HAKSÖZ HABER
Suriyeli mülteciler hakkında oluşturulan dezenformasyon yoğun gündem sebebiyle bir nebze unutuldu. Suriyeli mülteciler hakkında bilen bilmeyen herkes bir şeyler söylerken kimse onların hikayesini “onlardan” dinlemiyor.
Medya ve muhalefet partileri mültecileri nefret objesi haline getirmek için elindeki tüm imkanı kullanırken Suriyeliler ırkçı saldırıları ve bürokratik engelleri aşarak yaşam mücadelesi vermek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Suriyeli mülteciler hakkında farkındalık oluşturma amacı güden çalışmalarıyla tanınan Zahide Tuba Kor, Tuz ve Taş Üstünde-Suriye’de Rejim, Savaş ve Göç” başlıklı eseriyle Türkiye’deki mültecilerin durumu hakkında mikrofonu mültecilere uzatıyor. Geçtiğimiz ayın sonunda yayımlanan kitap raflardaki yerini aldı.
Kitabın tanıtım yazısında şu ifadeler yer aldı:
Savaşlara sadece büyük güç mücadelesi, doğal kaynak paylaşımı, cephelerdeki ilerleyiş üzerinden bakarak sahanın gerçeklerini okuyamayız. Askerî-siyasi süreç kadar toplum ve birey, istatistikler kadar biyografiler de önemlidir. Siyasi ve askerî şahsiyetler kadar sıradan siviller de kulak verilmeye değerdir.
Bu kitapta farklı vilayetlerden, mesleklerden, mezheplerden ve ideolojilerden otuz küsur Suriyeli hem rejim, isyan/devrim, savaş ve göçe dair kendi hikâyelerini ve şahitliklerini anlatıyor hem de duygu ve düşüncelerini paylaşıyor.
Baas nasıl bir rejimdir? Siyasi, iktisadi, hukuki, askeri, dini ve kültürel politikaları nelerdir? Halk neden isyan etti? Barışçıl gösteriler savaşa nasıl evirildi? Savaş ve kuşatma altında ne tür acılar ve yıkımlar yaşandı? Rejim gerçekten kazandı mı? Şu an nasıl bir sosyoekonomik çöküş yaşanıyor? Mültecilik ne demektir? Niçin kısa vadede barış ümidi yok? Yaşananlardan ne gibi dersler çıkarılmalı? Bunlar, cevabı aranan sorulardan sadece birkaçı.
12 yıldır Suriye ve Suriyeliler hakkında doğrusuyla yanlışıyla çokça konuştuk. Bu kitapta sözü olayların canlı şahitlerine veriyor; Suriyeli şair Nizar Kabbani’nin Yasaklanmış Şiirler adlı şiirinde dile getirdiği gibi “Tuz ve taş üstünde uyuyan kentler”e misafir oluyoruz.