Zekeriya Kurşun’un Yeni Şafak’taki yazısı (16 Nisan 2020) şöyle:
Suudi Arabistan AA’yı Neden Hedef Aldı?
Anadolu Ajansı dünyanın en eski haber ajanslarından biridir. Dünyada ilk haber ajansı 1835’de kurulmuş ve 1920’li yıllara gelindiğinde sayıları beşi geçmemiştir. Büyük Millet Meclisi’nce 1920 yılında Ankara’da kurulan Anadolu Ajansı, tam bir asırdır Türkiye’nin sesi olmayı sürdürmektedir. Gerek biriktirdiği tecrübesi ve gerekse, ajansların büyüklüğünün ölçüldüğü temsilcilik sayısı bakımından bugün de dünyanın sayılı haber ajanslarından biridir. İslam ülkeleri içinde ise en eski ve en büyük; dolayısıyla da en saygın haber ajansı olma özelliğini taşımaktadır.
Anadolu Ajansı, Sovyetler dönemi hariç, tarihinde ilk defa bir devlet tarafından topyekun erişime kapatılmıştır. Haberlerden takip ettiniz. Geçen hafta Suudi Arabistan Anadolu Ajansı’nı ve TRT yayınlarını yasaklamıştır. İlişkilerin en gergin olduğu dönemde, Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturmaları sırasında bile bunu yapmayan SA’nın şimdi AA’nın sesini kısmaya kalkması nedendir?
Kısa bir süre önce SA ve BAE’nin sosyal medyada Türkiye ve Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhinde oluşturdukları yüzlerce trol hesap, yaydıkları kin ve nefret söylemleri sebebiyle kapatılmıştı. Aslında bu uğurda milyonlarca doları seferber etmelerine rağmen, ticari mantıkla çalışan sosyal hesap şirketlerinin birden etik bir anlayışla bu sahte hesapları kapatmaları da ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken yeni bir gelişmedir. Söz konusu şirketlerin zaman zaman Türkiye aleyhtarlığında onları finanse eden bu iki devletten bile ileri gittikleri düşünüldüğünde; bu zorunlu ahlaki değişimi her halde Türkiye’nin lehinde ve Türkiye’nin özellikle koronavirüs karşısında ortaya koyduğu performansı ile ilişkilendirmek gerekmektedir.
Bu gelişme, koronavirüsün atlatılmasından sonra geleceğin yeniden şekilleneceği günlerde, algı operasyonlarının da yön değiştireceğine bir işarettir.
Gelelim asıl meseleye. Bütün dünyanın bir dayanışma arayışı içinde olduğu bir dönemde Suudi Arabistan neden rahatsız olmuştur?
Suudi trollerinin ve haber kanallarının yayımları ile AA ve TRT’den yayımlanan haberlerin mukayesesi mümkün bile değildir. Türkiye kaynaklı haberler uluslararası camiaya servis edilirken, hem habercilik mantığı ve hem de yaygın etki oluşturma arzusuyla söz konusu devletlerin haberlerinden çok daha özenli seçildiklerinde kuşku yoktur.
Ancak anlaşılan Muhammed bin Selman, bugüne kadar Türkiye aleyhinde yönettiği hesaplar ile dünyayı değil, kendi kamuoyunu oyalamıştır. Onlar kapanınca yine kendi kamuoyuna bir mesaj vermek adına AA’nın ve TRT’nin sesini kısarak sözde rövanşı almıştır.
Oysa mesele sadece bundan ibaret değildir. Zira, Körfez kamuoyunda bedevi akıl egemendir. Büyük çoğunluğu nezdinde resmi makamlarından, kral ve emirlerinden çıkan her haber tartışmasız doğru kabul edilir. Bu yüzden de yönetilmeleri kolaydır. Ancak Körfez ülkelerinde neredeyse Körfezlilerden fazla yabancı yaşamaktadır. Onlar da Körfezlilerin aksine, resmi makamlardan çıkan hiç bir habere güvenmemektedirler.
Kısaca Körfez’de, özellikle Suudi Arabistan ve BAE’de hizmet sektöründe çalışan milyonlarca insanın haber kaynağı AA’dır. Hem geldikleri ülkelerinde ve hem de yaşadıkları yerlerde, Batılı ajanslardan çok AA’ya itimat etmektedirler. Bu yüzden Suudi Arabistan AA’yı susturarak kendi vatandaşlarının haber kaynağından ziyade Körfez’de yaşamak zorunda kalanları kör etme siyaseti gütmektedir.
Peki neden?
Bu sorunun cevabını Körfez ülkelerinde çeşitli kademelerde çalışan ve orada hayatlarını sürdürmek zorunda olanların şartları üzerinden vermek gerekir. Bu konuda yıllardır, uluslararası kuruluşlar, araştırma merkezleri ve işçi hakları savunucuları yüzlerce raporlar yayımlamış, ama sermayenin ahlaksızlıktaki işbirliği bu seslerin yankı bulmasını engellemiştir. Çünkü gidişat, orada modern köleliğe mahkûm edilenlerin dışındakileri mutlu ediyor ve herkes kazanmaya devam ediyordu. Ta ki, koronavirüs ile birlikte ülkelerin insanî sicilleri hatta kirli çamaşırları ortaya çıkıncaya kadar. Yirmi dört saat sürekli patronlarının emirlerini küçücük mekanlarda beklemek zorunda olan ve sosyal mesafe kurmaktan yoksun insanların temas mecburiyeti, onlardan hizmet alan sözde asilleri de endişelendirmeye başlamıştır. O kadar ki, bazıları bu insanlara cüzzamlı muamelesi yaparak, yurtdışına çıkarılmaları veya çöllere sürülmelerini teklif edecek kadar çirkefleşmiştir.
İşte Suudi Arabistan kendi vatandaşlarından ziyade, bu insanların takip ettikleri ve yorumları ile kendilerini ifade ettikleri platformun, Anadolu Ajansı’nın sesini kısarak dış dünyaya ile olan yegane güvenli temaslarını engellemiştir.