Suriye Halkının Meşru Müdafaa Hakkına Destek

Suriye Halkının Dostları Grubu'nun ikinci konferansı sonuç bildirgesinde, Suriye Ulusal Konseyi bütün Suriyelilerin "meşru temsilcisi" olarak tanındı.

Suriye rejimine, verdiği taahhütleri bir an önce fiiliyata dökme, BM ve Arap Birliği'nin özel temsilcisi Kofi Annan'a da zaman çizelgesi oluşturma çağrısı yapıldı.

Servet Yanatma, Ayten Çiftçi ve Ela Demir’in haberi:

80'den fazla ülke ve birçok uluslararası örgütten oluşan Suriye Halkının Dostları Grubu, bir senedir devam eden katliamın durdurulması için dün İstanbul'da buluştu. Grup, "halkın meşru müdafaa hakkını desteklediğini" açıkladı.

Konferans esnasında, BM ve Arap Ligi Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın, Esed rejimine sunduğu planın hayata geçirilmesi için mühlet verilip verilmemesi konusunda tartışmalar yaşandı. Grup mühleti kendi belirlemek yerine bunu Annan'a bırakarak 'gelecek adımları içeren bir zaman takviminin oluşturulmasını' istedi. Takvimin, katliamın sürmesi durumunda BM Güvenlik Konseyi'ne geri dönüşü de içermesini talep etti.

Bu; katliamın devamı halinde Rusya ve Çin'e "Diplomatik yolları denedik. BM'den karar çıkmasına engel olmayın" çağrısı olarak değerlendiriliyor.

Toplantının sonundaki nihai bildiri kadar Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuşması da dikkat çekti. Erdoğan'ın "Aksi halde Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden başka hiçbir seçenek kalmayacak." sözleri 'gerektiğinde muhaliflere askerî destek verileceği' şeklinde yorumlandı.

Esed'in bir haftadır sözünde durmadığını hatırlatan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, "Askerî müdahale seçenekleri reddedilse bile dünyada kimse daha fazla bekleyemez." uyarısında bulundu. Zirvede muhaliflerin kurduğu Suriye Ulusal Konseyi (SUK) bir kez daha 'halkın meşru temsilcisi' olarak tanındı ve tek çatı kuruluş olarak tarif edildi.

Toplantıda yaptığı konuşmada net mesaj ve uyarılar veren Başbakan Erdoğan, isim vermeden BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye aleyhine karar çıkmasına engel olan Rusya ve Çin'i hedef aldı. Erdoğan, BM ve Arap Ligi Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın girişiminden netice çıkmasını ümit ederken aksi durumda yaşanacakları şöyle anlattı: "Suriye rejimi tarafından gerekli işbirliğinde bulunulmadığı takdirde BM Güvenlik Konseyi'nin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi ve Suriye'deki katliama 'dur' demesi kaçınılmaz bir zorunluluk halini alacaktır. Güvenlik Konseyi, eğer bu tarihî sorumluluğu üstlenmekten bir kez daha kaçınırsa, uluslararası toplumun elinde, Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden başka hiçbir seçenek de kalmayacaktır." Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye'de çıkar hesabı olmadığını tekrarladı. Tayyip Erdoğan, ümitli olmasa da Kofi Anan'ın girişimlerinin netice vermesini istedi. Erdoğan gerçekleştirilen toplantıdan Suriye yönetimine karşı net ve kesin mesaj verilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Kendi halkına zulmeden bu rejimin iktidarda kalmasını sağlayacak hiçbir planı desteklememiz söz konusu olamaz ve olmamalıdır. Ayrıca, bugün geldiğimiz noktada, tek başına söylem birlikteliği de yeterli değildir. Üzerimize düşen esas sorumluluk, söylem birlikteliğinin gereği olan eylem birlikteliğini de sağlamaktır." dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da konuşmasında "Suriyeli kardeşlerimizin maruz bırakıldığı zulmü bir an sona erdirme ve Suriye için aydınlık bir gelecek inşa edilmesi için elimizden gelen desteği vermek kararlılığımızdır." ifadesini kullandı. Davutoğlu, Suriye yönetiminin çağrılarını kulak ardı etmeyi ve kendi bildiğini okuyarak acımasız şiddet politikalarını sürdürdüğüne vurgu yaparak, "Kofi Annan'a verdiği sözlere rağmen Suriye yönetiminin kendi halkını katletmeyi sürdürmesi hayal kırıklığımızı daha da derinleştirmektedir." siteminde bulundu.

