Suriye İntifadasına Isparta’dan Destek Eylemi

Suriye'de yaşanan vahşet Isparta’da protesto edildi.

Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla, Belediye İşhanı önünde Suriye İntifada’sına destek eylemi çeşitli sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle gerçekleştirildi.

İlkeli Çocuk ve Gençlik Derneği, Kültürevi Derneği, Gül Dünya Derneği, Anadolu Gençlik Derneği, İmam-Hatip Liseleri Mezunları Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği programda, “ESED CANAVARINI DURDURUN!” , KATLİAMI DURDURUN! , “SURİYE’YE ÖZGÜRLÜK DİRENİŞLE GELECEK!” vb. yazılı dövizler dikkat çekti.

Basın bildirisini platform adına okuyan Numan Bilgiç; Müminlerle dayanışma sorumluluğumuzu en güzel bir şekilde yerine getirmekle mükellef olduğumuzu hatırlatarak Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi dile getirdi.

Basın açıklaması sık sık “zalimler için yaşasın cehennem”, “Hama’ya Humus’a direnişe bin selam”, “Yaşasın İslami Direnişimiz”, “Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek”, “Direne direne gelecek devrim” şeklinde sloganlarla kesildi.

Okunan basın açıklamasının ardından yapılan dua ile birlikte program sonlandırıldı.

“Ey Alemlerin Rabbi. Ey arşın Rabbi. Ey doğunun ve batının Rabbi. Allah’ım ümmeti gaflet uykusundan uyandır. Onları ölüm uykusundan dirilt. Ey Alemlerin Rabbi. İslam’ı yeryüzünün her yerinde hakim kıl. Dininin sancağını yücelt. Kafirleri alçalt. Allah’ım hain devleti sana şikayet ediyoruz. Allah’ım onlar azdılar ve kibirlendiler. Kardeşlerimizi katlettiler. Allah’ım kafirleri ve zalimleri  sana havale ediyoruz. Ey Alemlerin Rabbi kardeşlerimize yardım et.”

Basın açıklamasının tam metni:

BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE SURİYE İNTİFADASINI SELAMLIYORUZ

Suriye’de yaşanan katliama karşı sessiz kalmamak adına burada toplanmış bulunmaktayız. Teşrif eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun.

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” inancıyla yoğrulmuş bir gelenekten gelen ümmetin bir azası olan biz Ispartalı müslümanlar, aramıza çizilen sınırlara inat yaşanan vahşet ve katliamlara  sessiz kalmayarak safımızı belli edeceğimizi ifade etmek isteriz. Hayatın akışı içerisinde bize dayatılan kapitalist dünyevileşmenin, modern tüketim hengamesinin bize asli görevlerimizi unutturduğu böyle bir zamanda burada Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirtmek şahitliğimizin gereğidir.

Baas diktatörlüğü Suriye’de özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkan halka karşı tam bir yıldır acımasız bir soykırım siyaseti icra ediyor. Rejim güçlerince gerçekleştirilen saldırılar neticesinde bugüne kadar yaklaşık 10.000 insanın can verdiği Suriye’de kayıp ya da işkencehanelerde tutulan insanların sayısı ise tahmin bile edilemiyor. 100.000’den fazla insan ise işkence ve ölüm korkusuyla ülkelerini terk etmiş durumda. Ürdün, Lübnan ve Türkiye sınırına kaçabilen bu sığınmacılar buralarda türlü zorluklarla hayatlarını sürdürmeye çabalıyorlar. Suriye’de yaşanan insanlık dramını tüm dünya boş gözlerle seyrederken, Baas çetesi her geçen gün katliamın boyutunu artırıyor. Şehirler tanklarla, füzelerle, ağır silahlarla bombalanırken, savunmasız siviller vahşice katlediliyor. Genç erkeklerin boğazları kesiliyor, kadınlar tecavüz edildikten sonra öldürülüyor.

Sormak gerekiyor: Suriye halkı maruz kaldığı bu zulmü hak edecek ne yaptı? Ne suç işledi? Diktatörlüğe karşı çıkmak suç mudur? 40 yılı aşkın bir zamandır açık hava hapishanesine döndürdüğü ülkeyi adeta bir çiftlik gibi yöneten despotik bir hanedana “artık yeter” diyen bir halk ölümü hak etmiş mi oluyor? Ve neden dünya Suriye’de yaşanan bu vahşete, bu insanlık suçuna sessiz? Buzullar arasında sıkışan balinaları kurtarmak için seferber olan insanlık her gün 50, 60, 100 kişinin hunharca katledildiği Suriye’yi görmüyor bile! Aynen Bosna’da, Çeçenistan’da, Gazze’de gerçekleştirilen Müslüman kıyımını görmezden geldiği gibi!

Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da yaşanan intifada sürecini emperyalizmin projesi olarak görenlere, Suriye muhalefetini Amerika’nın kışkırttığını söyleyenlere şu soruyu soruyoruz: “On binlerce insan neyin karşılığında öldüler? Hangi maddi bedel, hangi dünyalık makam insanları ölüme gideceklerini bile bile sokaklara dökebilir?” Birileri olayları böyle açıklamaya devam etsinler, biz kardeşlerimizin yanında olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Suriye üzerinde Emperyal çıkarları gereği Baas çetesine destek veren Rusya ve Çin’in tutumlarını anlamakta zorlanmıyoruz. Lakin halkı müslüman olan Lübnan ve İran gibi yönetimlerin katil Baas çetesinden yana tavır takınmasını üzüntü ve hayretle karşılıyoruz. Zulme karşı kıyamı şiar edinen biz Müslümanlar, İran ve Lübnan’ın bu zulme, bu tecavüze, bu ihanete daha fazla destek olmamaları ve mezhebi fanatizm uğruna müslüman halkların vahdet umutlarını daha fazla yaralamamaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Zira hiçbir stratejik hesabın mazlum Suriye halkının kanı üzerinden meşruiyet bulamayacağını, Allahtan korkan bir topluluk için, adil şahitler olarak, takva merkezli tavır takınmanın en kazançlı strateji olduğunu biliyoruz. Onları Allah’ın Hud Suresi’nin 113. Ayetine davet ediyoruz : “Zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez”.

Açıktır ki, Suriye halkının yaşadığı acılar emperyalist güçlerin umurunda olmadığı gibi, bölge ülkelerinin öncelikleri arasında da yer almıyor. Bu yüzden savunmasız ve çaresiz bir halkın vahşi bir diktatörlük rejimince kıyıma uğratılması boş gözlerle seyrediliyor, bu sistematik zalimlik ve vahşet anlamsız toplantılar ve bu toplantılarda alınan içi boş kararlarla geçiştiriliyor.

Şüphesiz, kardeşlerimizin bu şekilde acımasızca katledilmesi, çocuklarımızın hunharca boğazlanması, ırzlarımızın kirletilmesi karşısında harekete geçmesi gereken bizleriz! Bizler “Allah’ım senden başka kimsemiz yok” diye haykıran Suriyeli kardeşlerimizi ne Baas diktatörlüğünün olmayan insafına, ne de emperyalist güçlerin keyfine terk edemeyiz! Biz Müslümanlar “Rabbimiz, bu zalim güruha karşı bize katından bir yardımcı gönder” diye yalvaran mazlum kardeşlerimize sahip çıkmak için elimizden geleni ortaya koymak ve Müminlerle dayanışma sorumluluğumuzu en güzel bir şekilde yerine getirmekle mükellefiz.

Her şey çok açık! Bir tarafta gözünü kan bürümüş zalim bir katliam çetesi, bunun karşısında ise zulme ve zorbalığa karşı “Allahu Ekber” haykırışlarıyla ayağa kalkan bir halk var. Buradan bir kere daha kardeşlerimizin bu güzel örnekliğiyle onur duyduğumuzu ifade ediyor, ödedikleri bu ağır bedellere rağmen zaferin Allah’ın izniyle Suriye halkının olacağına inancımızı tekrar ediyoruz. Ve başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünya halklarını Suriye’de yaşanan bu insanlık suçlarına karşı tavır almaya ve mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz.

Yanı başında müslüman kardeşleri katledilirken hiçbir sıkıntı duymadan, zalimi lanetleyip mazluma taraf olduğunu ilan etmeden susmanın vebalinden korktuğumuz için burada toplanmış bulunuyoruz. Rabbimiz, şahitliğimizi kabul et. Hatalarımızı, acziyetimizi, sorumsuzluğumuzu bağışla. Şahit olduğumuz Arap İntifadasını, İslam ümmetinin yeniden dirilişine, müslüman halkların vahdetine , Tevhid, Adalet ve Özgürlüğün hakim olduğu bir dünyanın başlangıcına vesile kıl.

Gazeteci Adem Özköse ve Hamit Coşkun kardeşlerimiz bildiğiniz gibi Suriye İstihbaratının elinde. Kardeşlerimizin de bir an önce serbest bırakılıp özgürlüklerine kavuşmalarını Rabbimizden diliyor, DUA EDİYORUZ.

Suriye halkının kıyamını bir kere daha selamlayıp Allah’tan mazlumlara sabır ve zafer bahşetmesini diliyoruz. 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi