HAKSÖZ-HABER
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, dördüncü yılına giren Suriye halkının özgürlük mücadelesini selamlamak ve Esed’in vahşetini lanetlemek için kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Ofis’de düzenlenen ve Diyarbakır’daki birçok kurum temsilcisinin yanı sıra, Özgür-Der Gürbüz ve Mardin temsilciliklerinin de destek verdiği eylemde, açılan pankartlar, taşınan dövizler, atılan sloganlar ve yapılan konuşmalarla Suriye halkının yanında durmaya devam edileceği vurgulandı.
“Kaçan bir gol kadar üzüldün mü Suriyeli çocuğa?”
“Katil Baas Ordusuna Karşı Yaşasın Suriye Halkının Onurlu Direnişi”, “Kaçan Bir Gol Kadar Üzüldün mü O Güzellim Suriyeli Çocuğa?” ve “Yaşasın Suriye Direnişimiz” pankartlarının açıldığı eylemde, “Suriye’de Katliama Hayır, Dikdatör Beşar Esad Katliam Zulüm fesat, Baas Çöplüğe Esad Sehpaya, Katil Esad Bu Kan Denizinde Boğulacaksın, Sessiz Kalmak Baas’ın Zulmüne Ortak Olmaktır, Suriye İslami Direnişle Özgürleşecektir, Suriye’de Katliama Sessiz Kalma” dövizleri taşındı.
Eylem, Özgür-Der Diyarbakır Şube Sekreteri Mehmet Deniz’in giriş konuşmasıyla başladı. Eylemin amacı hakkında açıklamada bulunan Deniz, dördüncü yılına giren Suriye direnişini selamlamak için toplanmış bulunduklarını belirterek, bütün zulümlere, IŞİD gibi hareketler kullanılarak karalanmasına rağmen yılmayan Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceklerini belirtti.
“Suriye direnişi mazlum halklar için merkezi rol üstlenmektedir”
Eylem, Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır temsilcisi Mehmet Masum Yokuş’un konuşmasıyla devam etti. Bütün imkânsızlıklara, zorluklara, katliamlara rağmen Allah’ın lütuf ve yardımıyla Suriye direnişinin dördüncü yılına girdiğini anımsatan Yokuş, “Suriye direnişi, sadece Suriyeli Müslümanların direnişi değildir. Suriye direnişi, Ortadoğunu’nun mazlum müslüman halklarının zalimi meşrulaştırmayı ve zulme boyun eğmeyi reddeden son derece önemli ve merkezi rolü olan bir direniştir. Suriye direnişi mensubu olduğumuz İslam ümmetinin bütününün imtihanı ve direnişi olarak algılanmalı ve ümmetin yeniden uyanışı ve diriliş hamlesinin önemli bir halkası olarak görülmelidir. Suriye direnişini boğmayı “İslam ümmetini boğmak” olarak okuyan evrensel şer güçleri bu bakış açısıyla Suriye halkının korkunç bir zulüm çarkından ve ateş çemberinden geçirilmesine seyirci kalıyor ve hatta alenen zalim-dikdatör Esed’i ve katil sürüsüne dönüşen rejimini destekliyor” dedi.
Dördüncü yılına giren vahşeti görmemenin büyük bir cürüm olduğunun altını çizen Yokuş, “hele hele direnişe destek olan kurumları bir takim ithamlarla suçlamak, itibarsızlaştırmaya çalışmak, hayra engel olma alçaklığından başka bir anlam taşımamaktadır. Şunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz; basta Suriye direnişi olmak üzere, İslam coğrafyasının hangi barçasında olursa olsun sürdürülen direnişler İslami uyanış ve dirilişlerin birer parçasıdır. Mazlum ve mustazaf halkların “adalet ve özgürlük" arayışıdır. Bizim safimiz mazlumların safıdır. Bizler bu safları sıklaştırmanın bir vecibe olduğunu buradan ifade etmek istiyoruz. Kardeşlerimizi unutmadık, unutmayacağız. Allah yardımcıları olsun. Yaşasın Suriye’deki İslami direnişimiz” şeklinde konuştu.
“Suriye halkıyla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz”
Konuşmaların sık sık “Yaşasın Suriye Direnişimiz, Katil Esad Suriye’den Defol, Halep’e Humus’a Direnişe Bin Selam, Diktatörler Yenilecek İslami Direniş Kazanacak, Berxwedan Jiyane; Jiyan İslam'e, Zulme Karşı Direneceğiz” gibi sloganlarla kesildiği eylemde Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Murat Koç da kısa bir konuşma yaptı. Halepçe ve Bosna gibi yerlerde yaşananların daha korkuncunun bugün Suriye’de yaşandığına dikkat çeken Koç, buna rağmen, Suriyeli mazlumlardan yana safını belirlemeyenlerin, susup görmezden gelmeyi tercih edenlerin, zulme karşı açık tavır almaktan çekinenlerin içine sürüklendikleri ilkesizliği ve ölçüsüzlüğü teşhir etmenin Suriye direnişiyle dayanışma içinde olan herkesin boynunun borcu olduğunu vurguladı.
Koç, bu onurlu direnişi dün olduğu gibi bugün de desteklemeye ve Suriye halkıyla dayanışma içinde olmaya devam edeceklerin belirtti.
Eylem topluluk adına Özgür-Der Üyesi Yavuz Karaoğlu’nun okuduğu basın açıklamasıyla sona erdi.
Açıklamanın tam metni:
Dördüncü Yılına Giren Suriye Direnişini Selamlıyoruz!
“Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (ÂLİ İMRÂN – 139)
Kimyasal gazlardan, varil bombalarına, dökme kurşunlardan, şebbihaların işkencelerine kadar bütün yöntemlerle sistematik katliamlardan geçirilen mazlum Suriye halkının Allah’a güvenerek ve O’ndan yardım dileyerek zalim Esed’le birlikte destekçileri İran, Rusya gibi ülkelere karşı başlattığı onurlu direniş 4. yılına girdi.
Tam 3 yıldır yaşanan bunca zulüm karşısında ve Suriye halkının şahsında, insanlık vicdanı ve ümmet duyarlılığımız sınanıyor. Yaklaşık yarım asırdır ayrım gözetmeden Suriye halkının tamamına kan kusturan despotik Baas rejimine karşı İslam coğrafyasındaki diğer intifadalardan da ilham alarak ayağa kalkan Suriyeli Müslümanlar, çetin sınavları göğüsleyerek direnişlerini bugüne taşıdılar. Onlar, özgürlüğe bedel olarak direniş iradesini kuşandılar. 21. yüzyılın sözde medeni dünyasında, şu küresel köyün sakinlerinin gözü önünde kimyasal silahlar da dâhil en iğrenç ve acımasız ölüm aygıtlarıyla katliama, kıyıma, açlığa, hastalığa, göçe maruz bırakıldılar. Binlercesi Baas’ın işkence odalarında kıyımdan geçirildi, tecavüze uğradı. Sayısız yerleşim yerine bombalar yağdırıldı ve onbinlerce masum insan dünyanın derin suskunluğu eşliğinde paramparça edilerek katledildi.
Esed ve işbirlikçilerinin zulmü intifadanın 4. yılında da halen devam ediyor. Kendisine küresel sorun çözücüler payesi biçilen uluslararası toplumun ketumluğundan da aldığı cesaretle Baas rejimi mazlum halka kan kusturmayı sürdürüyor. Uluslar arası toplum denilen emperyalist güruh, mücrim Esed’in patronları İran ve Rusya’yı 4 yıldır sözde ikna etmeye çalışmaktalar. Yakın zamanda düzenlenen ve fiyaskoyla neticelenen Cenevre-2 Konferansı da uluslar arası toplumun umursamazlığını, kandırmaca taktiklerini ve küresel sahnede oynanan tiyatroyu gözler önüne sermiştir.
Bunca zulme, zorbalığa, alçakça katliamlara, imkânsızlıklara ve de uluslar arası toplumun umursamazlığına rağmen kıt imkânlarla ama iman ve umutla tevhid, adalet ve özgürlük mücadelelerini bugüne getiren Suriye halkının zafere doğru yürüyüşü küresel istikbarı derin endişelere, korkulara sevk etmiştir. Onlar; çıkarları uyuşmadığı için daha düne kadar karşı çıktıkları Esed diktatörlüğünü şimdilerde yaşatmak, ömrünü uzatmak için canhıraş çabalar içerisindeler. Suriye muhalefetinin bir kısım siyasi temsilcisini Esed’le pazarlığa, Baas’lı bir çözüm veya geçiş sürecine zorlamaktalar. Küresel “sorun çözücülerin” 4 yıldır katliamlara maruz kalan Suriye halkına öngördüğü tek çözüm, direnişçiler tarafından bir zillet olarak kabul edilen bu çözümsüzlük önerisidir! Küresel zalimler, Suriye’de giderek yükselişe geçen ve homojenleşen İslami direnişi zayıflatmak, güçten düşürmek ve son kertede İslami direnişin iradesini teslim alarak kendi beklentilerine cevap vermeye mecbur hale getirmek için çabalamaktalar.
Ama öte yandan neredeyse tüm dünya doğal, hukuki, insani talep ve beklentilerini görmezlikten gelse ve Esed-İran-Rusya’dan oluşan vahşet koalisyonu buradan destek alarak katliamlarını sürdürse de aziz Suriye halkı inşallah onurlu bir gelecek maksadıyla istikrarlı şekilde sürdürdüğü direnişini kararlılıkla ve yılmadan devam ettiriyor. Bu onurlu direnişle dayanışma sorumluluğumuz elbette sadece yardım yollamakla sınırlı olmayıp çok boyutlu bir sahiplenmeyi gerektiriyor. En başta da Suriye direnişini Müslümanlar olarak komşu bir halkın mücadelesi olarak değil, mensubu olduğumuz İslam ümmetinin bir imtihanı, imtihanımız olarak görmemiz lazım. Ve bu perspektiften bakarak tam 3 yıldır her türlü imkânsızlığı, zorluğu, katliamı Allah için göğüsleyen Suriye halkının direnişini sürdürmesinin Müslümanlar için bir onur ve iftihar olarak kavranması gerekir.
İlk günden itibaren bir takım saçma sapan iddialar ve gerekçeler öne sürerek adeta Esed zulmüne meşruiyet arama uğraşı içinde olanlara, türlü ideolojik veya siyasi hesaplarla zulmün yanında saf tutanlara, Esed mücrimini yere göğe sığdıramayacak kadar alçalanlara lanet dilemek dışında söyleyecek sözümüz yok! Bununla birlikte Suriye halkına uygulanan bunca vahşetten sonra, Suriyeli mazlumlardan yana safını belirlemeyenlerin, susup görmezden gelmeyi tercih edenlerin, zulme karşı açık tavır almaktan çekinenlerin içine sürüklendikleri ilkesizliği ve ölçüsüzlüğü teşhir etmek Suriye direnişiyle dayanışma içinde olan herkesin boynunun borcudur!
Bu onurlu direnişi dün olduğu gibi bugün de destekliyor, zulmün karşısında başkaldıran mazlum Suriye halkıyla her fırsatta dayanışma içinde olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz! Buradan bir kez daha dördüncü yılına giren Suriye devrimini selamlıyor ve başta katil Esed rejimi olmak üzere onu yaşatmak için canhıraş çalışan İran, Rusya ve zorbalara çanak tutanları telin ediyoruz! 15 Mart 2014
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi