“Suriye’deki Mücadeleye Sahip Çıkmaya Devam Etmeliyiz”

Rusya, İran ve Esed güçlerince Halep’te gerçekleştirilen katliamlara dikkat çeken Ahmet Varol, Halep’in kurtarılması için Suriye’deki özgürlük mücadelesine daha fazla destek verilmesi ve katillere daha şiddetle karşı durulması gerektiğini vurguluyor.

Ateşkes Katillerin İşine Gelmez

Ahmet Varol / Yeni Akit

Halep’te ortaya çıkan durum elbette yüreklerimizi parçalıyor. Gerçekten içler acısı bir durum söz konusu. Ama ortaya çıkan durumdan dolayı ümitsiz ve karamsar da olmamak gerekir. Çünkü gerçek yenilgi ümitlerin tamamen yok olduğu ve geleceğe dair bir beklentinin kalmadığı andan itibaren başlar. O yüzden Halep’te karşımıza çıkan duruma rağmen Suriye’deki özgürlük mücadelesine sahip çıkmaya, destek vermeye devam etmeliyiz.

Halep’i aylarca kuşatma altında tutan, en temel ihtiyaç maddelerinin bile içeri girmesini engelleyen, yüz binlerce insanı ilaçtan ve gıda maddesinden yoksun bırakan katil güçler sonunda bölgede kontrolü ele geçirmiş olsalar da şunu özellikle belirtmemiz gerekir ki Halep kesinlikle teslim olmadı. Son noktasına kadar direndi. Son noktasında da katil canavarlara teslim olmuş değil, destekten yoksun kalması sebebiyle onlar tarafından esir alınmıştır. Şimdi Halep’in esaretten kurtarılması için Suriye’deki özgürlük mücadelesine daha fazla destek verilmesi, katillere daha şiddetle karşı durulması gerekir. Halep’in esir alınmasından dolayı Suriye halkının haklarıyla ilgili taleplerimizden vazgeçecek değiliz.

Daha önce de dile getirdiğimiz üzere küresel emperyalizmin bütün kanatları Halep’te katil Baas rejiminin başarılı olması için ona destek verdi. Eğer ki ABD bu rejimin başarılı olmasını istiyor olmasaydı bugün PKK’nın Suriye kanadı durumundaki PYD’nin silahlı milislerine verdiği gibi Baas rejimine karşı direnenlere de stinger füzeleri verirdi. Tam aksine direnişçilerin eline hava savunma araçlarının geçmesini engellemek için bütün yollara başvurdu. Direnişçilere hava savunma araçları verilmesi gerektiğini söyleyenleri bile tehdit etti. Gerekçesi ise her zaman ki gibi bu silahların IŞİD’in eline geçebileceği numarasıydı. Oysa direnişçilerin hava savunma sistemleri olsaydı katillerin bu kadar cüretkâr olmaları mümkün değildi.

Olayların başlangıcından beri katil Baas rejiminin sözcülüğünü yapan hainlerin bugün Halep’in tamamen esir alınmasından dolayı sevinmelerine, zil takıp oynamalarına şaşırmıyoruz. Onların bizim gibi üzülmelerini, rejim güçlerinin Halep’te katliam yapması ihtimaline binaen endişe taşımalarını zaten bekleyemezdik. PKK terör örgütünün İstanbul’da gerçekleştirdiği katliama da sevinenler oldu. Herkesin hissiyatı kafa yapısına, düşüncesine göre şekilleniyor. Suriye’de de altı yıla yakın bir süredir katil Baas rejiminin sergilediği vahşete destek verenlerin Halep’te ortaya çıkan duruma sevinmeleri hissiyatlarının kafa yapılarına göre şekillenmesi sebebiyledir. Ama sevinmeleri boşunadır. Çünkü dünya sevinci geçici ve kısa süre içindir. Asıl kalıcı sevinç hakkın ve haklının yanında duranların sevinci olacaktır.

Katiller son olaylardan sonra sağlandığı söylenen ateşkese de uymadı ve kabul edilen ateşkese rağmen sivillerden bazı kişilerin tahliyesi için gelen araçlara bile saldırdılar. Onlar her ne kadar ateşkesi kabul ettiklerini söyleseler de gerçekte ateşkese gönülleri razı olmuş değil. Aslında kendilerini Halep’te güçlü hissettikleri ve olayların tam sıcağında büyük bir katliam gerçekleştirmek suretiyle intikam almak istiyorlardı. Fakat şehrin esir alınmasından sonra içeride kalan direnişçilerin teslim olmayarak sokak savaşı başlatmalarından ve bunun da kendilerine pahalıya mal olmasından korkuyorlardı. O yüzden ateşkesi kabul etme ihtiyacı duydular. Mücahitler de sivilleri savunamayacakları için katillerin sivillere dönük bir katliam başlatmasından korktuklarından ateşkese razı oldular. Ama ne yazık ki Baas güçleri ve destekçi işgalciler yine sözlerinde durmadı ve bazı bölgelerde saldırılarda bulunarak rehin almak istedikleri insanların tahliyesini önlemeye çalıştılar.

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Suriyeli kadın devlet dairesinde gördüğü saygıdan dolayı gözyaşlarını tutamadı