200’e yakın ailenin kaldığı Hazir Kampı'nda sıradan bir gün. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) kokartı taşıyan gençler aileleri tek tek ziyaret ederek sorunlarını dinliyor.
'Onları en iyi biz anlarız'
Çalışanlardan birinin adı Vefa İsa, 28 yaşında, geçen yıl bu zamanlarda kendisi mülteciliğin ilk günlerini yaşıyordu. Suriye’nin Haseke Vilayeti'nde hemşire olarak çalışıyordu. Savaş başlayınca kaçmak zorunda kaldı. Önce mülteci oldu, şimdi ise kendisi gibi çatışmalardan kaçanlara yardım etmeye çalışıyor. Her sabah geldiği Hazir Kampı'nda, çadırları tek tek ziyaret ediyor.
UNICEF bünyesinde çalışan İsa, Musul’dan kaçanların sorunlarının çözümüne yardımcı oluyor, sağlık ve temizlik konusunda eğitimler veriyor. Kampta kendi hayatını gördüğünü söyleyen İsa, “Ben onların acısını, sızısını çok iyi anlıyorum çünkü onların yaşadıklarını ben de yaşadım. Burda bulunduğum süre içinde onlara hizmet etmeye devam edeceğim”diyor.
'Çiftçiydi mülteci oldu'
Mustafa Ahmed de Hasekeli. 30 yaşında. Çiftçilik yaparak geçimini sağlıyordu. Ülkesinde savaş başlayınca, binlerce kişi gibi o da Suriye’yi terk etti. Bir yıl önce Kürt Bölgesi'ne gelen Ahmed Erbil yakınlarındaki Daraşakran Kampı'na yerleşti. Önce kendisi mülteci hayatına alışmaya çalıştı.
Şimdi ise Musul’daki çatışmalardan kaçanlara yardımcı olmaya çalışıyor. O da her sabah Hazir Kampı'na geliyor. ‘Mültecilik çok zor ve çok acı’ diyen Ahmed, “Biz bu zorlukları gördüğümüz için onları çok iyi anlıyoruz. Acılarını çok iyi anlıyoruz, onları bizim kadar kimse anlamaz”diye konuşuyor.
İsa ve Ahmed gibi 34 kişi daha var UNİCEF’in ekibinde. Hepsi de Suriyeli mülteci. Musul’u terkedenlerle aynı kaderi paylaşanlardan. Yaşam şartları da aynı çünkü onlar da çadırda yaşıyor. Gün boyu çalışan ekipler, akşam kaldıkları çadırların yolunu tutuyor.
Aljazeera