Suriye'deki Azeri Direnişçiler Konuştu

Üç senedir Suriye'de muhalif saflarda bulunun iktisatçı Vügar Azeri ile Furkan Azeri’nin gerçekleştirdiği röportajda; Suriye'deki son durum, IŞİD'in uygulamaları, Azerilerin durumunu değerlendirdiği.

Röportaj: TIMETURK / FURKAN AZER

- İlk önce sizi tanıyabilir miyiz?

- İsmim Vügar olarak da  biliniyor. İktisat mezunuyum. Azerbaycan’ın Bakü şehrindenim ama kendi kimliğimle ilgili fazla bilgi vermek istemiyorum takdir edersiniz ki şu an Suriye’deki durum buna  müsait değildir.

- Ne zamandan beridir Suriye'desiniz?

Vügar Azeri: Ben iktisat fakültesini bitirdikten sonra ticarete başladım o zamanlar Suriye-Azerbaycan hattında hurma ticareti yapıyordum. Esad’a karşı ayaklanma başlayınca ben Halappo hotelinde kalıyordum. Orada çalışan bir genç Hotelin mescidinde bana yaklaştı gözleri parlıyordu sakallı ve yabancı olduğumdan cesaret alarak olsa gerek bana;'' duydun mu sıra ona geliyormuş'' dedi. Bir şey anlamadım yanımdan uzaklaştı. Odama çıkınca internet sayfalarında haberlere bakıyordum gözlerime inanamadım, o zaman o çocuğun ne demek istediğini anladım. İşte o gün  Suriye Müslümanlarının yanında olmaya karar verdim ve o gün bu gündür o gözleri parlayan gençlerin yanındayım.

- Anladığım kadarıyla ilk zamanlardan beri ordasınız o zamanlar direniş daha mı aktifti ve şu son durum nedir?

- Evet ilk zamanlar daha aktifti. İhtilaflar, fitneler yoktu herkes Esad’a karşı savaşıyordu. İlk zamanlar Ahraru-Şam kuruldu sonra Nusret cephesi ilan edildi bunun yanı sıra küçük küçük ketebeler de ( guruplar) vardı bunların arasında hiçbir ihtilaf yoktu. ÖSO dâhil bütün guruplar beraber çalışıyorlardı ve her gün yeni şehirler fethediliyordu. Matarkuveyis, halep yolu üzerindeki stratejik bir yer olan şeyh Süleyman kampının vb. önemli noktaların alınmasında bütün guruplar beraber hareket ediyorlardı ve başarılı oluyorlardı. 

Esad neredeyse kıstırılmıştı, Halep’in büyük bir kısmı düşmüştü,  hatta Ortadoğu’da en büyük silah fabrikası olarak da bilinen ve Esad ordusunun en çok önem verdiği Sefire'nin bile düşmesine az kalmıştı. Halk mücahitleri, muhacirleri seviyordu.

- Sonra ne oldu?

- Malum IŞİD ilan edildi kimseyle istişare yapılmadan ve kimseye danışmadan. Düşünebiliyor musunuz bu ayaklanmayı halk başlattı. Ben savaştan önce de ticaretim gereği Suriye’de çok bulundum. Bu halkın yaşadığı baskıları biz Rus zulmü altında bile görmemiştik. Yani 30 senedir bedel ödemişler ve bu kadar şehit vermişler sonra Irak'tan birileri geliyor, bütün kontrolü kendi eline almak istiyor, kimseyi tanımıyor, kale almıyor tek doğrunun kendileri olduğunu söylüyor, ortada henüz bir şey yokken devletten bahsediyor ve en güzel işler yapan cemaatleri bölüyor. Hal böyle olunca malum bildiğiniz fitneler başladı. Ve gün gittikçe IŞİD sertleşti. Müslümanlara karşı cinayetler işlediler. İlk başta ÖSO diyerek başladı bu cinayetler ama zaman gittikçe hiçbir hedef gözetmediler.  SeyhHalit Es-Suri katledilince şu an IŞİD ana merkezi olan Rakka şehrinden bir genç geldi onlardan kaçarak. 

- Neden kaçmış normal bir şekilde ayrılamıyor muymuş? 

- Hayır, normal bir şekilde  ayrılınca başına gelmeyen kalmıyor.

Malum biat alıyorlar. Ayrılmak isteyenlerin de sanki İslam’dan çıkmış gibi, halifeye karşı geliyormuşsun gibi muamele yapıyorlar, hatta öldürüyorlar. O taraftan bize gelen Mansur adında bir genç "Halid Es-Suri katledilince emirlerimiz sanki Esad ölmüşçesine seviniyorlardı" dedi.

Oysa Halid Es-Suri'nin Suriye direnişine verdiği hizmetler herkes tarafından bilinmekteydi; özelikle grupların arasında oluşan ihtilafları gidermesi dâhil her alanda aktifti.

- IŞİD hakkında başka ne söyleyebilirsiniz?

- IŞİD kendilerine karşı olan herkese düşman, sehva hareketi olarak görüyorlar. Hatta Deri–zorda şehrinde kendilerini destekleyen ama muhalif birkaç şey söylediği için İmamı İslam devletine karşı geldi diye öldürdüler. Ahraruşşam ve Nusret cephesinin merkezlerine ve emirlerine karşı acımasız bir şekilde bombalı eylemler düzenliyorlar

Onların haritan bölgesinde muhalifleri tuttukları bir hapishaneye gittik manzara korkunçtu içeride kan dize çıkıyordu.

Buna rağmen Ahraruşşam ve Nusret cephesi onlara karşı savunma cephesi oluşturuyor onlara karşı aktif savaşmıyor

- Neden?

- Çünkü Ahraruşşam, İslam Cephesi ve Nusret cephesi yöneticileri aklıselim insanlardan oluşuyor. Onlar istiyorlar ki, bütün güçlerini Esad’a karşı kullansınlar. Ayrıca IŞİD saflarında hiçbir şey bilmeyen, İslam Devleti adı altında kandırılmış çok genç yaşta insanlar var. Onların dünya ile alaka kurmalarına, gerçekleri öğrenmelerine izin vermiyorlar.

Bizleri İslam Devletine karşı çıkan kâfirler olarak lanse ediyorlar. Hatta bazen onlar tarafından esir ve yaralı olarak yakalanan gençler diyorlar ki: "bizi PKK ve Esad’a karşı operasyon var diye götürdüler." Bu yüzden İslam cephesi ve Nusret cephesi O kandırılmış gençleri de düşündüğü için aktif bir şekilde onlara karşı savaşmıyor.

- Yani muhaliflerle savaşmak ya da bombalı eylemler yapmak için gelen gençler aslında kime karşı geldiklerini bilmiyorlar mı?

-Evet zannediyorlar ki Esad askerlerine ya daYPG'ye karşı savaşıyorlar.

- IŞİD’in yönetim kadrosundaki bazı yöneticilerin İran, Esad ve benzeri devletlerle işbirliği içinde olduğu ve Suriye cihadını hem içeride hem de dünya kamyonda itibarsızlaştırmak istediği iddia ediliyor. Bu konu hakkında ne dersiniz?

- Böyle bir şey olduğu hakkında bende net bir bilgi ve belge yoktur ama yaptıkları ve işledikleri fiilleri resmen bu dediğiniz devletlerin işine yarıyor. Bir de bu harici ve tekfirci zihniyet ta Peygamberimiz (s.a.v) döneminden beri vardır. Bu fikirli insanların tarihte yaptıkları da ortadadır.

- Biraz Azerilerden konuşalım. Siz de takip ediyorsunuz Azerbaycan’da Suriye’ye savaşmaya gidenler bir numaralı gündemdedirler bu konuda neler söylemek istersiniz?

- Aslında onların abarttığı kadar değildir durum. Tam olarak söylüyemesem de 250’ye yakın Azeri vardır Suriye’de. Bunların %60'ı maalesef IŞİD’in çatısı altındalar; geri kalan kısmı da farklı Ensar cemaatlerindedirler.

- Neden Azerilerin çoğu IŞİD'e gidiyor?

- Siz de biliyorsunuz ki eski Sovyet birliğinden ayrılma  ülkelerde İslam dini çok zayıftır, insanlar cahildirler. Doğru bilgilendirilmedikleri için gençleri bir takım sloganik laflarla aldatmak kolay oluyor.

- Azeri medyasında Suriye’de savaşan Azerileri bir numaralı potansiyel tehlike olarak gösteriyorlar ve Azerilerin geri dönüp Azerbaycan’da bir takım sansasyonel eylemler yapabileceği söyleniyor. Bu doğru mu böyle bir şey var mıdır?

- Bu tamamı ile kara propagandadır. Siz de biliyorsunuz ki İran Suriye’de bir numaralı aktördür ve İran Azerbaycan'da da aktiftir. Bu propagandaları büyük ihtimalle onlar yapıyorlardır. Siz düşünün; biz zaten kısa bir zaman önce hepimiz o bölgeden geldik. Eğer öyle bir şey olsaydı neden biz buraya geldik? Kaldı ki, bu reel olarak da mümkün değil. Ortada o kadar sınır var bu sınırları silahlı bir şekilde nasıl geçe bilirsiniz? Ayrıca biz neden Azerbaycan’da eylem yapalım orası bizim vatanımızdır. Diğer vatandaşlar gibi bizim de kalbimizde vatan sevgisi, Karabağ sevgisi ve acısı vardır. Ama tarihin her döneminde akılsız, Müslümanların maslahatını düşünmeyen ve bir takım karanlık ellerin yönlendirmesi ile fitne çıkartan şahıslar olmuştur yine de olabilir. Ama bunların Müslümanların çoğunluğu ile Suriye mücadelesi ile alakası yoktur. Aslında bu ideaları öne sürenler biraz daha derine gitseler görecekler ki İran istihbaratının Azerbaycan da bizzat kendileri neler yapmak istiyorlar. Zatan yakın tarih buna şahittir

- Son günlerde sosyal medyada dolaşan bir video var. Birkaç Azeri'nin ÖSO’ya mensup olduğunu söyledikleri bir şahsın kafasını kestiği ile ilgili. Bunu yapanlar kimlerdir bu konuda ne söylersiniz?  Bu videoyu gördünüz mü?

-: Evet bu videoyu ben de gördüm. Çok üzücü ve acı bir olaydır. Bilmiyorum hatırlar mısınız; Ebu Banat diye biri vardı bir sene önce.

-Bu adam mı

-  O da bu videodaki şahıs gibi uzun saçlı ve gözlüklüydü, sonra Rus ajanı olduğu ortaya çıktı. Maalesef bunlar; bu gibi iğrenç ve operasyonel videoları tekbir eşliğinde ve mücahit görünümlü kişilerle bu cinayetleri işleyip sonrada dünya medyasına servis ediyorlar. Muhalefeti kana susamış vahşi göstermek için, kamuoyunda zor duruma düşürmek için yapıyorlar bunları. Bahsettiğiniz videoda ki şahsı ben tanıyorum gerçek ismi Eldeniz'dir lakabı Ebu Hamza’dır. Eskiden Azeri ordusunda bulunmuş. Hatta Cumhurbaşkanının korumalığını yaptığı da söyleniyor. Şimdi ise IŞİD’in askeri emirlerinden Ömer Şişeni olarak bilinen Ömer Çeçenin yardımcısıdır. Daha önce de Muhacir-Ensar arasında oluşan ilk fitnede de bu şahıs ön plandaydı. Özellikle Şeyh Süleyman olarak bilinen ve fitnenin başladığı bölgede de bu şahıs sahnedeydi. Biliyorsunuz harici düşüncesindeki insanların akılları çalışmıyor, Müslümanların maslahatı onların umurlarında değildir. Onlar Hz.Ali'yi ve büyük sahabeleri öldürecek kadar gözleri dönmüş insanlardır.

- Azerbaycan’da medya ve bazı İslami cemaatler Azeri direnişçilerin tekfirci olduğunu söylüyorlar bu doğrumudur?

- Kısmen doğrudur ama bu söylemi genele yaymak herkes böyledir demek doğru değildir. Deminde söyledim bizim toplum oldukça cahil ve İslam dininden habersizdir.onun için bu hatalara döşüyorlar, aslında birazda hata dünya Müslümanlarının Kafkasya coğrafyasına ilgisiz kaldığından, oralarda davet ve benzeri çalışmaları aktif yapmadıkları için gençler bir takım tuzaklara düşüyordur. 

- Vakit ayırıp sorularımıza samimi bir şekilde cevap verdiğiniz için teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?

- Siz de bana bu fırsatı verdiğiniz için ben de teşekkür ediyorum. Son olarak söylemek istiyorum ki; Suriye’de son zamanların en acımasız savaşı vardır. Bu oluşan fitne, medyaya servis edilen o görüntüler büyük fotoğrafı görmemek için yapılan şeylerdir oysa Esad uçakları onların yüz katını her gün Suriye halkına karşı yapmaktadır.

Azerbaycan’daki medya; bize para karşılığında burada savaştığımızı söylüyorlar oysa insanlar parayı iyi yaşamak için alırlar. Bir insan para için her şeyi yapabilir belki ama ölüme gitmez. Bu söylemlerle İslam dininin mücadele ve adanmışlık ruhuna gölge düşürmek istiyorlar. Biz tamamı ile Müslüman Suriye halkına karşı işlenen bu zulümleri önlemek, onlara elimizden ne geliyorsa; insani, eğitim, tıbbi ve yeri geldiğinde de askeri olarak yardımcı olmaktır. Bu kendine Müslüman diyen herkesin borcudur. Artık herkes biliyor ki, burada İran, Rusya, Çin vardır; Hizbullah vardır hatta dünyadaki bütün Şia Blok'u vardır; Ermeniler vardır. Bizlerin de Müslümanlar olarak Suriye'deki Müslümanların direnişini desteklememiz üzerimize borçtur. Bakınız Rusya; Ukrayna- kırım Odesa,  Gürcistan’ın Osetya bölgesi ala ala geliyor yarın Azerbaycan’da göz dikecek o zaman Azerbaycan İslam âleminden yardım istemeyecek mi? ve yaka Karabağ sorunu ortaya gelince Azerbaycan bu konuyu kiminle çözecek? Bizi dışlamağın ve ötekileştirmenin bir faydası yoktur biz o toplumun bir parçasıyız.

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"