Suriye İntifadası İzmir’den Selamlandı!

İzmir'deki İslami kuruluşlar üçüncü yılına giren Suriye cihadına destek için Konak Meydanı’ndaydı.

İzmir Sivil Toplum Kuruluşları Platformu (İSTOK) adı altında bir araya gelen duyarlı yapılar, üçüncü yılına giren Suriye cihadına destek için Konak Meydanı’ndaydı.

Fazlı İnderin tarafından sunulan eylemde ilk olarak İHH/İZYAD Genel Başkanı Rasim Çalar selamlama konuşması yaptı; bütün mustazaflarla olduğu gibi Suriye direnişiyle de birlikte olunmasının gereği üzerinde durdu.

Hamza Akdeniz tarafından okunan şiirin ardından Emin Bozkuş, İSTOK adına ortak basın açıklamasını okudu. Açıklamanın tam metni aşağıdadır.

“Direniş Haktır, Engellenemez!”, “Suriye Halkı Yalnız Değildir!”, “Katil Esed, Suriye’den Defol!”, “Şehidlerin Yolunu Sürdüreceğiz!”, “Katil ABD, Ortadoğu’dan Defol!”, “Suriye Baas’a Mezar Olacak”, “Katil Rusya, Suriye’den Defol!”, “Özgür Ordu Onurumuzdur!” sloganlarının atıldığı eylemde kitle tarafından “Baas Çöplüğe, Esed Sehpaya!”, “Ümmetin Kalbi Suriye’de Atıyor!”, “Baas’ın Safında Duranlar, Ümmetle Aynı Safta Olamaz!”, “Sessiz Kalmak, Baas’ın Suçuna Ortak Olmaktır”, “Diktatör Beşşar Esad, Katliam Zulüm Fesad!”, “İnsanlık Onuru Suriye’de Ölmesin!” dövizleri taşındı.

“ين أنت؟ تموت سورية – Suriye Ölüyor, Nerdesiniz? – Suriye Dımrı, Ka Hûn Lı Kûne?”, “Yaşasın Suriye Direnişimiz!”, “Zulme Rıza Zulümdür” pankartları açan topluluk, son olarak Suriye halkı başta olmak üzere kıyama duran bütün insanlık için dua etti.

Basın açıklamasının tam metni:

SURİYE’ DE BAAS REJİMİ - ESED ZULMÜ KAN AKITMAYA DEVAM EDİYOR; DÜNYA SEYREDİYOR!

Yarım asra yakındır Baas zulmü ve kuşatması altında olan Suriye halkı, 2011 Mart’ından bu yana topyekün bir katliam politikası ile yüz yüzedir.. Zulme karşı ayağa kalkan insanlara karşı tam iki yıldır akıl almaz zulümler icra eden Esed diktatörlüğü işlediği insanlık suçlarına her gün bir yenisini ekliyor. Şehirleri topyekün öldürücü Scud füzeleriyle vurmak Baas diktatörlüğünün en son icraatı olarak tarihe geçmiş bulunuyor.

Suriye direnişi ikinci yılını doldururken, dünyanın gözleri önünde bugüne kadar Suriye halkı, tank ve uçaklardan atılan bombalarla katledildi ve katledilmeye devam ediyor.

Şam, Halep, Hama, Humus, Dera, Rakka ve İdlip gibi şehirlerde camiler, hastaneler, okullar, işyerleri ve şehirlerin altyapıları, tank, top ve SCUD füzeleri ile adeta yerle bir ediliyor.

BM, uluslararası barış gücü, İslam işbirliği teşkilatı, Arap Ligi gibi uluslararası güç merkezleri defalarca bir araya gelmesine rağmen, Suriye’de akan kanı durduramıyor veya durdurmak istemiyor.

BM, ABD ve Rusya yaşanan katliamlardan ziyade kendi çıkarlarını, İsrail’in güvenliğini ve Suriye’nin siyasi geleceğini dizayn etmeye çalışıyor.

İran, Irak, Lübnan, Ürdün, Suud, Katar gibi Müslüman ülkelerde  zalimlerin zulmüne ortak tavır koymaları gerekirken, iktidar öncelikli bölgesel, ulusal çıkarlar doğrultusunda, Batılı modernist bir inanç düsturu ile Suriye Müslümanlarının kanı üzerinden kavga yapılıyorlar.

Bunun neticesinde iki yıl içersinde 70 bin insan hayatını kaybederken, 170 bin insan elini, ayağını, gözünü kaybederek ağır bir şekilde yaralandı, 200 bin insan kayboldu ve 4 milyon Suriyeli evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Bir milyon Suriye vatandaşı Ürdün, Lübnan, Irak, Mısır, Türkiye ve  Körfez ülkelerinde bulunan kamplarda yaşıyor. Göç eden nüfusun yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.

