Rıdvan Kaya konuşmasına İslam coğrafyasının özellikle son dönemlerde ciddi bir hareketlilik yaşadığını, bu hareketliliğe batılı güç odaklarının siyasi, politik ve zaman zaman da askeri müdahaleleriyle ciddi boyutlar kazandığını ifade ederek başladı.
Kaya, İhya ve Tecdid geleneğine dayanan İslami Hareket olgusunun Mısırdan Pakistan’a, İran’dan Türkiye’ye, Filistin’den Fas’a, Tunus’a, Libya’ya Cezayir’e, Afganistan’a İslam coğrafyasında önce sömürgecilere, devamında da yerli despotlara karşı özgürlük ve adalet mücadelesi vermeye başlaması, batılı güç odaklarının bu hareketliliğe ilgi duymaları sonucunu doğurmuştur. Askeri ve teknoloji gücü elinde bulunduran batı, bu hareketliliğe darbe vurmak ve yok etmek için her yolu meşru görmüştür diyerek İslam coğrafyasında meydana gelen bu direniş hareketlerine ve bu direnişi akamete uğratmaya çalışan işbirlikçi despotlarla onların dış destekçilerinin karşı girişimleri üzerine analizler yaptı.
Batılı güç odaklarının, başta ABD olmak üzere, AB ülkeleri. Rusya ve Çin’in bölgede İslami hareketlilik aleyhine ortak bir blok oluşturduklarını, demokrasi insan hak ve özgürlüklerinden bahseden bu güçlerin, Müslümanlar söz konusu olduğunda iman ettiklerini iddia ettikleri tüm evrensel ve ahlaki değerleri çok rahat bir şekilde çiğneyerek Müslümanlar karşısında ortak bir tavır aldıklarını ifade eden Kaya, Müslümanların meseleleri değerlendirirken bu gerçeği göz ardı etmemeleri gerektiğine işaret etti.
Suriye konusunda batılı güç odaklarının 120 bini aşkın insanı hunharca katleden Esed karşısında suskun kaldığını ifade eden Kaya, Müslümanların da Suriye konusunda fikirsel olarak bölünerek adeta batının yanında yer alan bir konuma düştüklerini ve bunun düşündürücü olduğunu belirtti.
Batının, İslami hareket karşısında çok ciddi bir propaganda savaşı yürüttüğünü, medya gücünü tüm olanaklarıyla kullanarak yalan haber yaymak suretiyle insanların kafasını karıştırdığını, böylece bir algı zafiyeti oluşturmak suretiyle İslami mücadeleyi kırma ve desteksiz bırakma politikası yürüttüğünü ifade eden Kaya, Müslümanların bu kirli tezgâhlara alet olmamaları gerektiğine vurgu yaptı.
Suriye konusunda Müslümanların kara propaganda ve yalan haberlerin etkisinde kaldığını ifade eden Kaya, Esed ailesinin öteden beri Suriye’de Müslümanlara kan kusturduğunu, Esed’in zulümleri karşısında halkın başlatmış olduğu özgürlük arayışı ve eylemlerine Esed’in kurşun ve katliamlarla cevap verdiğini dünya Müslümanlarının bildiğini, belirten Kaya, ancak buna rağmen Müslümanların 120 bin insanın ölümünden sorumlu Esed karşısında hala kafa karışıklığı içinde olmalarını anlamak mümkün değil diyerek, Batının ikiyüzlü ve fitneci politikalarına ve Esed karşısında savaşan Müslümanlar aleyhine yürüttüğü kara propaganda ve yalan haberlere Suriye ve Suriye’nin Müslüman halkı kurban edilmiştir. Bu üzüntü verici vahim bir durumdur diyerek sözlerini noktaladı.
Program, katılımcıların sordukları soruların cevaplandırılmasıyla son buldu.