HAKSÖZ HABER
Suriyeli Müslümanların mücadelesi en çok İran’a şartlanmış kimseleri rahatsız etti. İrancı kalemler her fırsatta Suriye meselesi üzerinde tartışma yaratarak kendilerine argüman sağlamak istiyorlar. Bunu kimi zaman milliyetçi çevrelerin mülteciler üzerinde oluşturdukları algıyı kullanarak yapan utanmazlar bazen ise Ahmet Davutoğlu’nu suçlayarak yapmaya çalışıyorlar.
Salih Tuna’nın “Davutoğlu’na bunu yapmayın!” başlıklı yazısı da tam bu yaklaşıma örnek olarak gösterilebilir. Davutoğlu’nun başka bir parti kurmasını fırsat bilen Tuna, mal bulmuş mağribi misali hemen Suriye’den dem vurmaya başlıyor.
Suriye’de AK Parti’nin insanlık tarihine altın harflerle yazılacak olan vicdanlı politikasını “Suriye belası” olarak niteleyen Tuna, Türkiye tarihinin en onurlu politikasını şeytani bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sıyırıp Davutoğlu’na yükleyerek mahkûm etmeye çalışıyor kendince. Bir insan için bundan daha rezil bir iş var mıdır acaba?
"Suriye'yi başımıza bela eden, Sayın Davutoğlu'nun stratejik derinlikli dehasıdır. Zaten Suriye'de istediği gerçekleşmiş olsaydı 'zaferi' kimseyle paylaşmazdı."
Sormak istiyoruz: Nesi yanlış Suriye politikasının Salih Tuna? Esed isimli zalime karşı çıkılıp Suriye halkından yana tavır alınması mı yanlış? O toz kondurmadığınız İran zalimi gibi şebbihalarını gönderip masumları öldürmediği için mi yanlış yaptı Türkiye? Nesi yanlış gerçekten öğrenmek istiyoruz?
Vicdanını yutkunan tipler bir siyasi partinin İslami ve insani ilkeleri göz ederek alığı politik duruşu “başımıza bela oldu!” şeklinde değerlendiriyorlar! Üstüne üstlük “dost” gibi görünen bu reziller Truva atı misali içerdeki ahlaki, siyasi bozulma ve kokuşmanın da müsebbibidirler! Uyanık İrancılar ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar, AK Parti’nin Suriye politikasının inşa olmasında etkili olan iki isim insanlık tarihine çoktan hayırla geçmiştir bile!
Şimdi tekrar sormak istiyoruz Salih Tuna: Suriye halkına kucak açan, modern siyasi tarihin en vicdanlı politik tutumlarından Suriye meselesi, neden “bela” olarak niteleniyor? Defalarca uyardık anlamadınız! Ölüm gelip çattığında pişmanlığınız fayda etmeyecek. Hala akletmeyecek misiniz?