'Sednaya' adını verdikleri dernekte bir araya gelen 30 mahkum, yaşadıkları işkenceleri, gördükleri ölümleri ve hala tutuklu bulunan arkadaşlarını unutturmamak istiyor.
Tiyatro oyunları, resimler, raporlar ve sosyal medya aracılığıyla Sednaya Cezaevi'nde yaşanan dramı anlatmaya çalışan dernek üyeleri, İngilizce ve Arapça olarak hazırladıkları "Suriye Devrimi Sırasında Sednaya" kitabıyla 15 mahkumun hayatına ışık tuttu.
İşkenceler raporlara yansıdı
Sednaya Derneği kurucularından Hataylı Riyad Avlar, AA muhabirine, 19 yaşında okumak için Suriye'ye gittiğini, Türk istihbaratı adına faaliyet yürüttüğü iddiasıyla tutuklanarak 21 yıl cezaevinde kaldığını söyledi.
Yaşadığı işkencelere, eziyetlere inat hayata tutunmaya çalıştığını anlatan Avlar, 2016 yılında serbest bırakıldıktan sonra kendi durumunda olanlara yardım etmek istediğini söyledi.
Sednaya Cezaevi'nde yaşananlara dikkati çekmek için geçen yıl kurdukları dernek aracılığıyla rapor hazırladıklarını dile getiren Avlar, "Bu raporda insanların neden Sednaya Cezaevi'ne gönderildiklerini, hangi işkencelere tabi tutulduklarını, hangi mahkemelerin davalarına baktıklarını, hangi yıllar arasında tutuklandıklarını, dil, din, mezhep ve ırklarını inceledik. İstatistiksel bir veri ortaya koyduk." dedi.
Sednaya Cezaevi'nden çıkan arkadaşlarıyla görüşerek yaşananları anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Avlar, tutuklu ailelerinin yakınlarını görmek için yaşadıkları sıkıntılara da değindiklerini kaydetti.
"Sednaya Cezaevi Nazi kampından daha katı"
Yaklaşık 1 yıllık çalışmanın ardından raporları kitapta topladıklarını aktaran Avlar, şunları kaydetti:
"Kitapta Türkiye'de, Suriye'deki kurtarılmış bölgede ve Avrupa'da yaşayan 15 arkadaşımızın hikayesi var. Mesela 18 yaşından küçük bir arkadaşımızın hikayesi var. Bir gün gardiyan gelip saçlarını kesmelerini istiyor. Kesecek bir şeyleri yok. Gardiyan ikinci kez geldiğinde emrine uymadığı gerekçesiyle aralarından birini öldürüyor. Sonra bunlar da ölmemek için battaniyenin ipleriyle saçlarını koparıyor. Sonra yemek yiyebilmeleri için tutukluları birbirine öldürtüyorlar. Bir dönem cezaevinde salgınlar oldu. Devlet ilaç vermedi, tedavi etmedi. Tedavi etmeye gelen doktorlar da işkence yapıyordu. Sednaya Cezaevi'nin anlatırken 'Böyle bir şey yaşanır mı?' diye soruyorlar. Yaşandı, yaşanıyor. 2013, 2014 ve 2015 yılında en üst düzeyde yaşandı. İkinci Dünya Savaşı'ndaki Nazi kamplarını anlatırlar. Sednaya Cezaevi Nazi kampından daha katı, daha işkence edilen bir yer. Bir mahkumun en çok isteyeceği şey ailesini, yakınlarını görmektir ama Sednaya Cezaevi'ndeki tutuklular hiçbir zaman ailesinin kendilerini görmeye gelmesini istemezdi. Ziyaret dönüşünde işkence yaparlardı. Bu sebepten birçok mahkum hayatını kaybetti. Bunların hepsini hazırladığımız raporla belgeledik."
Sednaya Cezavi'nde 39 yıldır tutuklu bulunan Rahid isimli pilotun hikayesine de değindiklerini ifade eden Avlar, şöyle dedi:
"Rahid, 1981 yılında Hama kentini bombalamadığı ve askeri emirlere karşı çıktığı gerekçesiyle tutuklandı. Ekim ayında 40. yılına girecek. Kendisi hapse girdiğinde eşi hamileymiş. Oğlunu 15 yaşına geldiğinde sadece bir kez görebildi. Uluslararası topluma bu insanların ne kadar acı çektiklerini anlatmak için uğraşıyoruz. Bu rejime karşı çıkılır mı, çıkılmaz mı? Bu toplum haklı mıydı, haksız mı? Onları anlatmaya çalışıyoruz. Diğer hazırlayacağımız kitapta ise tutukluların ailelerinin yaşadıklarını anlatacağız."
AA