HAKSÖZ-HABER
Hugh Macleod'un Suriyeli direnişçilerle ilgili tespitlerini sitemiz okuyucuları için çevirdik:
Hugh Macleod / Lazkiye-Suriye
Suriye’nin Alevi yoğunluklu merkezinde havaalanında kefenlere sarılmış cesetler ve cenaze törenleri artık dağ köylerinde yaşayan halk için rutin bir hal almaya başlarken, rejime bu bölgede verilen destek giderek zayıflıyor.
Başkan Beşşar Esed’in köyü olan Kardoha yakınlarında görev yapan Suriye güvenlik güçlerine mensup birisi olan 40 yaşındaki Ebu Haydar “Günden güne askeri operasyonlar zorlaşıyor” diyor.
“Aleviler Reis Beşşar’ı savunmak için sonuna kadar savaşacaklar fakat büyük bir bedel ödüyorlar. İnsanlarımızın çoğu orduda ve güvenlik birimlerinde hizmet ediyor” diyor GlobalPost’a.
Lazkiye’de yaşayan 28 yaşındaki bir Alevi olan Ali, rejimin Alevi toplumunun 18-50 yaş arasındaki erkeklerini silah altına almaya zorlamasından sonra yakında ziyaret ettiği Alevi köylerinin neredeyse tamamen boşaltıldığını söylüyor.
Başkan’ın ailesinin mensubu olduğu Alevilik Şii İslam’dan ayrılma bir azınlık grubu. Suriye’deki çatışma giderek Aleviler ve Sünni çoğunluğa dayanan isyancılar arasındaki bir mezhep savaşına dönüşüyor.
“Hergün Lazkiye’deki Basil el-Esed havaalanına tahta tabutlar içinde 50-60 cenaze getiriliyor. Hemen her gün tüm köylerde cenaze törenleri var… Önceleri devlet medyası şehitlerin cenaze törenlerini yayınlardı ama son aylarda ölen askerlerle ilgili hiç haber yapmıyorlar” diyor.
Bu anlaşılır bir şey. İnsan hakları kuruluşlarının açıklamalarına göre 20 aylık ayaklanmada şimdiye kadar 40 binden fazla insan öldü. Son aylarda ise ölen asker ve diğer güvenlik güçlerinin sayısı isyancılardan ölenlerin sayısına erişti, hatta zaman zaman geçti.
Siviller her zamanki gibi 20 bin ölümle en ağır bedeli ödüyorlar. Bu rakam içinde 3 bin çocuk var. Fakat aynı zamanda Esed’in adamlarından da en az 10 bin kişi ölmüş durumda.
Tabutlar arttıkça da hemen her yerde tartışmalar da büyüyor. Rejimin ayakta kalmayı kendilerine borçlu olduğu Aleviler de artık ödedikleri bedeli sorguluyorlar.
50 yaşında eski, bir siyasi muhalif ve aynı zamanda rejime karşı çıkabilen az sayıdaki Alevi’den biri olan Ebu Yasir Lazkiye çevresindeki çiftliğinden Alevi bir kadının isyanını aktarıyor. Yasir yüzbaşı olan oğlunun cesedi henüz eve getirilmiş kadının “Esed ailesi yetmez mi? 1973 savaşında Hafız babamı öldürdü. 1982 Lübnan savaşında kocamı öldürdü. Ve şimdi de Beşşar oğlumun canını aldı, sırf ailelerinin iktidarını sürdürmesi için!” şeklinde şikayet ettiğini söylüyor.
Esed’in eniştesi olup uzun süre güvenlik şefi koltuğunda oturan ve Temmuz’da bir suikast sonucu öldürülen Asıf Şevket’in memleketi olan Madehleh yakınındaki bir köyde konuştuğumuz 50 yaşındaki Muhammed kendisinin siyaset yerine çiftçiliği seçtiğini söyledi. Çoğu kırsal kesimde yaşayan ve düşük sosyo-ekonomik statüye sahip geniş Alevi kitlesinin kanaatlerini temsil edecek şekilde o da Esed ailesinin iktidarının kendirline pek bir yararının olmadığını düşünüyor. Yine Muhammed “neden çevresindeki komşularının çocuklarının sürekli cenazeleriyle karşılaşmak zorunda” kaldığını soruyor.
Ve ekliyor: “Asıf gibi tüm yetkililer gençlere büyük bir bedel ödemelerini gerektiren bir şans verdiler ve orduya katılmalarını sağladılar. Ve bugün hepsi rejimi korumak uğruna öldürülüyorlar.”
Rejim güçlerinin iktidara sıkıca yapışmış halinin giderek zayıfladığı görülüyor.
Son haftalarda Esed’i ve rejimini devirmek için mücadele eden güçlerin hem kuzeyde hem de doğuda önemli bölgelerde etkili bir biçimde kontrolü sağladıkları görülüyor. Bu gelişmenin bazı analizcilerce yenişememe durumu olarak adlandırılan halen sürmekte olan durumu değiştirebileceği tahmin ediliyor.
