Suriyeli Muhacirlere Karşı Sosyal Linç

Türkiye’ye sığınan Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ihtimali üzerine bazı gazetelerin nefret içerikli yayınları sosyal linç başlattı. Ancak duyarlı insanlar ve Suriyeliler kaos hedefleyen ırkçı kampanyayı sağduyu ile boşa çıkardı.

Savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınan Suriyeli misafirlere yönelik sosyal linç operasyonu yürütülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'vatandaşlık verilebilir' açıklamalarından sonra bazı gazetelerin yaptığı kışkırtıcı yayınlar, toplumun bazı kesimlerinde Suriyelilere yönelik nefret söylemlerini beraberinde getirdi. Türkiye'nin her köşesinde 5 yıldır Suriyelilere sahip çıkan vatandaşlar ile Suriyeli kanaat önderleri Suriyeliler üzerinden plan yapılmasına izin vermeyeceklerini açıkladı. Suriyelilerin vatandaşlığa yaklaşımı ise hemen hemen aynı: "Türkiye'de kalıcı değiliz. Suriye bizim vatanımız. Vatandaşlık yatırım yaparken Türk insanına hizmet ederken işlerimizi kolaylaştırabilir"

NEFRET ŞİDDET DOĞURDU

Bazı gazeteler ve internet siteleri ile sosyal medyada estirilen nefret içerikli yayınlar şiddeti de beraberinde getirdi. Konya'nın Beyşehir ilçesinde önceki gün köpeğe tekme atıldığı için çıktığı iddia edilen bıçaklı kavgada, biri Suriyeli iki kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 900 Suriyelinin yaşadığı Beyşehir'de olayın ardından kaldıkları evlerin taşlandığı belirtilen Suriyeliler ilçeden ayrıldı.

Şanlıurfa Türk Meydanı Mahallesi'nde meydana gelen bir başka olayda ise, işyerinden evine giden 22 yaşındaki Sedat Alındı'nın bıçaklanarak cep telefonu gasp edildi. Mahalle sakinleri gaspın Suriyeliler tarafından yapıldığını öne sürerek Suriyelilere tepki gösterdi.

TÜRKİYE'DE YATIRIM YAPACAĞIM

“Türk milleti tarihten bu yana nerede bir katliam, insan dramı varsa kucak açtı” diyen Suriye Demokratik Türkmen Harekatı Başkanı Abdulkerim Ağa, “Türk milleti Suriye meselesinde de aynı bu şekilde davrandı. Münferit olaylardan dolayı Suriyelilerin hepsi böyle diyemeyiz" diye konuşyu. Dubai'de şirketleri bulunan İşadamı Mahmut Halit, yatırımlarını Türkiye'ye taşımak istiyor. İstanbul'a saha araştırması geldiğini anlatan Halit, “Burada kendimi Suriye'de, öz vatanımda gibi hissediyorum. Saha araştırması yaptıktan sonra Dubai'deki işlerimin bir kısmını Türkiye'ye getirmek istiyorum” diye konuştu.

ÜLKENİN İSTİKBALİYLE OYNATMAYIZ

Suriye Türkmen Meclisi Eski Başkanı Abdurrahman Mustafa ise “Suriyeli olarak Türkiye'nin istikbalini bozacak herhangi bir durumun içinde olmak istemiyoruz. Bu konuda çok hassas davranıyoruz” dedi. Suriyelilere vatandaşlık konusunun gündeme gelmesinden sonra yapılan provokatif yayınlarla birlikte çeşitli olaylar yaşandığını kaydeden Mustafa, “Suriyelilerin hepsi masum, muhalif de diyemeyiz. Bunların içinde çok az da olsa kötü niyetli, uluslararası istihbarata çalışanlar hatta Esed ajanı olanlar da var. Bunların tespit edilmesi devletin görevidir. Fakat bu durumu tüm Suriyeli mültecilere yansıtmak da doğru değil” diye konuştu.

İnsanlıkta destan yazdı

Suriyeli Dernekler Federasyonu Başkanı Mehdi Davut ise Suriyelilere vatandaşlık verilmesi süreci ve sonrasını şöyle değerlendirdi. “Biz Suriyeli olarak buraya geldiğimizde biliyoruz ki Türkiye, insanlık sayfasında destan yazacak iyilikler yaptı yardım konusunda ama Türkiye ne kadar güzel bir yer olsa da bizim vatanımız kadar güzel bir yer olamaz. Bizim zaten Suriyelilerin vatandaşlık sevincini de Türkiye'de kalacaklar diye değerlendirmemeliyiz. İşleri daha kolay olacak, burada yatırım yapmak isteyen ancak Türk vatandaşı olmadığı için cesaret edemeyen, akrabasını ziyaret etmek isteyip vize uygulaması nedeniyle gidemeyen insanlar vatandaşlığa seviniyor. Yoksa bizim burdaki Suriyeli vatandaşlarımız buraya hizmet etmek istiyor. Buradaki ekonomiye katkı sağlamak istiyor. Buraya gelen hiç kimse tüm köklerini koparıp gelmedi. İllaki orada akrabası eşi dostu buluyor. O yüzden Suriyeliler olarak gönlümüz Suriye'de.”

TANIMAYA ÇALIŞIN

Suriye'deki savaştan kaçan 12 aileye ve yaklaşık 80 kişiye apartmanlarında ev verip, kol kanat geren emekli öğretmen Şerafettin Demir, “Suriyeli ailelere 3 yıldır bakıyoruz. Onlarla ilgili hiçbir zaman sıkıntı yaşamadık. Çok dürüst ve namuslu insanlar. Zor şartlarda yaşamalarına rağmen sürekli olarak Türkiye'ye teşekkür ediyorlar. Ben bu zamana kadar onlardan ne kötü bir söz, ne de kötü bir davranış görmedim. Basında ve sosyal medyada bazen çok nefret dolu yorumlar okuyoruz. Benim bizim vatandaşlarımıza tavsiyem, onları tanımaya çalışmaları ve onlara yardımcı olmalarıdır. Savaş bizim ülkemizde de olabilirdi ve biz de bu duruma düşebilirdik. Bunun bilincinde olarak davranmamız gerekir” dedi.

Potansiyeli değerlendirelim

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Avukat Uğur Yıldırım, şunları söyledi: “Olayın bir çok yönü var. Türkiye'de malesef siyasi olarak hükümetin politikalarını eleştiren insanların geldiği nokta 'Suriyelilere ayrı yerler yapılsın' ya da 'geri gönderilsin' gibi söylemlere dönümüş durumda. Bu durum aşırı milliyetçi ve kafatasçı bir eğilime doğru gidiyor ki bu çok tehlikeli bir durum. Bunu da hükümet politikalarını eleştirmek için kullanıyorlar. Halbuki bu insanlar savaş mağduru. Bu insanlar evlerini, yurtlarını, vatanlarını bırakıp, belki de hayatlarını bir çantaya sığdırarak bizim ülkemize sığındı. Olayın insani boyutu gözardı ediliyor. Avrupa bir yandan mültecileri istemiyor gibi dursa da aslında onlardan çok ciddi anlamda faydalanıyor. İnsan potansiyelini değerlendiriyor. Malesef Türkiye bunu tam olarak potansiyele dönüştüremediğini görüyoruz. Suriyelilere yönelik algı oluşturanlar onları sadece dilenci olarak görüyorlar.”

Yakıştıramıyorum

Annesi Suriyeli babası Türkiyeli olan Kevser Arslan isimli öğretmen mülteci çocukların eğitimini üstlendi.

Arslan, “Türkiye, Suriye'den gelen insanlara beş yıl boyunca çok güzel baktı. Her türlü misafirperverliği gösterdi. Şimdi olan olayları Türk halkına yakıştıramıyorum” dedi. Yıllarca Suriye'de çifte vatandaş olarak yaşadığını söyleyen Arslan, “Savaş sırasında Suriye'nin pek çok aydını, zengini ülkesini terkederek Türkiye'ye geldi. Bu kişilerin birikiminden niçin Avrupa faydalansın, Türkiye'nin faydalanması gerekiyor” diye konuştu.

Yarar gördüklerimizi vatandaş yapacağız

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Suriyeli mültecilerin Türkiye vatandaşlığına alınacağına ilişkin açıklamalar yaptı. Çifte vatandaşlık konusunda düzenlemeler, değişiklikler yaptıklarını belirten Ala, “Türkiye dosya dosya ele alınıyor. Ailesiyle birlikte ele alınarak tehlike, tereddüt olmayacak şekilde ele alınıyor” dedi.

HİÇ TEREDDÜT ETMİYORUZ

Ala, şunları söyledi: “Sakınca görmediğimiz, yarar gördüğümüz hem kendi hem de Suriye bakımından aileleri, Türk vatandaşlığına daha hızlı bir biçimde alacağız. Kendi ülkelerinde düzen kurulduktan sonra elbette dönebilecekleri bir anlayış ile bu meseleyi yönetiyoruz. Bu politikamızı büyük bir onur ile savunuyoruz. Hiç de tereddüt göstermiyoruz.”

Türkiye merhem oluyor

Türkiye'nin “dost eli” Suriyelilere merhem oluyor. Suriye'de 2011 yılında başlayan savaşın ardından Esed zulmü ve her gün üzerilerine yağan bombalar yüzünden hem vatanlarından hem de yakınlarından olan aileler, Türkiye'nin kendilerine sunduğu imkanlar sayesinde acılarını bir nebze de olsa unutup, yaşama sarılıyor. Polis oğlunun yanı sıra 7 çocuğunu ve 11 torununu da alarak Kahramanmaraş'a yerleşen Ahmet T., Türkiye'nin dost eli sayesinde yaşama tutunduklarını söyledi.

Irkçılık!

Sosyal medyada da Türkiye halkı Suriyelilere karşı tahammülsüzmüş gibi bir algı oluşturulmak isteniyor. Özellikle sosyal medya üzerinden 'Suriyeli'ye ekmek ve su satışı yok' gibi fotoğraflar paylaşılıyor. Bazı sosyal medya kullanıcılarının yaptığı ırkçılık boyutundaki yorumlar, yaşanan olayları körüklüyor.

Yeni Şafak

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu