İstanbul'da buluşan Suriyeli rejim muhalifleri (Müslüman'ıyla Hıristiyan'ıyla, Sünni'siyle Nusayri'siyle, İslamcısıyla laikiyle) hürriyet ve adalet yolundan geriye dönüşün artık mümkün olmadığını ilan ederken, şu üç hususun da altını çizdiler:
1. Batılıların Suriye'ye müdahalesine karşı çıkılacak.
2. İç savaşa, bölünmeye izin verilmeyecek.
3. Rejime muhalefette silaha başvurulmayacak.
Başka kaynaklardan gelen bilgiler de, Suriye'deki rejim aleyhtarı gösterilere yön veren kimselerin, genel olarak, bu hususlar üzerinde hassasiyetle durdukları yönünde.
Irak'ta yaşanan büyük felaket, ayrıca Libya tecrübesi ve elbette Hama'nın acı hatırası, Suriyeli muhaliflerin kulaklarına küpe oluyor.
Aksi düşünülemezdi zaten.
Bizler burada "Aman Suriyeli kardeşlerimiz yanlış adımlar atmasınlar, tuzağa düşmesinler, emperyalist fitnelere kurban olmasınlar!" diye hop oturup hop kalkacağız, ama Suriyeli kardeşlerimiz bu kaygıları hiç duyamayacaklar... Mümkün mü bu?
"Yine de Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesi, Suriye'deki kargaşanın Lübnan'a sirayet etmesi, bölgenin tamamen karışması, emperyalist leş kargalarına gün doğması muhtemeldir" diyebiliriz tabii; fakat Suriye Devrimi bahsinin merkezine bu kâbus senaryosunu yerleştirmek, hürriyet ve adalet taleplerinin haklılığından ve gerekliliğinden ziyade bu korkunç ihtimallere vurgu yapmak doğru değil.
Öyle yaparsak –hürriyet ve adalet mücadelesine son verilmeden bu kâbusların önüne nasıl geçilebileceğine dair bir şey de söylemezsek- Baas rejimine muhalefet eden Suriyelilere şöyle demiş oluruz:
"Ortalığın iyice karışmaması için muhalefetinize son verip zulüm düzenine katlanmaya kaldığınız yerden devam etmelisiniz."
Ben Suriyeli rejim muhaliflerinin yerinde olsaydım, böyle bir telkine şöyle karşılık verirdim:
"İstikrarın istikbar olduğu yerde bizi kargaşa ihtimaliyle korkutamazsınız. Adam olursak o dediğiniz şeyler başımıza gelmez. Adam olmazsak onları zaten hak etmiş oluruz. Biz şimdi ve burada yapmamız gereken şeyi yapıyoruz. Yaptığımız şeyin emperyalist fitnelere alet olmaması için elimizden gelen tedbirleri almayı da ihmal etmiyoruz. Gayret bizden, tevfik Allah'tan. Kendimizi, ülkemizi, bölgemizi Allah'a ısmarladık."
***
Baas rejimi barışçıl protesto gösterilerine amansız bir şiddetle mukabele etmeyi ısrarla sürdürdüğü ve şiddetin dozunu giderek arttırdığı halde, muhalefet sağduyusunu koruyor.
Muhalefet temsilcilerinin İstanbul'da yayınladıkları bildiride, her şeye rağmen, "Olumsuz gidişatı tersine çevirme imkan ve kabiliyeti vardır" deniliyor.
Başkan Beşşar Esed'in istemesi ve gerekeni yapması halinde işin tatlıya bağlanabileceği mesajı veriliyor.
Yaşanmakta olan ve bundan sonra yaşanabilecek olan bütün olumsuzlukların sorumluluğunun Beşşar Esed'e ait olduğu ifade ediliyor.
Elhak, öyledir.
Dış güçler Suriye'de fitne çıkarıyorlarsa / çıkarabiliyorlarsa, onun sorumluluğu da -fitneyi etkisiz kılacak köklü ıslahatı yapmaya yanaşmayan- Beşşar Esed'e aittir.
***
Suriye'nin kahraman ve bilge devrimcilerine selam olsun.
Allah Teala onların üzerine sabır yağdırsın, ayaklarını yere sağlam bastırsın ve onları küfre sapanlara karşı korusun.
Amin.
TEŞEKKÜR
Biz Allah'a aidiz ve dönüşümüz de O'nadır.
Duvar'lardan Gülbeyaz'ın sevgili eşi; Kenan, Okay, Sinan ve bendenizin sevgili babası; Ayşe, Fatma ve Yusuf Reşat Veli'nin sevgili dedesi... Ziya Albayrak âhirete intikal etti.
Allah Teala'nın rahmeti üzerine olsun.
Babacığımın âhiretteki esenliği için dua eden, Kur'an okuyup onun ruhuna hediye eden, kederimizi paylaşan, taziye ziyaretine gelen yahut başka yollarla taziyede bulunan, cenaze merasimine iştirak eden herkesten Allah razı olsun.
YENİ ŞAFAK