Suyun başındaki eşkıya, Filistin’e geçit vermiyor!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Sanki adamlar çeşmenin başına daha önceden gelmişler. Oraya kurulmuşlar.. Gelen geçenlere, onay verip vermemekle tehditler savuruyorlar.
Orada bulunmalarının tek sebebi, kendilerinin daha önce gelip, suyun başını tutmuş olmaları..
Yoksa yaptıkları, bir hakka dayalı değil..
Aklınıza şu da gelmesin..
Sokak eşkıyalarından falan bahsediyor değilim..
Dağ başındaki eşkıyalar da değil; kasdettiklerim.
Bunlar kravatlı eşkıya..
Cicili bicili kıyafetler içersinde..
Güzel güzel konuşmalar eşliğinde..
Size su verip vermeme hakkını, ellerinde tutuyorlar..
Nedir olay?
Filistin’in devlet olarak tanınması..
Biliyorsunuz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün çıktığı ABD ziyaretinin hedefinde de, Filistin devletinin tanınması var..
Bunun için, önümüzdeki günlerde, BM’de oylama yapılacak.
“Filistin devletini tanıyalım mı, tanımayalım mı?” diyecekler..
Onlar, “Filistin’i BM’ye üye yapalım mı, yapmayalım mı?” diye bunu kurgulamışlar ama..
İşin doğrusu, BM’ye üye olan diğer devletlerin tüm haklarına sahip olan statüde, Filistin diye bir tüzel kişilik olsun mu, olmasın mı oylamasının yapılması..
Ne kadar abes geliyor size değil mi?
“Bir devlet; devlet olma özelliklerini taşıyorsa, o tanımış, bu tanımamış ne farkeder ki?” diyorsunuz içinizden..
Ama öyle değil işte..
Çeşmenin başındaki eşkıya tanımamış ise, su yok; sizin devlet diye gördüğünüz tüzel kişiliğe..
“Su” dediğimiz, denizdeki su değil tabii ki.. Çeşmeden akarken, ihtiyacınız olan su! Yani, uluslararası arenada, “devlet” olanlara tanınan tüm haklar.. Para basmasından ordu kurmasına.. Sınır dokunulmazlığından yargılama hakkına.. Mensuplarına kimlik çıkartmaktan pasaport vermesine.. Uluslararası kuruluşlarda temsil edilmeye kadar.. Bir mensubuna terörist devletlerden birisi saldırdığında, onun hakkını aramaya kadar..
Filistin için bu haklar, şu an için yarım yamalak..
Bir var, bir yok..
Oysa olaya objektif olarak bakarsak; devlet tanımlamasında, Filistin’in ne eksiği var?
Eksiği var mı yok mu anlamak için, önce devlet tanımı nedir, ona bakalım.
Neler olursa, devlet olur?.. Neler eksik ise, devlet olunamaz?..
Tanımı şöyle yapmışlar: “Belirli bir toprağa sahip olan insan topluluğunun, bir otorite altında örgütlenmesi.”
Yani, devlet için, şunlar gerekli imiş.. Belli bir toprak parçası.. Çevredekilerden az çok farklı bir insan topluluğu.. Ve o insanların, o toprağı yönetme iradesi..
Bu çerçevede Filistin’in devlet olma hakkını elde edip etmediğine bakarsak..
İnsan topluluğu var mı? Var..
“Vatan” diyeceğimiz, bir toprakları var mı? Var..
O insan topluluğunun, o toprakları yönetme konusunda siyasi iradeleri var mı? Var..
Peki niye devlet olma hakkı yok?
BM’ye üye olma hakkı; Barbados’un var.. Butan Krallığı’nın var.. Grenada’nın var.. Kiribati’nin var.. Marshall Adaları’nın var..
Daha nice, adının sanının duyulmadığı, çoğu yüz binlerle ifade edilen nüfusa sahip toplulukların BM’ye üye olma ve dolayısıyla devlet olarak tanınma hakları var da.... Milyonlarla ifade edilen Filistin’in, devlet olma ve böylece BM’ye üye olma hakkı niye yok?
Çünkü suyun başındaki eşkıya, buna izin vermiyor!
Öyle mi, kravatlı eşkıyalar?
Bu hafta, bu rezaleti dakika dakika izleyeceğiz.
Kimler, hangi soytarılıkları yapıyorlar, göreceğiz.
Kralların; ülkeleri babalarının çiftliği gibi görerek, insanları yönetme haklarına benzer şekilde, BM Güvenlik Konseyi’ne de, 5 devlet oturmuş, ordan herkese sopa sallıyorlar..
“Kim seni oraya oturttu? Hangi hakla oturttu? Sen ne hakla orda oturuyorsun?” sorgulaması yok..
Eşkıya çünkü....
Eşkıyaya soru sorulur mu?
Kravat da taksa, eşkıya işte..
Ama, iyi gelişmeler de oluyor..
Eşkıyaya, “Hop dedik” diyenler de çıkıyor, yavaş yavaş..
Benim önerim, yüzyıllarca süregelen şu eşkıyalığın son günlerini, bir tiyatro izler gibi, izleyin..
Bu fırsatı kaçırmayın..
“Adalet”, “Hakkaniyet”, “Hukuk..” diyenlerin, nasıl eşkıyalık yaptıklarını görün, onları iyi tanıyın!

YENİ AKİT