Tuğçenur Yılmaz/Zuhal Demirci / Anadolu Ajansı
Suudi Arabistan Başsavcılığı'nın önceki gün yaptığı açıklama, cinayete dair Türkiye ve uluslararası kamuoyunu tatmin etmekten uzak bir içeriğe sahip.
Cinayet sonrası ortaya çıkan kamera görüntüleri ve diğer bulgular, Türkiye'ye cinayet için Suudi Arabistan'tan gelen timde 15 kişi bulunduğunu ortaya koymuştu.
Bu ekibi Türkiye'ye gönderen azmettiriciler, planlayıcılar ve konsoloslukta eyleme iştirak etmesi muhtemel isimler ise cinayette parmağı olanların sayısının çok daha fazla olduğuna işaret ediyor.
Buna karşın, Suudi Başsavcılığı sadece 11 kişiye suç isnat etti.
Suudi tarafının kontrolden çıkarak yetkilerini aşıp cinayeti işlediğini iddia ettiği fail sayısı ise yalnızca 5 kişi.
Başsavcılığın inanılmasını istediği senaryoda, Suudi Arabistan'dan müzakereciler, istihbaratçılar ve lojistikçiler şeklinde gelen 15 kişilik timde, sadece ilk grubun rolü öne çıkartılıyor.
Gerçekten "müzakere" oldu mu?
Suudi tarafının senaryosuna göre, Kaşıkçı'yı konuşarak ikna etmesi umulan müzakereciler ikna konusunda başarılı olamadıkları için birden zehirli iğneye başvurup maktulu öldürüyor, ardından cesedi parçalıyor.
İstihbaratçılar bir kenarda beklerken, "müzakereciler"in profesyonel beceri ve aletler gerektiren öldürme işlemini gerçekleştirebilmesi, senaryoyu mantıksız kılan noktalardan biri.
Anlaşılan o ki Suudi tarafı bu konuda inandırıcılık sağlayabilirse, istihbaratçıların, yani o sırada görevli İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri'nin aklanabileceğini planlıyor.
Suudi makamları, cinayeti Asıri'den uzaklaştırılabilirse, olayın Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'dan da bağımsız cereyan ettiği iddiasını güçlendirecek.
Kaşıkçı'nın Konsolosluğa girdikten sonra dakikalar içinde katledilmesi de timin kendisini müzakereyle meşgul etmediğinin bir diğer kanıtı.
Tüm bunlar, Suudi Başsavcılığı'nın 15 kişilik tim içinde "müzakereciler" olarak yansıttığı kişilerin aslında "cellatlar" olduğunu düşündürüyor.
Timdeki kriminal uzman
Başsavcılık, İstanbul'a gelen timin, zor kullanma ihtimali nedeniyle kanıtları yok edecek bir kriminal uzmanla geldiğini bildiriyor.
Başsavcılık, bu durumu "plan dışına çıkılmış kişisel bir karar" gibi yansıtmaya çalışıyor.
Riyad'dan kriminal uzman getirilmesi, öldürme kararının İstanbul'da bir anda alındığının değil, Suudi Arabistan'da alındığının makul bir göstergesi sayılabilir.
Asiri dışarda tutulabilir mi ?
Suudi Başsavcılığı, Asiri'nin aslında Kaşıkçı planının başında olduğunu belirterek, bir "görev lideri" seçtiğini ve 15 kişilik ekibin böylece kurulduğunu söylüyor.
Açıklamaya göre, Asiri, cinayeti işleyen sözde müzakerecilerin ekip başını da bizzat tayin ediyor.
Yerel iş birlikçi iddiası
Suudi Başsavcılığı, Türkiye'ye gelen timin Kaşıkçı'yı ülkesine zorla götürmeleri halinde yerel iş birlikçiden, Suudi gazeteciyi geçici olarak götürüp tutacakları "güvenli bir yer" hazırlamasını istediklerini açıkladı.
Oysa Türkiye'ye gelen eylem ekibinin bu güvenli yeri kontrol etmemeleri ya da keşif yapmamış olmaları dikkati çekiyor.
Suudi makamların, Kaşıkçı'yı gerekirse güvenli bir yer tutma görevi verecek, hatta ceset parçalarını teslim edecek kadar güvendikleri "yerel iş birlikçi"ye ait gerçek bir eşgal fotoğrafını şu ana kadar Türk muhataplarına sunamaması, iyi niyetli iş birliği sağlanamadığının da işareti.
Türkiye'de yargılamanın önemi
Suudi tarafının, zanlıların sorgusuna Türk tarafının da katılmasını önermesi Ankara'da anlamlı bulunmuyor.
Çünkü Suudi güvenlik ve istihbaratının elindeki zanlıların serbestçe ve doğru ifade vermesine ihtimal tanınmıyor.
Türkiye bu nedenle zanlıları cinayeti işledikleri topraklarda kendi kanunlarına göre yargılamak istiyor.
Suudi Başsavcı yeniden gelebilir
Suudi tarafı, son Başsavcılık açıklamasının ardından sözde yerel iş birlikçiye ait yaklaşık bir eşgal resmi vermek ve Türkiye'nin elindeki kanıtları tekrar talep etmek için Ankara'ya gelmek istiyor.
Suudi tarafının suç isnat ettiği 11 kişinin isimleri ve görevleri ise henüz bilinmiyor.
Ziyaretin gerçekleşmesi durumunda Suudların bu konuda da bilgilendirme yapması bekleniyor.
Ancak Türk yetkililer, Suudilerin halen iyi niyetli bir paylaşımda bulunmadığını ve soruşturmalarının bir takım gerçekleri örtbas amacı taşıdığı kanaatine sahip.