Özgür-Der’in tertip etmiş olduğu 2013-2014 aylık paneller serisinin dördüncüsü Abdulhakim Özlük’ün sunumu ve katkılarıyla Kenan Alpay ve Adem Özköse’nin konuşmalarıyla gerçekleştirildi.
Panelin başlığı “Suriye’de İsyan Mezhepçi Çatışmanın Fitili miydi?” idi. Panel iki bölümden müteşekkildi ve ilk bölüm Abdulhakim Özlük’ün kısa bir sunumuyla başladı.
İnsanca Bir Yaşam
Suriyelilerin isyanının insanların vicdanlarını harekete geçirebilecek bir fitil olabileceğini ifade ederek sözlerine başlayan Özlük, gelinen süreçte insanların bunun aksine bir yol izleyip Suriye’deki kıyıma sessiz kaldıklarını söyledi.
Sözlerinin devamında Suriye’deki Baas rejiminin ve mevcut isyanın tarihçesini özet geçtikten sonra “Yaklaşık yüz yıldır İslam coğrafyasındaki halklar, idarecilerini kendileri belirleyemiyor ve yönetimde söz sahibi olmamanın getirdiği bir sıkıntıyı yaşıyorlar.” dedi.
Suriye’deki insanların başlarındaki rejimle aralarındaki mezhebi farklılıktan dolayı isyan etmediklerini de sözlerine ekleyen Özlük, “Bu insanlar gerçekten insanca bir yaşam arzusuyla isyan fitilini ateşlediler.” dedi ve devamında sözü Adem Özköse’ye devretti.
Suriye’de İsyan ve İsyana Destek Verenlerin Çeşitliliği
“Tunus’taki, Mısır’daki ve diğer yerlerdeki isyanların temel nedeni neyse Suriye’deki isyanın temel nedeni de odur.” diyen Özköse, insanların hak, adalet, onurlu bir yaşam istediğini söyledi.
Sözlerine Şam’da isyana katılmış Hıristiyan bir arkadaşından, Sol cenaha mensub Kürt bir avukatın isyandaki etkililiğinden, Durzi bir hanımın isyana sonuna kadar destek vereceğini ilan etmesinden, Suriye’deki Sol cenahın internet sitelerinde sık sık yayınladıkları isyana destek bildirilerinden, ÖSO’ya katılan Hıristiyan bir gruptan, sinemacı Nusayri Fedva Süleyman’ın isyana desteğinden… bahsederek devam eden Özköse, Suriye’deki isyancıların çeşitliliğini ortaya döktü.
Kimler Mezheb Fanatiği?
Beşşar Esad’ın bu mücadeleyi başından beri mezhebsel bir hale sokmaya çalıştığını iddia eden Özköse, Sünnilerin nüfusunun yoğun olduğu yerlerde yapılan katliamları misal göstererek Esad’ın Nusayrilik adına öldürdüğünü söyledi.
İran’ın mezhebsel kaygılar güderek Esad rejimine destek verdiğinden, “Esad, Seninle Ölüme Varız!” sloganları atan Yemen’deki Şii Husiler’den, “en kral mezhebçi” diye nitelediği Hizbullah isimli örgütten, Türkiye’deki Caferilerden, Hatay’daki Alevilerden… bahseden Özköse asıl mezhebçilerin bu saydıkları olduğunu söyledi.
Suriye’de Kimler Başarılı Olur?
“Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olacaklar mutlaka bütün çevrelere hak ve adaletle muamele edecek olanlardır.” diyen Özköse, bunun aksi bir halde Suriye’de çatışmaların mütemadi olacağını söyledi ve birinci bölümdeki sözlerini nihayete erdirdi. Özlük, sonrasında sözü Kenan Alpay’a devretti.
Suriye’yi Kendi Coğrafyasında ve Tarihinde Değerlendirmek
Bugün Suriye’deki isyanın 1982 yılında Hama’da yaşanan, Humus’a sıçrayan olaylardan bağımsız değerlendirilemeyeceğini söyleyen Alpay, Baas rejiminin iktidarda kalmak uğruna yapmayacağı herhangi bir şey olmadığını da sözlerine ekledi.
Konuşmasının devamında Suriye’deki isyanın başlarını Türkiye’deki muhtelif protestolara benzeten Alpay, “Suriye’de neredeyse ilk yedi ay boyunca silahlı, organize bir başkaldırıdan söz edilemez.” diyerek buna rağmen Beşşar Esad rejiminin isyancılara silahlarla mukabele ettiğini söyledi.
Amerika’dan ya da Avrupa’dan bakılarak Suriye’deki sürecin değerlendirilmesini “en olmayacak iş” diye niteleyen Alpay, Suriye’yi Suriye üzerinden değerlendirmek gerektiğini ifade etti.
Mezhebçilik İthamının Maksadı
Suriye’de kendisini Nusayri olarak adlandıranların Suriye nüfusuna oranlandıklarında %15’i geçmeyecekleri bilgisini veren Alpay, isyancıların mezhepçilik ile itham edilmesinin 1900’lerin başında kurulmuş olan emperyalist statükonun muhafaza edilmesine yönelik olduğunu da dile getirdi.
Alpay; Türkiye’deki Kemalistlerin, Sol cenahın, kimi liberallerin, Alevilerin, Caferilerin İran’la beraber Esad rejimiyle tamamen özdeş olduğunu unutmamak gerektiğini de sözlerine ekledi.
Alpay’ın konuşmasının bitiminde panelin ikinci bölümüne geçildi ve sırasıyla hem konuşmalarına ekleyeceği şeyleri söylemek için hem de dinleyici/izleyicilerden gelen soruları cevaplandırmak için Özköse ve Alpay tekrar mikrofonu devraldı.
Daha sonra Özlük’ün bitiş konuşmasıyla panel sona erdi.
Haksöz-Haber / Cengiz Acar