Suriye savaşının en büyük mağdurları kadınlar, çocuklar ve yaşlılardır. Özellikle kamplarda, sağlıksız koşullar nedeniyle çeşitli hastalıklarla mücadele ediyorlar.

Göç etmeyip de Suriye’nin içinde kalanlar ise hayat daha da zor. Özellikle tutsak kadınlar, işkence gören kadınlar ve tecavüze uğrayan kadınların durumu için maalesef özel bir gayret ve çaba gösterilmiyor.

Suriye’de sadece masum insanlar öldürülmüyor aynı zamanda insanlık da öldürülüyor. Hemen yanı başımızda üstelik de gözlerimizin önünde. Cesaretini zalimlerin desteği kadar İslam toplumlarının ilgisizliklerinden alan Baas/Esed cuntası işkence, tecavüz ve katliamlarını tırmandırarak Suriye’yi tam bir kan gölüne çeviriyor .

Suriye’de ikinci yılını doldurmak üzere olan İslami direniş büyük zorluklara, imkansızlıklara karşın kararlı ve istikrarlı bir tarzda sürerken, ne yazık ki hala Müslüman halklarca yeterli bir sahiplenmeyi sağlayabilmiş sayılmaz. Bir vücudun azaları gibi olmaları gereken Müslümanların birçoğu Suriyeli kardeşlerinin feryatlarını duyma, acılarını paylaşma hususunda zaaf içinde. Kabul etmek gerekir ki, Baas vahşetinin olanca acımasızlığıyla ve kesintisizce devam ettiği bu iki yıllık süre zarfında anlamsız tartışmalar, temelsiz komplo

tezleri ve kardeşlik hukukunu ayaklar altına alan tutumlarla zihinler bir hayli karıştırıldı, kirletildi. Ve oluşturulan bu kirli havanın etkisiyle dayanışma çabaları hak ettiği boyutlara ulaştırılamadı.

Elbette bugüne kadar, başta farklı beldelerden Suriye’ye giderek fiilen cephede yer alan ve şehit düşen kardeşlerimiz olmak üzere, elden geldiğince Suriye İslami direnişine omuz verme gayretlerinden geri kalmayan; çeşitli faaliyetlerle kardeşlerine destek olma sorumluluğunu üstlenen Müslümanların çabaları ümmet kimliğinin bir tezahürü olarak tarihe kaydedilmiştir. Rabbimiz ümmet bilinciyle kardeşlik sorumluluğunu yerine getirmek için sarfedilen küçük büyük her ameli aziz kılsın, bereketlendirsin, katında kabul buyursun! Hiç şüphesiz hepimiz Allah rızası için ortaya koyduğumuz çabaları daha fazla güçlendirmek, yaygınlaştırmak, kardeşlerimizin kanlarıyla yücelttikleri direniş bayrağını daha yukarılara taşımak için çabalarımızı yoğunlaştırmak gerektiğinin farkındayız. On binlerce şehit ve yüz binlerce tutsağa, milyonlarca muhacire rağmen direniş azminden taviz vermeyen Suriye halkıyla dayanışmamızı daha güçlü bir tarzda haykırmak durumundayız.

Bu, bizim bütün dünyaya seslenişimizdir.

Sınır komşumuz olan ve yüzyıllardır akrabalık ilişkilerimizin olduğu bu topraklarda artık akan kan durmalıdır. Çocuklar yetim kalmamalıdır. Anneler babalar artık ağlamamalıdır. Artık acılar durmalı, kalpler ve yürekler gülmelidir.

Bizler de, İzmirli Müslümanlar olarak, hak ve adaletin yanında safımızı belirlemek kardeşlerimizle dayanışmak için burada toplanmış bulunuyoruz. Batı, ABD ve Esed  yandaşları emperyalizminin sonun gelmesi ve aynı zamanda tüm dünyada zulmün ortadan kalkması demektir. Bunu da gerçekleştirecek olanlar, direniş onurunu yüklenmiş Müslümanlardır. Özellikle zulmün son bulması, insanın yaşama hakkının korunması ve buna bağlı olarak tüm haksız savaşların son bulması için; başta Suriye halkı  olmak üzere bu direnişi sürdüren kardeşlerimizi buradan selamlıyor, bütün gücümüzle onların yanında olduğumuzu haykırıyoruz.

YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA!

SELAM OLSUN ZULME DİRENENLERE!

İSTOK

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi