Suriye Halkı Sizden Nasihat Bekliyor!

Ey Ulu’l Elbab! Türkiye değil Suriye halkı sizden nasihat bekliyor: Baas katliamına karşı siz nerede duruyor; ne yapıyorsunuz?

Kenan Alpay, bugünkü yazısında "ulu'l elbab"ın ve stratejisyenlerin Suriye halkını, taleplerini ve mücadelesini hiçe sayanlara dönük kaleme almış:

Suriye Halkını Es Geçen ‘Süper’ Stratejiler

Suriye üzerine yapılan değerlendirmelerin bölgesel ve küresel stratejilere endekslenmesi ahlaki ve siyasi açıdan ciddi sapmaları beraberinde getiriyor. Bu çerçevede ABD ve AB bloğuna karşı Rusya ve Çin bloğu, İran’a karşı konumlanan Suudi Arabistan-Katar dengesinde Türkiye’nin aldığı pozisyon giderek daha fazla tartışılıyor.

Türkiye’nin bölgesel ve küresel kamplardan bağımsız hareket edemeyeceği, dış politikasını yürütürken NATO adına daha çok ABD ve AB’nin askeri-siyasi desteğiyle bölgeye ilgi duyduğu güçlü ve yaygın bir iddiadır. Yine Suudi Arabistan ve Katar tarafından hem ekonomik olarak desteklendiği hem de İran’a/Şiiliğe karşı mezhebi olarak kışkırtıldığına dair bazı verilerle Suriye’ye olan ilgisi izah edilmektedir.

Bu durumda hemen her bölge için söz konusu olduğu gibi Suriye de Suriye olmaktan daha fazla şeyleri ihtiva etmektedir. Bunu bir yere kadar normal sayabiliriz. Ama olan biten her şeyi görünen/yaşanan olgulardan öteye anlamlarla tanımlamaya ve konumlandırmaya kalkışmanın getireceği büyük açmazlar söz konusudur. Görünen/yaşanan olguları değersizleştirerek birtakım söylem ve muhayyel planlara yaslanan yorumsamalara merkezî önemler atfeden tahlillerin kapısını kadar açmak insani/ahlaki açıdan marifet değildir.

Gerçekçi Ol, Suriye Halkını Yok Say!

68 Kuşağının ironik sloganlarından biri de şuydu: “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” Bu nostaljik ve ironik sloganda da vurgulandığı gibi ‘gerçekçilik’ imkânsızı talep eden kitlelerin başucuna yerleştirilmişti. Suriye’de 15 aydan bu yana vuku bulan Baas-Esed rejimine başkaldıran kitlelere de imkânsızı talep etmesini öneren “ulu’l elbab” (akıl sahipleri) de yok değil.

50 yıllık bir askerî cunta tarafından halkı esir, toprakları rehin alınmış Suriye gerçeği her gün tanklarla ezilerek ve kanla yıkanarak tecelli ediyor. Baas-Esed diktasının zalim ve işbirlikçi karakterine karşı toplumdan yükselen muhalefet dalgasını olur-olmadık yerde Batı’nın planlarına bağlamak öncelikle rejimin bekası adına kan dökmesini meşrulaştıran bir söylemdir.

Suriye halkı, kendilerinden önce Tunus, Mısır ve Libya’da işbirlikçi diktalara başkaldıran kardeşleri gibi ayağa kalkmıştır. Öncelikle zulmün, zalimin def’ini hedeflemişlerdir. Takıntı derecesinde dışarıdan kaynaklanan kışkırtmalar, etnik ve mezhebi çatışmalar, yeni sömürge planları diye devam eden tahliller ne Suriye halkına ne de diğer Müslümanlara fayda sağlamaktadır. (...)

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...


 

 

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!