Özgür-Der Çorum Şubesinin düzenlemiş olduğu “Suriye ve Mısır’daki İslami Direniş: Kazanımlarımız ve Sorumluluklarımız” konulu program, gazeteci Adem Özköse ve Haksöz Dergisi yazarlarından Murat Ayar’ın sunumu ile gerçekleşti.
Dernek seminer salonunda gerçekleşen programa katılımın yoğunluğu nedeniyle, alt katta bulunan kitaplık da görüntü ve ses aktarımıyla kullanıma açıldı.
Program öncesi Özgür-Der Çorum Şubesi Çocuk Kulübü sorumlularından Nur Sümeyye Karaoğlan, çocuk etkinlikleri hakkında kısa bir tanıtım gerçekleştirdi.
Suriye ve Mısır direnişlerini anlatan sinevizyonların ardından başlayan programda ilk sözü Murat Ayar aldı. Suriye ve Mısır’da yaşananlarla Batı dünyasının demokrasi ve insan hakları söylemlerinin içinin ne kadar boş ve ikiyüzlü olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirten Ayar, Müslümanların kendilerine gelen haberler noktasında Kur’an ölçüsünde hareket etmeleri gerektiğini, fasıklardan gelen bilgilerin teyit edilmeden dikkate alınmaması gerektiğine dikkat çekti.
Bu noktada Suriye halkının üstlendiği direniş aleyhinde büyük bir dezenformasyon çabasının hakim olduğunu, Batılı ajans ve kuruluşların referans gösterilerek kullanılan bilgilerin had safhada kirlilikler taşıdığını belirtti. İslami camiada üstad, kanaat önderi veya abi olarak nitelendirilen kimselerin Suriye konusunda kötü bir sınav verdiklerini özetledi.
2006 yılında İsrail’in Lübnan saldırısı karşısında Hizbullah’ın mücadelesinin tüm İslam coğrafyası tarafından takdir edildiğini, Şam’da ve hatta Hizbullah’ın katliam gerçekleştirerek ele geçirdiği Kusayr’da bile Suriye halkının duvarlara Nasrallah’ın ve Hizbullah’ın posterlerini astıklarını belirtti. Oysa şimdi gerek İran gerekse Hizbullah Suriye’de Müslüman kardeşlerimizin kanlarını dökmekteler. İran, devrimin İslami ilkelerini çiğnedi ve sokaklarında otuz üç yıldır kahrolsun büyük şeytan Amerika yazılı afişlerini kaldırmaya başladı.
Suriye’de Rakka’da bulunduğunu kaydeden Murat Ayar, kaldıkları süre boyunca birlikte oldukları direnişçilerin ihlâslı, takva sahibi gençler olduklarını ifade etti. Ayar devamında şunları belirtti:
“Genç mücahitler gece namazlarında bir araya gelip topluca ibadet etmekteler. Sahabeleri sadece tarihte aramamamız gerekiyor. Suriye’de şu an tıpkı öncü sahabelerimiz gibi mücadele veren kardeşlerimiz var. İslam tarihinde Ebu Talip mahallesinde Allah Rasulü ile birlikte üç yıl boyunca ambargoya maruz kalan sahabe gibi Suriye halkı da mücadele veriyor.
İslam coğrafyasında bulunan İslami hareketlere güvenmemiz gerekir. Müslüman kardeşlerimizin alacakları kararlar doğrultusunda mücadelelerini desteklemeliyiz. Mısır’da İhvan bir dönem kendisinin engellendiği seçimleri boykot ederek parlamento siyasetinden bir süreliğine uzak kalmayı tercih etmişti. Bu İhvan teşkilatının uyguladığı bir strateji idi.”
Geçtiğimiz aylarda şehit edilen Ebu Yahya el Kürdi kardeşimizin Türkiyeli Müslümanlardan Suriye direnişine, bulundukları bölgelerde direnişi sahih bilgilerle anlatarak yardımcı olabileceklerini ifade ettiğini aktardı.
Adaletten yana tavır almamız gerektiğini belirten Murat Ayar, kim İslam ölçülerine göre doğru davranırsa onu desteklememiz, her kim de yanlış davranırsa karşısında olmamız gerektiğini vurguladı. Bu tutumumuz bizleri şucu veya bucu yapmayacaktır dedi. Dün hükümetin 1 Mart tezkeresine karşı çıktığımız gibi bugün Suriye politikasında doğru tutum takınmış olmalarını da olumlu bulup desteklememiz gerektiğini vurguladı.
