Kenan Alpay’ın konuyla ilgili yazısı şöyle:
Tuzak ve Kuşatmayı İran’la Aşma Seçeneği
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri’nin kalabalık bir heyetle üç gün sürecek temaslarda bulunmak üzere Ankara’yı ziyareti elbette başlı başına diplomatik bir önemi haizdir. 1979 sonrasında genelkurmay başkanlığı seviyesinde Türkiye’yi ziyaret açısından bir ilk gerçekleşti. Hem de Rehber Ayetullah Hamaney’in onay ve izniyle. Bakıri’nin başkanlık ettiği heyette Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Tuğg. Muhammed Pakpur, Sınır Birlikleri Komutanı Tuğg. Kasım Rızai ve bazı diğer askeri komutanların yanı sıra Dışişleri Bakan Yardımcısı İbrahim Rahimpur da bulunuyordu.
Türkiye-İran münasebetleri pek çok açıdan önemli hatta vazgeçilmez boyutlar taşıyor. Asırları aşan sıkıntı ve gerilimleri son dönemde özellikle Irak ve Suriye’de yaşanan ayrışma ve gerilimler iyice perçinlemiş durumda. İran’ın P5+1’le imzaladığı nükleer anlaşmayla birlikte Amerika ve Avrupa’dan devşirdiği meşruiyetle Afganistan’ın işgaliyle açıktan start verdiği işbirlikçi ve bölgeyi kaosa sürükleyici misyonunu Suriye, Irak ve Yemen’le nasıl da taçlandırdığı ortada. Irak’ta Şii fanatizmini merkeze alarak estirilen İran devlet terörü Suriye’de hızlı ve kolay bir biçimde Nusayri cuntasıyla en ileri, en ahlaksız ve en barbarca işgal hareketine dönüştü. Üstelik bu işgalci barbarlığa dönüşüm sadece Esed rejimiyle paslaşılarak icra edilmedi. Rusya ve Amerika’yla da aynı ortak paydalar üzerinde hareket edildi uzun yıllar boyunca. (…)