Suudi Arabistan’daki Veliaht Değişikliği Nasıl Okunmalı?

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz kardeşinin oğlu olan Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’in yerine oğlu Muhammed bin Selman’ı getirdi. Ahmet Varol, söz konusu değişiklik hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

Suud’da Veliaht Değişikliği

Ahmet Varol / Yeni Akit

Bugünkü Suudi Arabistan’ın ilk hamuru Osmanlı’ya isyan hareketleriyle oluşturuldu. Bu isyanların siyasi kanadının başını bir kabile reisi olan ancak Hicaz bölgesinde bağımsız bir devlet kurmak isteyen Muhammed bin Suud çekiyordu. İsyanları yönetenler 1821’de başkenti Riyad olan bir devlet ilan etti ancak 1843’te Osmanlı’ya bağlı özerk yönetim olarak kalmayı kabul ettiler. 1891’de bu yönetim dağıldı. 1902’de İkinci Abdülaziz bin Suud yeniden isyanları başlatarak Riyad merkezli bir devlet ilan etti. Bu devlet 1915’te İngilizlerle bir işbirliği anlaşması yaptı. Devletin otoritesi 1924’te Necd ve Hicaz Krallığı adını verdiği bir krallık oluşturdu. 1932’de de adı Suudi Arabistan Krallığı oldu. Kurucusu Abdülaziz bin Suud da 1953’te ölünceye kadar bu devletin krallığını yaptı.

Abdülaziz’in ölmesinden sonra yerine sırayla oğulları geçtiler. O yüzden ondan sonraki Suud krallarının adları bin Abdülaziz diye biter. Abdullah bin Abdülaziz’den sonraki veliaht Nayif bin Abdülaziz idi. Fakat o Abdullah’ın sağlığında hayata veda etti. Dolayısıyla veliahtlık doğrudan şu anki kral Selman bin Abdülaziz’e geçti. Abdullah’ın 23 Ocak 2015’te ölmesinden sonra Selman kral oldu.

Normalde Selman’dan sonra veliaht olarak Kardeşi Mukrin bin Abdülaziz atanmıştı. Fakat Selman veliaht sıralamasında bir taktik yoluyla değişiklik yaptı ve kardeşi Mukrin bin Abdülaziz’i devreden çıkararak tahta oturamadan ölen kardeşi Nayif’in oğlu Muhammed bin Nayif’i veliaht yaptı. Kendi oğlu Muhammed bin Selman’ı da ikinci sıraya koydu. Bu değişikliğin Mukrin’in isteği doğrultusunda yapıldığı söylendi. Böylece Selman’dan sonra krallık süreci de Abdülaziz’in oğullarından torunlarına geçmiş olacaktı.

Diktatörler çetesinin Katar’a abluka kararı almasından sonra bazıları bu işin içinde Suudi Arabistan’daki krallığın içinde bir darbe planının da olduğu yönünde yorumlar yaptılar. Bu yorumcular Selman bin Abdülaziz’in oğlu Muhammed’in babasından sonra tahta oturmak ve amcasının oğlunu devreden çıkarmak için ABD Başkanı Trump ile gizli bir işbirliği yaptığını, onun da kendisinden buna karşılık Katar’ı kıskaca almasını istediğini onun da bu iş için babasını ikna ettiğini ve Trump’ın planını uyguladığını söylüyorlardı.

Maalesef gelişmeler bu yönde yorumlar yapanları haklı çıkardı. 82 yaşında olan ve çeşitli hastalıklardan muzdarip olduğu söylenen, bir ayağı çukurdaki Selman, dün yani 21 Haziran 2017 sabahı aldığı bir kararla kardeşinin oğlu Muhammed bin Nayif’in veliahtlığını düşürerek kendi oğlu Muhammed bin Selman’ı birinci veliaht yaptı. Bu konuda çıkardığı kraliyet kararıyla aynı zamanda kardeşinin oğlunun Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcılığı ve İçişleri Bakanlığı görevine de son verdi. Böylece Muhammed bin Nayif’e gerçek anlamda bir darbe yapılmış ve o da sap gibi ortada kalmış oldu.

Suudi Arabistan Haber Ajansı’nın yayınladığı habere göre 31 yaşındaki Muhammed bin Selman birinci veliaht olduğu gibi aynı zamanda Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de devraldı. Savunma Bakanlığı görevi ise devam edecek. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı’na başka bir kişi tayin edilecek.

Kralın bu konudaki kararı kraliyetin sözde Sadakat gerçekte dalkavuklar meclisine de sunuldu ve 35 üyeden 31’i onay oyu verdi. Böylece karar kesinlik kazanmış oldu.

Suud medyası son dönemde yoğun bir şekilde Türkiye karşıtı bir yayın yapıyordu ve bayramdan sonra Türkiye’de bir darbe olacağını iddia ediyorlardı. Allah’ın izniyle bu konudaki bütün ümitleri kursaklarında kalacaktır. Ama kendi ülkelerindeki bu tehlikeli darbenin önüne geçemediler. Bakalım bu darbe nasıl bir gidişata neden olacak?

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm