zaman zaman basına yansıyor. “Dakameron’un aşk hikâyeleri” dünden bugüne çirkinleşerek devam ediyor.
Geçen gün ‘Taciz mi dediniz, bende 100 tane hikâye var’ başlıklı bir haber vardı basında. Ünlü yapımcı Harvey Weinstein’ın suçlandığı taciz skandalından sonra Hollywood’da sular bir türlü burulmadı. Hollywood’dan her gün yeni bir “taciz” haberi geliyor. Buna iş, siyaset dünyası da dahil. Hatta Beyaz Saray da! Bu halkaya ünlü oyuncu, Oscar ödüllü Natalie Portman da eklendi. Çocukluk yıllarından beri sinema endüstrisinin içinde olan Portman, Los Angeles’taki Vulture Festival’de bir söyleşiye konuk oldu ve Hollywood’da yaşanan tacizler ve suiistimallerle ilgili konuştu ve “Bende de böyle 100 tane hikâye var. Evet cinsel saldırıya uğramadım ama defalarca cinsiyetimden dolayı ayrımcılığa uğradığım ve taciz edildim” dedi.
Bizde hiç sorun yok demiyorum. Ama batıcıların, laikçilerin durumu kırsal alandakilerden çok daha kötü. Ama onlar işi gücü bırakmışlar Anadolu kadınını kurtarmak için seferber olmuşlar. Arkalarında da batılı ülkeler. Kesenin ağzını açmışlar.. “Türk kadınını çağdaşlaştırmak için” ellerinden geleni yapıyorlar!?
19 Mayıs’ların kutlama biçimleri, Cumhuriyet Baloları, güzellik yarışmaları, başörtüsü konusundaki direnişler hepsi aynı gayeye yönelikti. Medine Bircan’ı başı örtülü diye hastaneye almadılar da hapishane kapısında öldü. Kadınların okumasını istiyorlar sözde ama başörtülü kızları okullara almadılar. Dahası kamusal alana bile çıkışını yasaklamak için seferber oldular. Ellerinden gelse sokağa bile çıkmalarına izin vermeyeceklerdi. Bu çağdaş yaşamcıların arkasında o demokratik batı ülkeleri vardı. “Batı Çalışma Grubu” vardı. FETÖ de bize havuç uzatarak aynı yere çağırıyordu. Başörtüsü teferruattı, ona göre.
Sinemaları, romanları, hep aynı localara hizmet ediyor.
Önce kadınları kazanmaya çalışıyorlar. Çünkü kadınlar annedir. Kadınlar sadece çocuk doğurmazlar, toplumu doğururlar. Her kadın ve erkek bir başka kadının eseridir.. Onlar da doğurmazsa ötekiler daha da mutlu olurlar. Doğum kontrolünü onun için desteklerler.. Kadını erkeğe, erkeği kadına düşman etmeye çalışanlar da onlardır. “Eşitlik” tartışması boşuna değil. Evliliğin yerini birlikte yaşam alsın istiyorlar.
Bizim, kadın ve erkek, birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanabileceğimiz tek zafer var. Onun için din, ahlak ve sahih gelenek en büyük dayanağımızdır. Selam ve dua ile..