ANNAN PLANI FIRSAT AMA UCU AÇIK DEĞİL

Konferansın sonunda yayımlanan sonuç bildirisinde katılımcılar, 'Suriye halkının haklı davasına' desteklerini bir kez daha tekrarladı. Suriye Halkının Dostları Grubu BM ve Arap Birliği'nin Özel Temsilcisi Kofi Annan'a kendisine verilen taahhütlerin yerine getirilmesi için zaman çizelgesi oluşturmasını talep etti. En kritik madde ise 12. paragraftı. Burada, "Grup Suriye halkının kendini koruması için alacağı meşru tedbirlere desteğini açıklar." denildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na bu maddenin nasıl anlaşılması gerektiği ve icap ettiğinde Suriye halkına askerî destek verilip verilmeyeceği soruldu. Türk bakan bu cümlenin gayet açık olduğunu savunarak ağır silahlar ve helikopterle saldırıya maruz kalan Suriye halkının elinden gelen tüm imkânlara buna karşı direnme hakkının olduğunu bildirdi. Bildiride Suriye'nin bağımsızlığı, egemenliği, siyasî birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasının önemi vurgulandı. Muhalefetin Suriye Ulusal Konseyi (SUK) etrafında örgütlenmesinden ve Ulusal Sözleşme adıyla bir Misak-ı Milli kabul etmelerinden duyulan memnuniyet dile getirildi. Bildiriye göre bir yaptırım grubu da oluşturulacak ama detay verilmedi. Üçüncü konferans Fransa'da düzenlenecek. 

Toplantının ana tartışması Kofi Annan'ın Esed rejimine sunduğu plan üzerine gerçekleşti. Annan planının hayata geçmesi için mühlet verilip verilmemesi konusunda büyük bir diplomatik mücadele yaşandı. Türkiye ile Fransa, sonu belirsiz bir plan yerine Esed'e bir takvim sınırlama getirilmesini savundu. Almanya başta olmak üzere bazı AB ülkeleri ise buna karşı çıktı. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Annan'ın altı maddelik planının uygulanması için son bir tarih (mühlet) olmadığını belirterek bu yönde kararın Annan'ın raporu doğrultusunda verileceğini bildirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle ise "Ben bir takvimden yanayım ama bir son tarihe karşıyım. Çünkü Suriye yönetimine bir mühlet verilmesi fayda yerine zarar verebilir. Böyle bir dönemde bu katliamların sürmesine davetiye çıkartabilir." yorumunda bulundu. Alman Bakan yaptırımları ağırlaştırma ve yeni önlemler alma taahhüdünde bulunurken meseleye siyasi çözüm bulunması için Annan planına şans tanınmasını istedi.

Katar ise beklendiği gibi çok daha sert bir tutum takındı. Katar Başbakanı El Tani, "Sözlerle yetinmemeliyiz, yürürlüğe sokacağımız şeylerden söz etmeliyiz." mesajı verdi. Katarlı lider çözüm önerisi olarak şunu teklif etti: İlk olarak Kofi Annan'ın planın desteklenmesi gerekiyor. İkinci olarak ortak bir uluslararası gücün Suriye'ye gönderilmesi, üçüncü olarak acil insanî yardımlar için güvenli bölgeler oluşturulması, dördüncü olarak da mevcut rejime ekonomik ve siyasî baskıların artırılması gerek. SUK Başkanı Gaylun da güvenli bir koridor oluşturulmasını; Özgür Suriye Ordusu'nun güçlendirilmesini ve meşru temsilci olarak SUK'un belirlenmesini istedi.

***

Suriye toplantıyı 'şiddetle' eleştirdi

İstanbul'da düzenlenen Suriye Halkının Dostları Grubu'nun İkinci Konferansı'nı "şiddetle" eleştiren Suriye yönetimi, toplantının ülkeyi zayıflatmak amacıyla yürütülen uluslararası komplonun bir parçası olduğunu öne sürdü. Suriye yönetiminin yayın organı konumundaki El Baas gazetesinin birinci sayfasında yer alan başyazıda konferans, "daha fazla Suriyelinin öldürülmesinin yollarını aramaya, toplumu ve devleti sabote etmeye ve Suriye'yi zayıflatma genel amacına doğru hareket etmeye yönelik bölgesel ve uluslararası bir çaba" olarak nitelendi.

Zirveyi basın ordusu takip etti

İstanbul Kongre Merkezi'nde dün gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları toplantısını adeta bir basın ordusu izledi. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, toplantıya 681 gazetecinin akredite olduğunu bildirdi. Bu gazetecilerden 157'si yurt dışından gelirken, 185'i de Türkiye'de yerleşik yabancı gazetecilerden oluştu. Dünyanın farklı ülkelerine ait onlarca televizyon kanalı aynı anda canlı yayınlar yaparak, gelişmeleri izleyicilerine aktardı.

Irak, toplantıya son dakikada katıldı

Suriye yönetimine destek veren Irak, İstanbul'da gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları toplantısına son dakikada katıldı. Toplantı öncesinde katılmayacağı düşünülen Irak yönetimi, toplantıya saatler kala iki temsilcisini konferansa gönderdi. Irak'ın Arap Birliği temsilcisi Kays el-Azzavi, cumartesi gece yarısı, dışişleri bakan vekili de dün sabah saat 10.00'da İstanbul'a geldi. Ardından gecikmeli de olsa toplantı yapılan kongre merkezine geçerek, konuşmaları dinledi.

Muhaliflerle Esed yanlıları arasında gerginlik

İstanbul Kongre Merkezi'nde zirve devam ederken, dışarıda toplanan gruplar da protesto eylemleri yaptı. Muhalifler, Esed aleyhine sloganlar atarken, rejim yanlıları da toplantıyı protesto etti. Olay çıkmaması için tedbir alan polis, Esed yanlılarına biber gazıyla müdahale etti. Müdahale üzerine yürüyüşe geçen protestocularla, Suriyeli muhalifler karşı karşıya gelince kısa süreli gerginlik yaşandı. İki grubun birbirine saldırısını polis engelledi. Kısa süreli gerginliğin ardından muhalifler uzaklaştırıldı. Esed yanlıları ise otobüslere bindirildi. Yaşanan arbedede yaralanan ve biber gazından etkilenenler hastaneye kaldırıldı.

Davutoğlu: Suriye'de artık sözlere değil eylemlere bakacağız

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye konusunda artık sözlere değil eylemlere bakacaklarını söyledi. Suriye Halkının Dostları toplantısı sonrasında bir basın toplantısı düzenleyen Bakan Davutoğlu, toplantının kendisinin Suriye rejimine ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne açık bir mesaj olduğunu vurguladı. Toplatının Suriye halkının çektiği acılara ve meşru taleplerine BM Güvenlik Konseyi yeterli destek veremediği için düzenlendiğini belirten Davutoğlu, bugün toplantıya katılan ülkelerin Suriye halkına destek verdiğini kaydetti. Toplantıda yakın zamanda Suriye'den gelmiş bazı önderlerin dinlendiğini söyleyen Davutoğlu, ilk olarak muhaliflerin safına geçen eski Suriye Petrol Bakanı Yardımcısı Abdülhüsamettin'in konuştuğunu belirtti. Rejimi eleştirip muhalefet safına katılan bakanın toplantıdakileri Şam hakkındaki bilgilendirdiğini belirten Davutoğlu, "Suriye'deki insanî durum çok kötü. Tunus'taki ilk toplantıdan bu yana daha da kötüleşti. Güvenlik durumu alarm veriyor, tek pozitif şey Annan'ın girişimi." değerlendirmesinde bulundu. 

Suriye'den kaçarak geldiği İstanbul'da Suriye Halkının Dostları Grubu toplantısında içinde bulundukları zor koşulları anlatan ve rejime bağlı güçler tarafından kardeşi öldürülen bir doktorun durumu, gerek katılımcıları gerekse Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu duygulandırdı. Konferansa kaçarak gelen doktor, ülkesinde çektikleri sıkıntıları aktardı ve kardeşinin rejime bağlı güçler tarafından öldürüldüğünü söyledi.

Muhalif askerler için fon

Suriye'deki rejimin gitmesi için ilk günden beri sertlik yanlısı olan Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, ülkedeki muhaliflere destek vermek için fon kurma kararı aldı. Bildiri taslak metninde yer almayan karara göre bu fondan Özgür Suriye Ordusu askerlerinin maaşlarının ödenmesi öngörülüyor. Uzun vadeli olarak düşünülen bu planın, muhaliflere yapılacak yardımların niteliği konusunda uzlaşmaya varamayan uluslararası topluma da bir çözüm önerisi sunabileceği ifade ediliyor. Ayrıntıları netleşmediği için resmen duyurulmayan fona her ay milyonlarca dolar aktarılabileceği belirtiliyor. Fon sayesinde muhalif ve ordudan kaçan Suriyeli askerlere maaş verilmesi, böylece ordudan kopuşların hızlandırılması amaçlanıyor. 

ZAMAN

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu