"Suriyeli Mültecilere Stratejik Yaklaşım"

Osman Atalay, yazısında Suriyeli mültecilerin çoğunun iltica ettikleri yerlerde kalıcı olacaklarını ifade ediyor, Türkiye'ye "Suriyelileri kalıcı olarak düşünmeli ve kapsamlı bir çalışma yapmalıyız." çağrısında bulunuyor.

Osman Atalay, Suriyeli mültecilerle alâkalı değerlendirmelerde bulunuyor:

Suriye savaşından kaçarak ülkemize gelen insanlara göçmen, mülteci, sığınmacı ve geçici koruma ismiyle hitap ettik.

Oysaki ülkemizde hukuki açıdan “geçici korunma altındaki Suriyeliler” olarak nitelendirilmektedir.

Resmi olmayan rakamlar ülkemizde 3,5 milyon Suriyelinin yaşadığını kabul etmektedir.

Bugün gelinen noktada Suriyelilerin mevcut durum içerisinde üçte ikisinin kalıcı olabileceği tahmin edilmektedir.

Doğal afetler ve savaşların ortaya çıkardığı kitlesel göçler, bir ülkenin değerlerini ve sosyo-kültürel hafızasını da aynı zamanda başka bir coğrafyaya taşır.

Her kriz kendi içinde yeni fırsatlar ve değerlerin üremesine de vesile olur.

Ülkemize sığınan Suriyeliler içerisinde binlerce akademisyen, doktor, mühendis, astronot ve bilim adamı mevcut olmasına rağmen bu kişileri iyi bir şekilde değerlendiremedik.

Bu noktadan bakıldığında Türkiye, maalesef Suriyeliler konusunda geniş ölçekli bir plan ortaya koyamadı.

Almanya’daki Suriyeliler

Almanya ve ABD ise Suriyeliler konusunda pragmatist acil tedbir planını hemen devreye soktu.

Almanya; İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkesini yeniden inşa etme noktasında Asya ve Avrupa ülkelerinden akıllı bir şekilde faydalanmasını bilmişti.

Bu tecrübesinden dolayı Almanya, aynı şekilde Suriyeli sığınmacılarlailgili de bir çalışma yaptı.

Suriyeli göçmenleri, ülkenin en zengin 16 eyaletine ve en uygun şehirlerine yönlendirerek sistemli, programlı bir entegrasyon politikası çerçevesinde bu insanların meslek ve eğitim durumlarına göre değerlendirmeye tabi tuttu.

Bu insanlara özellikle bir plan ve proje çerçevesinde mesleklerini devam ettirebilecek imkanlar sunuyor.

ABD’nin Suriyelilere Yaklaşımı

Almanya’nın ardından ABD’ye gelirsek, Türkiye’de 2 yıldır yaşayan Suriyeli bir bilim adamı var.

Türkiye bu kişiye ilmi çalışmalarını sürdürmek için gereken ilgi ve alakayı gösterememiş.

2 yıldır İstanbul’da evinin kirasını dahi ödeyememiş. Doktorası var ama çalışmasına izin verilmemiş. İstanbul’da bir üniversitede yazdığı kitap okutuluyor ama orada ders veremiyor.

Geçinebilmek için tasarımlar yapıp insanlara veriyor. Onlar da kendi isimleriyle kullanıyorlar. 270 konutluk bir projenin çizimlerini yapmış ama bir Türk mimarın kazanacağının yüzde 1’ini bile alamamış.

Mide kanseriolmuş. Sigortası olmadığı için tedavi görememiş. ABD’deki arkadaşları basit bir ameliyatla kurtulabileceğini söyleyince iltica başvurusunda bulunmuş ve kabul edilmiş.

Şimdi biz bir bilim adamına böyle davranırken ABD ise bu kişiye gerekli ilgiyi gösteriyor.

Hatta ABD Başkanı Barack Obama, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta adamın hayat hikayesini paylaşıyor ve bir dayanışma mesajı yazıyor.

Obama’nın mesajı şu şekilde: “Bir eş ve bir baba olarak yaşadığınız kayıplarınızı hayal dahi edemiyorum. Siz ve aileniz bir ilham kaynağısınız. Michigan’ın muhteşem insanlarının sizi şefkat ve hak ettiğiniz destekle kucaklayacağını biliyorum. Hâlâ fark yaratabilirsiniz. Ve hayallerinizin peşine burada düşeceğiniz için gurur duyuyoruz. Yeni evinize hoş geldiniz. Siz Amerika’yı büyük yapan şeyin bir parçasısınız.”.

Gelelim Türkiye’ye

Suriyeliler konusunda Almanya ve ABD’yi konuştuktan sonra gelelim kendi ülkemize, Suriyelilere 9 milyar dolar insani yardım yaparak tüm Batı ülkelerine büyük bir ibretlik ders verdik.

3 milyon sığınmacıya insani yardımı STK’larımız ile gerçekleştirirken ülkemize faydalı olabilecek bilim insanlarına imkanlar sunmak en doğal hakkımızdır.

İlk olarak Suriyelileri kalıcı olarak düşünmeli ve kapsamlı bir çalışmayapmalıyız.

Suriyeli sığınmacı gerçeğimizi kabul ederek bu insanlarla birlikte ortak yaşamanın temellerini oluşturacak plan ve projelere ciddi bir şekilde eğilmek zorundayız.

O zaman biz de krizleri fırsatlara çevirebiliriz!

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?