Suriye’nin kuzey ve doğudaki komşuları olan Türkiye ve Irak sınırındaki başlıca geçiş güzergahları artık Esed güçlerinin kontrolünde değil. Suriye’nin en büyük şehri Halep’te isyancılar şehrin yarısını kontrolleri altında tutmaya devam ediyorlar. Rejimse geçtiğimiz hafta kuzeyde stratejik bir askeri üssü ve doğuda petrol üretim bölgesinin elinden çıkmasıyla sonuçlanan ciddi kayıplarla karşılaştı.
46 Nolu Üs rejimin Türkiye sınırı boyunca elinde kalan son önemli üstü. NATO üyesi olan Türkiye müttefiklerinden sınır boyuna yerleştirilmek üzere Patriot füzeleri talep etti. Türkiye’nin bu talebini “uçuş yasak bölge” uygulamasının ilk adımı olarak gören Şam yönetimi tepki verdi.
Haftalarca süren kuşatmanın arından 46 Nolu Üs’sü ele geçiren isyancılar bir düzine tank, ağır toplar, havan topları ve roket atarlar ele geçirdiler.İsyanın başladığı tarihten bu yana geçen bir buçuk yıllık süreçte elde edilen en ağır silahlardı bunlar.
İsyancılar Halep ve Türkiye sınırı arsında kalan son ordu karargahı olan Şeyh Süleyman Üssü’nün de iki aylık bir çatışmanın ardından çok yakında düşürüleceğini söylüyorlar. Böylece Suriye’nin büyük bir şehri ile dost bir ülkenin sınırı arasında yayılan çok büyük bir bölgeyi tamamen kontrolleri altına almayı hedefliyorlar. Dünya çapında bir analiz ve danışmanlık firması olan Oxford Analytica’nın Ortadoğu uzmanı Alison Baily “İsyancıların son günlerde elde ettikleri silahların kuzeyde askeri dengeyi lehlerine değiştirmeyi getirebileceğini” söylüyor ve ekliyor “rejim bu kayıplarını telafi edecek insan gücüne sahip değil.”
Bu ay başında ele geçirilen bir başka önemli üs olan Saraqeb ile birlikte isyancılar kuzeyde Halep’i tekrar almak için çabalayan Esed birliklerinin ikmal yollarını tıkamayı başardılar. Ama kırsal bölgelerde büyük bir alanı kontrol ediyor olmalarına rağmen isyancılar henüz büyük şehirlerin kontrolünü tümüyle ele geçirebilmiş değiller.
Halep’teki önde gelen İslamcı grup Liva et-Tevhid’den bir savaşçı olan Ebu Abdu, “rejim güçlerinden yakın zamanda kendilerine katılanların birliklerine haftalardır yiyecek ya da yakıt ikmalinin yapılmadığını ifade ettiklerini söylüyor ve “rejim ikmali hava yoluyla yapıyor, bu durumda bir sonraki hedefimizin neresi olacağı bellidir.”
Irak sınırı boyunca silahlı aşiretlerin yoğun olduğu Deyrezzor’un uzak çöl bölgesinde, isyancı güçler Fırat Nehri üzerindeki Mayadin askeri üssünü de ele geçirdiler. Bu şekilde bölge merkezinden Ebu Kemal sınır kapısına kadar uzanan geniş bir bölgeyi ve nehir vadisinin hemen hemen tamamını kontrolleri altına aldılar.
Bölgede bulunan 3 petrol yatağından ikisi artık isyancıların elinde. Bir yandan hükümetin elindeki stoklar hızla erir ve aynı zamanda kış dolayısıyla sıcaklıklar hızla düşerken, kamyonlar varili 5 dolar olan, biraz isli ama iş görür nitelikli ham petrolü almak için sıraya girmiş haldeler.
Baily, Suriye’nin Doğuda aşiretler, kuzeybatıda Kürtler, Halep ve İdlib’te İslamcı isyancılar ve Şam ve batıdaki Alevilerin yoğun olduğu bölgelerde rejim unsurları arasında şu anda fiili bir bölünmeyle yüz yüze olduğunu söylüyor. Bu durum kısa bir süre önce dışarıda örgütlenmiş siyasi muhalefetin ülke içinde meşruiyet kazanmasını zorlaştırmakta.
“İsyancılar kartopu sürecindeler, ele geçirdikleri üslerle ve silah depolarıyla güçleniyorlar” diyen Baily ekliyor. “ Ülke parçalanırken, en makul senaryo olarak rejimin iyi silahlanmış bir askeri gücün eline geçeceği söylenebilir.”
-----------------
30 Kasım 2012'de Global Post'ta yayınlanan bu yazı, sitemiz okurları için Rıdvan Kaya tarafından çevrilmiştir.