Daha sonra sözü alan Adem Özköse, Moritanya’dan yeni döndüğünü ve İslam coğrafyasında ciddi bir hareketlenme olduğunu vurguladı. İslam dünyasının 1950’lilerin dünyası olmadığını artık intifada sürecinin başladığının altını çizdi. Özköse, İslam dünyasını hedefleyen Fransız Devrimi ile başlayan meydan okuma, işgal ve sömürge politikalarına karşı artık İslam coğrafyasında 21.yüzyılda bir direniş hattının oluşmaya başladığını belirtti.
İslam dünyası artık birbirinden haberdar olmaya başladı. Moritanya’daki gençler Mısır’ı, Arakan’ı, Suriye’yi takip ediyorlar. Türkiye’deki Gezi olaylarını takip ediyorlar. Bizim gençlerimiz de kalplerinin bir bölümünde Filistin’i, bir bölümünde Arakan’ı, bir bölümünde Doğu Türkistan’ı, bir bölümünde de Suriye, Mısır ve diğer İslam beldelerini hissetmeliler.
Suriye’de takdir edilmesi gereken destansı bir mücadele var. İnsan vicdanının kabul etmeyeceği akıl almaz vahşetlere imza atan Baas rejimi cezaevlerinde sistematik işkenceler yapmakta. Kadınlara tecavüz etmekteler, kimyasal silahlarla Suriye halkını katletmekteler.
Tüm imkânsızlıklarına rağmen Suriye halkı direnişten vazgeçmemekte. Suriye halkı hem alçak Baas rejiminin saldırılarına hem de soğuk ve açlığa karşı mücadele vermekteler. Halk açlıktan ağaç yaprakları, kedi ve köpekleri yiyerek yaşamlarını devam ettirme durumundalar.
Türkiyeli Müslümanlar arasında Suriye direnişinin silaha sarılmasını eleştirenlere anlam veremediğini belirten Adem Özköse, Suriye’de direnişin altı yedi ay boyunca silmiye sloganları ile barışçıl devam ettiğini ancak zalim Esed rejiminin gösteri yapan insanların üzerlerine kurşun yağdırması ve toplu katliamlar, tecavüzlerin ardından silahlı direnişe geçildiğini unutmamamız gerektiğini, bu noktada empati kurmamız gerektiğini de ifade etti.
Özköse sözlerine şu şekilde devam etti:
“Suriye konusuna mezhepler üstü bakılmalı. Hiçbir yorumumuzu naslaştırmamalıyız. Hangi vicdan kimyasal silahlarla çırpına çırpına can veren çocukların dramına duyarsız kalabilir?
Bir diğer çelişki de Mısır’da gerçekleşen darbe öncesi İhvan’a yönelik eleştirilerle ilgili. Türkiye’de kimi çevreler İhvan’a yönelik ağır eleştirilerde bulunuyor idi. Bu çevreler darbeden sonra İhvan’ın ortaya koyduğu sivil direnişi sahiplenerek, gerçek direnişin bu şekilde silahsız olması gerektiği yönünde fildişi kulelerden yapılan masa başı gündemleri oluşturdular.
Oysa bizler o coğrafyada mücadele eden İslami hareketlere güvenmeli ve onların tercihleri noktasında onları desteklemeliyiz. Eğer toplu katliamlar ve liderlerin katledilmeleri gibi trajedilerin devamı halinde İhvan silahlı mücadeleyi seçerse, hayır biz mücadelenizi artık desteklemiyoruz mu denilecek?
Ben İmam-Hatip’te okurken Malcom X ve Hasan el-Benna gibi öncü kahramanların döneminde yaşamış olmayı dilerdim. Ancak Allah’a hamdolsun ki Muhammed Mursi gibi bir lider ve kahramanımız var bugün. Mursi, Mısır mahkemesine çıkarıldığında kendisini yargılayanlara, ben sizin halen başkanınızım diyerek onları yargıladı.
Daha önceleri Mısır diktatörlüğünün baskılarına karşı en ufak bir itiraz dahi ortaya koyamayan Mısır halkı, şu an Adeviyye meydanında direnerek tüm dünyaya örneklik sergiledi.
Asıl yardıma ihtiyacı olanlar bizleriz. Suriyeli kardeşlerimize yapacağımız yardımlardan daha çok, bizlerin onlara yardım yaparak cennetlerimizi kazanmaya ihtiyacımız var.”
Adem Özköse, program esnasında Özgür-Der Çorum Şubesinin mazlum Suriye halkı yararına 25-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleştireceği kermesin duyurusunu da gerçekleştirdi.
Suriyeli ihtiyaç sahiplerine yardım tırı oluşturmak amacıyla gerçekleştirilecek kermes için tüm Çorumlu kardeşlerden destek beklendiği ve duyarlı kardeşlerin irtibata geçmeleri gerektiği vurgularıyla program sona erdi.