Suruç'ta Ne Oldu? Sis Perdesi Aralanmalı!

Yazısında yalan haber üretimi sıralamasında Türkiye medyasının içler acısı halini mercek altına alan Yıldıray Oğur, Suruç hadisesini de bu bağlamda tartışmaya açmış.

Yıldıray Oğur’un Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (18 Haziran 2018) yazısı şöyle:

Sadece Haberler mi Yalan?

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün her yıl yayınladığı Dijital Haber Raporu’nda 37 ülkede yapılan bir anket de yer aldı. Ankete katılanlar arasında “geçen hafta uydurma bir haberle karşılaştım” diyenlerde Türkiye yüzde 49’la listenin başında yer alıyor.

Yalan haberde gelen bu birincilik herhalde kimseyi şaşırtmamıştır.

Ama belki bu anket sonucunda hala şuna sevinilebilir. 

Demek ki yüzde 49 hala okuduğu haberin yalan olduğunu anlayabilecek kadar başka haber kanallarına ulaşabiliyor.

Çünkü bir haberin yalan olup olmadığını anlamak da artık epey bir emek istiyor.

Özellikle de karşımızda, gözlerden ve merkezden uzakta olmuş, tarafların politik olarak çarpıttığı, medyanın o çarpıtmalardan birini seçtiği, şahit olanların sustuğu, gerçeği ortaya çıkarması gereken devlet organlarının da çarpıtmaya katıldığı bir haber varsa.

Geçen hafta Suruç’ta yaşanan ve dört insanın ölümüyle biten olay gibi...

Başta devletin resmi ajansı olmak üzere neredeyse bütün medya haberi “Suruç’ta AK Partililere saldırı: 4 ölü” başlığıyla verdi.

Saldırıda vurularak hayatını kaybedenler biri AK Parti Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ağabeyi, Mehmet Şah Yıldız’dı (54).

Medyadaki haberlerde olayın nasıl gerçekleştiği de AK Parti milletvekilinin ifadelerine dayandırılmıştı:

"İlçe başkanım, ben ve fotoğraf çekmek için bir yeğenim dükkanın içine girdi. 'İyi bayramlar.' deyince durdu, bize baktı ve 'Ne işiniz var burada, bizim PKK'lı olduğumuzu bilmiyor musunuz?' dedi. Biraz sinkaflı konuştu. Öyle deyince ben, 'Bizim amacımız memlekete hizmet etmek, başka amacımız yok.' dedim. Biraz daha küfürlü konuşunca, 'Biz çıkalım.' dedik ve çıktık. Dışarı çıkınca kapıda biri bekliyormuş, o sırada da arkada da biri bekliyormuş. Selamlaştım, selamımı da almadı. Biz dışarı çıkarken ağabeyimin oğluna biri sopa ile vurdu. Vurduktan sonra biz 'Bir şey olmaz.' dedik ve çıkmaya devam ettik. Dışarıda bekleyen ağabeylerim falan da vardı. Onlar da 'Bir şey olmaz çıkalım.' dediler. Dükkanın içinde kasada duran silahlıymış, kapıda duran silahlıymış. O içerideki kişi geliyor kapıdan ağabeyimi sırtından vuruyor, göğsünden vuruyor, 3 defa vuruyor, saldırıyor. Tabii ben o sırada çıkıyordum. Bir ağabeyimin kalbinden silah mermisi giriyor. Diğer ağabeylerim yaralı, bir ağabeyimin oğlu da yaralı yoğun bakımda. Yani hiç beklenmedik bir şey."

Ama ifadede ve bu ifadeye dayandırılan haberlerde hayatını kaybettiği söylenen diğer üç kişinin nasıl öldüğü hakkında hiçbir bilgi yer almıyordu.

Halbuki “AK Partililere saldırı: 4 ölü” başlığıyla verilen olayda hayatını kaybeden diğer üç kişi, milletvekili ve yakınlarının seçim çalışması için dükkanlarına girdiği esnaf Esvet Şenyaşar (64) ile oğulları Adil Şenyaşar (38) ve Celal Şenyaşar’dı. (33).

 

Yani daha başlığından itibaren yalan söylemeye başlayan bir haber var karşımızda.

Ortada AK Partililere yönelik bir saldırı olduğu doğru. Ama aynı zamanda bir çatışma olmuş olmalı ki iki taraftan bu dört kişi hayatını kaybetsin.

Çatışmanın bir tarafı AK Parti milletvekilinin ailesi ve çevresi, diğer tarafı da HDP’li olduğu söylenen esnaf Esvet Şenyaşar ve ailesi. Her iki tarafın da birbirine ateş açtığını ve her iki tarafta da ölümler ve yaralanmalar olduğunu ancak ölenlerin ve yaralananların isimlerine dikkatle baktığımızda fark edebiliyoruz.

(Yaralıların isimleri de bunun iki aile arasında bir çatışma olduğunu gösteriyor; Nihat Yıldız, Süleyman Yıldız, Mustafa Yıldız , Ahmet Çetin, Eşref Şenyaşar, Mehmet Şenyaşar, Fadıl Şenyaşar, Ferit Şenyaşar.)

Çünkü medya bunu bile bize söylemek istemiyor.

Peki, bu çatışma nasıl başlamış?

Bunu da haberlerden anlamak epey zor.

Milletvekilinin açıklamasına göre olaylar kendilerine PKK’lı diyen esnaf ve yakınlarının ağır silahlarla kendilerine ateş açmasıyla başladı ve bitti.

Herhalde bu açıklamadan hareketle konuşan Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’nın açıklamalarına göre de bu önceden planlanmış bir PKK saldırısıydı.

Ama Şanlıurfa Valiliği’nin olayla ilgili yaptığı tek açıklama bu iddiaları doğrulamıyor. Şöyle diyor valilik:

"14.06.2018 günü saat 15.56 sıralarında ilimiz AK Parti Milletvekili Sayın İbrahim Halil Yıldız, yanındaki grup ile birlikte Suruç ilçe merkezinde gerçekleştirdiği esnaf ziyareti sonrasında iki grup arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi neticesinde çıkan olayda, biri Sayın Milletvekilinin yakını olmak üzere üç kişi hayatını kaybetmiş 9 kişi de yaralanmıştır. İkisinin durumu ağır olan yaralılardan 5'i Sayın Vekilin yakınlarından oluşmaktadır. Yaralılar Suruç Devlet Hastanesi ve Şanlıurfa’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmış olup, olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alınmıştır.”

Valiliğe göre ortada PKK’lı ya da PKK saldırısı yok.

Olay “esnaf ziyareti sonrasında iki grup arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi”.

Ama yaralıları “sayın vekilin yakınları” ve diğerleri olarak ayıran Valilik açıklaması da dört insanın nerede ve nasıl vurulduğu ve yaralıların nasıl yaralandığı hakkında bize bir bilgi vermiyor.

Bu dört insanın ve nasıl ve nerede öldürüldüğü hakkında ulusal medyada ayrıntı bulamayınca yerel medyaya bakıyoruz.

Ajansurfa sitesinin haberinden okuyalım:

“İddiaya göre, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve yakınları seçim çalışması kapsamında iş yerlerini ziyaret ederken bir esnafın tepkisiyle karşılaştı. İş yerinden çıkılmasını isteyen ve adının Esvet Şenyaşar olduğu anlaşılan esnafla partililer arasında kısa bir tartışma yaşandı. Vekil ve yakınları buradan ayrıldı. Birkaç gün sonra yine seçim çalışması için gelindi. Kaç gün önce yaşanan gerilim daha da arttı. Sözlü tartışmanın sonunda Esvet Şenyaşar'ın oğlu Celal ile Vekil Yıldız'ın bir yakını arasında bir arbede yaşandı. Derken silahlar konuştu. Bir grup Şenyaşar’ın iş yerini uzun namlulu silahlarla taradı. Şenyaşar da pompalı silahla karşılık verdi. Saldırıda oğlu öldürülen Esvet Şenyaşar ayağından yaralandı. İş yerinden açılan ateş sonucu ise Milletvekili Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah ve Süleyman Yıldız ile yakınları yaralandı. Hastaneye götürülen Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetti.

İlçeye Sağlık Bakanlığından uçak ambulans talebinde bulunuldu. Güvenlik güçleri olayın büyümemesi için ilçenin belli noktalarında ve giriş çıkışlarında önlemler aldı. Olaya karışanların yakalanması için başlatılan çalışma sürüyor. Yaralılar ise ilçe ve kent merkezindeki hastanelere sevk edildi.

Olaylar bir türlü önlenemezken iddiaya göre, 3’üncü olay Suruç Devlet Hastanesi’ndeki yaralılara saldırı şeklinde gerçekleşti. Esvet Şenyaşar'ın ve bir oğlunun yaralı olarak geldiği hastanede öldürüldüğü öne sürüldü.”

Bu haberden biri milletvekilinin ağabeyi ve diğeri esnafın oğlu olan iki kişinin olay yerinde çıkan çatışmada, esnaf Esvet Şenyaşar ve diğer oğlunun ise hastanede öldürüldüğünü öğreniyoruz.

Ölümlerin nasıl gerçekleştiğiyle ilgilenmeyen ulusal medya, tabii vahim hastanede öldürme iddiasıyla da hiç ilgilenmedi.

Halbuki hastanede öldürme iddiası Türk Tabibler Birliği’nin açıklamasında da yer alıyor:

“Yaşanılan çatışma sonrasında Suruç Devlet Hastanesi’nin içerisinde de saldırıların devam ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Ölümlerden ikisinin hastanede gerçekleşmiş olduğu bilgisi, hastanede ciddi bir güvenlik açığı olduğunu ortaya koymaktadır”

Ve Urfa Barosu’nun açıklamasında da  “Basına yansıyan şekliyle iddialar doğru ise hastanede bir güvenlik zaafiyeti sonucu yaşamını yitirenler varsa bu da asıl olayın kendisinden çok daha vahimdir ve sorumlularının/ihmali olanların etkin ve adil bir soruşturma ile cezalandırılmalarının gerektiğinin altını özellikle çiziyor ve kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.”

Hastanede öldürme iddiasını en ayrıntılı olarak anlatan ise olayın diğer tarafı olan HDP’nin ön raporu. Bir de onların gözünden olan biteni okuyalım:

“14 Haziran’da Yıldız ve beraberindekiler silahlı şekilde tekrar dükkana gitti.  AKP’li Yıldız içeri girmek isteyince Adil Şenyaşar “Kadın müşteriler var içeri girmeyin, müşteriler rahatsız oluyor” dedi. Yıldız’ın “Biz namussuz muyuz ki içeri almıyorsun” diye karşılık vermesi üzerine tartışma başladı. Yıldız’ın korumalarından ismi tespit edilemeyen biri Adil Şenyaşar’a tokat atarken, tartışma büyüyünce korumalarca Adil Şenyaşar’ın bacağına silahla ateş edildi. Yıldız’ın koruma ve yakınları, Adil Şenyaşar’a sopa ve bıçakla saldırmaya devam etti. Bu esnada yine kendilerine ait yan dükkanda bulunan Adil Şenyaşar’ın kardeşi Ferit Şenyaşar, kardeşi Adil’in vurulduğunu duyunca tabancayla gelip milletvekili yakınları ve korumalarına ateş açtı. Karşılıklı açılan ateş sonucu AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız, ismi tespit edilemeyen başka bir kişi ve Celal Şenyaşar yaralandı. Adil ve Celal Şenyaşar ambulansla Suruç Devlet Hastanesi’nin acil servisine, Ferit Şenyaşar ise Urfa merkezdeki Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne getirildi. Aynı hastaneye kaldırılan AKP’li Yıldız’ın ağabeyi hastaneye vardıklarında hayatını kaybetti. Bunun üzerine vekil adayının yakınları Celal Şenyaşar’ı tedavi altında bulunduğu odada doktorların gözü önünde bıçakla ve diğer kesici aletlerle öldürdü. Diğer yaralı Adil Şenyaşar ise tabancayla vurularak, hastane içinde hemşire ve doktorların gözü önünde öldürüldü. Bu sırada baba Esvet Şenyaşar hastaneye geldi. Acil girişinde AKP’li Yıldız’ın yakınları tarafından orada bulunan tüp benzeri bir metalle Esvet Şenyaşar’ın kafasına vuruldu.”

Peki ortada cinayete kurban gittikleri açık olan dört ölü, bunlardan ikisinin hastanede öldürüldüğü gibi vahim iddialar varken savcılık soruşturması ne durumda?

Olayla ilgili önce aralarında HDP vekil adayının da olduğu 14 kişi gözaltına alındı. Dün de olayda yaralanan ve babası ve iki kardeşini kaybetmiş Fadıl Şenyaşar, hastaneden taburcu edildikten sonra tutuklandı.

Peki ya baba Şenyaşar ve iki oğlunu öldürenler?

Hastanenin tahrip edildiği söylenen güvenlik kameraları, olay yerine ait mobese ve dükkan kameraları?

Şimdilik hiçbiri ortada yok. Öldürülen üç kişinin failleri ile ilgili herhangi bir gözaltı yapılmadı. Yapılan gözaltıların milletvekili Yıldız’ı öldüren ve diğer aile fertlerini yaralayanlar olup olmadığı da belirsiz. Hastanedeki ve olayın başladığı dükkanın çevresindeki güvenlik kameralarının akıbeti ise hala meçhul.

Medyanın haberi veriş şekli ve siyasetçilerin açıklamalarından sadece HDP’liler değil, olayla ilgili bilgi almak için aradığım Urfa ve Suruç’ta AK Parti’ye yakın isimler de çok rahatsız olmuş.

Herkesin birbirini tanıdığı, ne olup bittiğini bildiği Urfa ve Suruç’ta konuştuğum herkes söz birliği edercesine esnafların PKK’lı değil, HDP’li olduğunu, yıllardır Suruç’ta esnaflık yaptıklarını, bir zamanlar Yıldız ailesinin de HDP’ye yakın olduğunu, at yarış gibi işlerle uğraşan ailenin bölgede iktidarın gücünü kendi gücü gibi kullanmaya çalıştığını, silahlanmanın çok yaygın olduğunu söylüyor ve hastanede yaşanan ve iki kişinin hayatını kaybettiği linci doğruluyor.

Bildiklerini Ankara’ya da anlattıklarını, yapılan açıklamaların yanlış olduğunu söylediklerini, bu olayın bu şekilde AK Parti’yi Urfa’da zor duruma bırakacağını da söylüyorlar. Fakat maalesef isimsiz ve kısık seslerle...

Aile bağlarının çok güçlü olduğu, silahlanmanın yaygın olduğu bir ilçede, hararetin arttığı seçim dönemi iki aile arasında yaşanan ve bölgede yaşayan herkesin ne olduğunu net olarak bildiği bir olayla ilgili gerçeği bu kadar çarpıtan haberler yapılması, hangi parti mensubu olursa olsun, dört kişinin ölümü ve 10 kişinin yaralanmasına karışan herkes hakkında adaleti çalıştırma güvencesi vermesi beklenen siyasetçilerin, siyasi açıklamalara devam etmesi, savcılığın soruşturmasının tek yanlı başlaması herkesin günlünü kırmış durumda. Son olarak olayı araştırmak için Suruç’a gitmek isteyen STK’lara izin verilmemesi de olayın aydınlatılmasıyla ilgili endişeleri artırıyor.

Saldıranlar silahlı PKK’lılar diyerek, üç kişinin öldürülmesiyle ilgili dosyanın kapatılmaya çalışıldığı iddia ediliyor.

Dün eşini ve iki oğlunu toprağa veren anne Şenyaşar, Kürtçe ağıdında “gidin Almanya, Amerika’ya anlatın,  burada bize adalet yok” diye ağlıyordu.

Yani keşke Türkiye’de her şey yolunda olsaydı da sadece haberler yalan olsaydı.

 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm