Katil Esed, Suriyeli mültecilerin ülkeye dönmelerinin önündeki esas engelin siyaset ve güvenlik sorunu değil ekonomi olduğunu söyledi.
Ekonomik yıkımının da baş sorumlusu kendi değilmiş gibi ‘Elektriğin olmadığı, suyun akmadığı yere mülteciler döner mi’ diye sordu? Ucuz propaganda kalıplarına sarılan Esed, ‘500,000 mülteci buna rağmen Suriye’ye güvenle döndü’ diyerek, onca ekonomik soruna rağmen, Esed Suriyesi’ne hala teveccüh gösterdiklerini anlatırken, gerçekliğin üst sınırlarını zorladı. ‘Ciddi suça bulaşmamış olanların hepsini affettik’ diyen Esed özgürlük ve rejim değişikliği taleplerini af kapsamında görüyor mudur acaba? Tabii ki hayır. Belli oranda mülteci dönüşleri olsa da kendi kontrolündeki Şam gibi merkezler tam bir cendere. Kaldı ki, Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Af Örgütü gibi kuruluşlar Esed rejimi kontrolündeki bölgelere mülteci dönüşünün güvenli olmadığını ilan etti. Uluslar arası İnsan Hakları Örgütü, Esed rejimi ve şii milisler eliyle yaşanan insan hakları ihlallerini dökümlü bir şekilde rapor etmekte.
Kanada ve Hollanda hükümetleri Esed rejiminin işkencelerden ve cinayetlerden sorumlu tutarak Uluslararası Adalet Divanında yargılanmasını talep etti.
Arap Birliği Zirvesine katılarak kazanmaya çalıştığı görünürlük ve uluslar arası kabul zemininin ardından, savaşın yıktığı ülke izlenimini silme çabasına girişmesi şüphesiz bir yüzsüzlük örneği. İlaç ve gündelik geçim maddelerinin bile temin edilemediği Esed rejimi kontrolündeki bölgelerde kriz Rusya ve İran’ın desteğine rağmen derinleşiyor. Sky News TV röportajında, Esed her zamanki gibi muhalifleri günah keçisi ilan etti: ‘İmajımızı bozarak yatırımcıları kaçıranlar rejim düşmanı teröristler…’ Uluslar arası toplum her yanı sahtelik kokan sese gerçekten kulak verir mi? Türkiye’deki ırkçılar ‘Bakın Esed mültecileri davet ediyor’ diye bir kez daha bu söylemin üzerine atlayabilirler. Esed’e halen yatırım yapan uluslar arası güçlerin ise kalite standard ve niyetlerini anlamak açısından, onun hala olumlu etki peşinde koşması başlı başına düşündürücü bir durum.