Suriye’de çatışmaların durdurulması için bundan önce de muhtelif girişimler ve ateşkes ilan edildiği oldu. Bundan önceki ateşkeslerin de en çok dikkat çeken yönleri çatışan taraflar arasında değil de kendi aralarında zaten işbirliği yapan gruplar arasında ittifak sağlanması sonucu ilan edilmesi olmuştu. Tabii böyle bir ateşkesin amacı da çatışma halindeki taraflara talimat verilmesiydi. İşbirliği ve ittifak halindeki ABD ve Rusya aralarında ateşkes anlaşması imzalıyor, sonra da güya çatışan taraflara ateşi kesmeleri için talimat gönderiyorlardı.
Her ne kadar ittifak ve işbirliği içindeki taraflar arasında da olsa her yeni ateşkes anlaşmasıyla birlikte gerek Suriye’deki halk ve gerekse bu ülkede sürekli akan kandan dolayı yürekleri kanayan, vicdanları ızdırap çeken kitleler bir ümit ışığı görmek istiyorlar. Bir ateşkes ilan edildiği zaman “keşke bu seferki gerçekçi ve samimi olsa!” diye arzu ve temenni ediyorlar. Fakat ne yazık ki şimdiye kadar ilan edilen ateşkeslerin hiçbiri gerçekçi çıkmadı ve ateşi kesmedi.
Son olarak da Kurban bayramı öncesinde ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dış İşleri Bakanı Sergey Lavrov Cenevre’de bir araya gelerek Suriye konusunda etraflı görüşmeler yaptılar. Sonra da insanî amaçlarla bir haftalığına ateşkes ilan edilmesi üzerinde anlaşma yapıldığı açıklandı. İnsanî amaçlar ile kastedilen ise saldırılar ve kuşatmalar yüzünden hiçbir insanî yardım alamayan bölgelere yardım ulaşmasının kapılarını açmaktı.
Ateşkes yine çarpışan taraflar değil Suriye’deki gelişmeler karşısında aralarında işbirliği yapan, zulüm rejiminin geleceğini kurtarmak için direniş güçlerine karşı aralarında gizli ittifak kuran ve aynı safta savaşan taraflar arasında imzalanmıştı. Ama buna rağmen yine de belki böyle bir ateşkes ilanı saldıran tarafın kendi adına tek taraflı ateşkes ilanı mahiyeti taşır, saldıran taraf ateşi durdurursa diğer taraf zaten çatışmaların durmasından yana olduğu için bir ateşkes ve sükûnet sağlanır, böylece Suriye halkı en azından mübarek Kurban bayramı günlerini sükûnet içinde geçirir diye ümit doğdu.
Baas rejimi de hemen vakit geçirmeden Cenevre’deki ateşkes ilanını onayladığını ve insanî amaçlarla imzalanan bu ateşkesin çatışmaları durdurmasını ümit ettiğini, kendisinin de anlaşmaya uyacağını duyurdu.
Direnişe karşı ortak savaş yürüten küresel zulüm güçleri de bunu büyük bir iş başarmış gibi pazarlamaya çalıştılar.
Fakat ne yazık ki kâğıtlara ve sözlere yansıyan iddia niyetlere yansımamıştı ve saldıran tarafın gerçekte bir ateşkes sağlama niyeti yoktu. Çünkü ateşkesi en önce ihlal eden taraf, kabul ettiğini hızla açıklayan Baas rejimi oldu ve bu rejime bağlı güçler özellikle Halep’te yine saldırılarda bulundular. Üstelik sadece bu bölgedeki saldırılarıyla yetinmeyip başka yerlerde de ateşkesi ihlal ettiler.
Zulüm güçleri aynı zamanda insanî amaçlarla ilan edildiği iddia edilen ateşkesin anlamına tamamen ters bir tavır sergilediler. Baas rejimi kuşatma altındaki bölgelere ve özellikle de Haleb’e insanî yardımların sokulabilmesi için kendisiyle koordinasyon sağlanmasının şart olduğunu söyledi. Oysa ateşkesin asıl amacının bu bölgelere insani yardımların sokulmasına imkân sağlanması olduğu söyleniyordu. Katil Baas rejimiyle bir koordinasyon sağlanmasının, sağlansa bile sonrasında yardımların güven içinde ihtiyaçlı bölgelere sokulmasının mümkün olamayacağı biliniyordu. Eğer insanî yardım için bir koordinasyon sağlanması gerekiyorsa bunun katil rejimle değil uluslararası mekanizma ve tüm dünyanın tanıdığı insanî yardım kuruluşları ile sağlanması gerekir.
Ateşkes zaten kısa süreli ve saldırgan güçlerin bir imaj düzeltme girişimi niteliği taşıyordu. İşin aslında gerçek anlamda bir ateşkes niyeti yoktu.
Üstelik sağlanan ateşkesin rejim tarafı için değil direniş tarafı için ateşkes olması, rejim güçlerinin ise yine serbest bırakılması onların gerek gördüklerinde ateş edebilmeleri için arka kapının açık tutulması planlanmıştı.
Oysa gerçek tehlike katil Baas rejiminden ve onun geleceğini kurtarmak için Suriye’yi işgal eden dış güçlerden kaynaklanıyor. Onların silahlarını susturmayan, bu konuda gerçek anlamda bağlayıcı niteliği olmayan bir ateşkesin Suriye’ye sükûnet getirmesinin mümkün olamayacağı son ateşkes oyunuyla bir kez daha görüldü.
YENİ AKİT