Suriyeli Muhacirler Endişeli: "Bizi Gönderecekler mi?"

İsmail Kılıçarslan, Yeni Şafak'ta 7 Haziran seçim sonuçlarının Suriyeli muhacirlere etkilerini ve Kilis Belediyesi'nin Ramazan Ayı etkinlikleri kapsamında yaptığı ayıbı kaleme aldı.

HAKSÖZ-HABER

İsmail Kılıçarslan, Yeni Şafak gazetesinin bugünkü nüshasında iki konuyu ele almış. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ırkçı seçim propagandası “Suriyelileri göndereceğiz!” söyleminin 7 Haziran seçimleri sonrasında Suriyeli mültecilerde yol açtığı depresyona dikkat çeken Kılıçarslan, ‘oy almak için kötülük yapmayı, kötülüğü yaygınlaştırmayı göze alabilmenin’ nasıl bir utanç olduğunu gözler önüne seriyor.

Kılıçarslan’ın yazısının diğer konusu Kilis Belediyesi’nin Ramazan etkinlikleri… Kılıçarslan, Ramazan etkinliğine Kuzey Kıbrıs’tan bir kumarhanenin sponsor olmasındaki çelişkiye ve de rezalete dikkat çekiyor.

İsmail Kılıçarslan’ın Yeni Şafak gazetesindeki yazısı: 

Bizi gönderecekler mi?

“8 Haziran'dan itibaren çocuklarım her gün geldi ve sürekli ‘Bizi gönderecekler mi?’ diye sordular. Her seferinde: ‘Kanunî haklarınız var.’ cevabını verdim onlara. Onlar da her seferinde: ‘Boş ver kanunî haklarımızı, bizi gönderecekler mi?’ diye sordu. Bu soruyu sorarkenki ürkekliklerini ancak belgesellerini izlediğim ceylanlarda görmüştüm.” diye anlatıyor öğretmen hanım.

'Çocuklarım' dediği Suriyeli mülteci yavrular. Şanlıurfa'da bir okulda çocuklara ders veriyor. 7 Haziran’dan önce çocuklar tarafından dillendirilmeye başlamış ‘Bizi gönderecekler mi?' sorusu. Muhalefet partilerinin 'Mültecileri göndereceğiz.' açıklamaları yavrucakları öyle ürkek, öyle tedirgin hale getirmiş ki... Hele seçim sonuçlarının belli olmasının ardından AK Parti'nin tek başına iktidar olamayacağı anlaşıldığında... “Şundan eminim.” diyor öğretmen hanım: “AK Parti'nin tek başına hükümet olamayacak olmasına bazı çocuklarım Ahmet Davutoğlu'ndan ya da üst düzey AK Parti yöneticilerinden daha çok üzülmüştür.”

Burada, Türkiye'de hayata tutunmaya çabalayan, ortalama bir Türk vatandaşından birkaç kat daha düşük standartla ve bazı ortalama Türk vatandaşlarının kendilerini aşağılamasını, itip kakmasını göze alarak yaşamaya çalışan 2 milyonu aşkın insanın böylesine yakıcı, böylesine net bir derdi var.

'Seçim çalışması yapacağız, 5 tane oy fazla alacağız' diye yapılan bir dünya saçmalık gördüm bu seçimde. Parti ayırmaksızın söylüyorum bunu: Bir dünya saçmalık...

Doğrusu, tecrübeli bir seçmen olarak seçim süreçlerinde oy için ortaya konulan saçmalıklara alışkın sayılırım. Alışkın olmadığım şey 'oy almak için kötülük yapmayı, kötülüğü yaygınlaştırmayı göze alabilmek'ti. Bunu, böylesi yaygın biçimde ilk defa bu seçimlerde gördüm. Koskoca siyasî gelenekleri olan iki siyasî parti ‘Mültecileri göndereceğiz.’ diyerek oy devşirmeye çalıştı. Üstelik bunun mültecilerde hangi etkileri yaratabileceğine dair hiçbir endişeleri olmadı. Zira mülteciler oy kullanmıyorlardı.

Bırakalım bu talihsiz açıklamaların mültecilerde oluşturabileceği etkileri... 'Mültecileri göndereceğiz.' demenin, bunu bir seçim vaadine çevirmenin, zaten bir kısım medya tarafından 'mülteci düşmanı' haline getirilmeye çalışılan sokaktaki insanı nasıl cesaretlendirdiğini bile hiç hesaba katmadılar.

 

 

2 milyonu aşkın insanın tamamının dilenci olduğunu, hırsızlık yaptığını, hepsinin sokakta yaşayıp karanlık işler çevirdiğini düşünen 'düşük zekâlı' azınlıktan söz etmiyorum. Onlar zaten 'tedaviye cevap veremeyecek' kadar katatonik haldeler bu hususta. Sokakta gördükleri ilk mülteci ile kaskatı kesiliyorlar ve bu katılıkları üzerlerinden asla gitmiyor.

Muhalefet partilerinin 'oy uğruna' cesaretlendirdiği asıl kesim, mültecilerden hoşlanmamakla beraber insani refleksleri yüzünden, en azından 'misafirperverlik miti' üzerinden mültecilerin Türkiye'den gönderilmesini aklına getirmemiş, nispeten daha geniş bir sosyal kesim.

Şimdi bu sosyal kesimin ağzına sakız ettiği en önemli yalan 'mülteciler bizim hakkımız olan parayı yiyorlar' yalanı.

Hayır. 'Mültecilerin Türkiye'ye büyük bir ekonomik sirkülasyon getirdiği gerçeği’ni falan anlatarak kendimi yormayacağım. Mültecilere devlet ve millet eliyle yapılan yardımların ekonomiyi kendi içerisinde nasıl canlandırdığını da söylemeyeceğim.

Sadece şunu söyleyeceğim: 3 tane fazla oy almak için mültecilere düşmanlık etmeyi 'meşru' hale getiren sorumsuz siyasetçiler. Umarım Allah sizi mülteci durumuna düşürerek imtihan etmez.

Ve şunu da: 'Bu mülteciler de nereden çıktı, ekmeğimize ortak oldular' diye vızıklayanlar. Ailenizin dibini bir araştırın. Üç beş nesil önce mülteci olarak Anadolu'ya gelmiş olabilirsiniz. Gerçi, bu bile sizi ve oluşturduğunuz ahlaksız gündelik faşizmi durdurmaya yetmez ya, neyse...

Ramazan'a Kumarhane Sponsorluğu

Yazmaktan, konuşmaktan dilimizde tüy bitti; fakat hem yazacağız hem konuşacağız yine de. Dert değişmeyince, konuştuğumuz şeyler de değişmiyor, değişemiyor.

Ramazan'ın ilk günü sosyal medyada karşıma bir afiş çıktı. Kilis Belediyesi'nin Ramazan etkinlilerinin tanıtıldığı bu afişte ilk bakışta karşılaştığım sorun şu oldu. Afişteki programların hemen hiçbirinin Ramazan ayıyla 'birincil dereceden' bir bağı yok. Ortaoyunu, çocuk tiyatrosu, bilmem ne konseri gibi son derece standart şeyler.

Eh, kızmadım bunlara. Değil mi ki AK Parti'nin en önemli isimlerinden biri olarak tanıyıp sevdiğimiz Menderes Türel'in yönettiği Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin Ramazan gecelerinde Latif Doğan, Baha, Hasan Yılmaz konseri var 'etkinlik' olarak... Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara'nın da Kilis halkına Ramazan'da uygun gördüğü buydu demek ki...

Kilis Belediyesi'nin afişindeki asıl dikkat çekici unsur şuydu benim açımdan. Belediyenin Ramazan etkinliklerinin bir sponsoru vardı. Ve bu sponsor, Kuzey Kıbrıs'ta faaliyet gösteren bir otel-kumarhane idi. Yanlış anlaşılmasın. Kilis Belediyesi herhangi başka bir etkinliğine bir kumarhaneyi sponsor alabilir. Bana ne. 'AK Partili başkan Hasan Kara'nın siyaset anlayışı, kumarhane ile iş tutmayı da içine alan bir genişlikteymiş' der geçerim. Fakat içinde 'Ramazan' geçen bir etkinlikler dizisine bir kumarhaneyi sponsor yaparsanız tepkimi ortaya koyarım, hem de dümdüz koyarım. Nitekim öyle de yaptım.

Kilis Belediye Başkan bilmem neyi Cuma Bey'e ulaştım. Kendisine ilk sorum şu oldu:“Cuma Bey, düzenlediğiniz Ramazan etkinliklerinin sponsorunun bir kumarhane olduğunun farkında mısınız?” Kilis Belediye Başkan bilmem neyi Cuma Bey, başladı bana üst perdeden hakaretler savurmaya. “Kimi sponsor yapacağımızı size mi soracaktık?” cümlesinden başladı, “Âlimden zalim doğar, zalimden alim doğar.”cümlesiyle bitirdi.

Kilis Belediye Başkan bilmem neyi Cuma Bey'in en sevdiğim cümlesi ise şu oldu: “Yeni Şafak bizim gazetemiz.”

Bu, içerisinde yarı tehdit, yarı küstahlık, yarı üstencilik barındıran cümleyi, Cuma Bey'e şöyle iade ediyorum: “Yeni Şafak senin gazetense Kilis de bizim belediyemiz Cuma Bey. Senin Yeni Şafak'ta tanıdıkların varsa bizim de AK Parti'de tanıdıklarımız var yani. Sen beni Yeni Şafak'a şikâyet et; ben de Ramazan'a kumarhane sponsor alan seni ve başkanını AK Parti Genel Merkezi'ne şikâyet edeyim. Anlaştık mı?”

------------------

Konuyla ilgili haberimiz için tıklayınız >>>

 

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango