“Suriye Cuması”nda Yardım Seferberliği

Türkiye genelinde camilerde cemaat, 'Suriye Cuması' için saf tuttu, Suriyeli kardeşlerimiz için bağışta bulundu.

Suriyeli mültecilere yardım kampanyası kapsamında Türkiye genelinde camilerde cemaat, 'Suriye Cuması' için saf tuttu, Suriyeli kardeşlerimiz için bağışta bulundu.

'Kış geldi... Suriye için bir ekmek, bir battaniye' kampanyası kapsamında, İstanbul'daki camilerde de 'Suriye Cuması' kılındı.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, Suriye'de yaşanan trajedinin mağduru Suriyelilere yardım için seferber olan sivil toplum kuruluşları ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türk Kızılayı ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından başlatılan 'Kış geldi... Suriye için bir ekmek, bir battaniye' kampanyasının dün Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan tanıtım toplantısında, bugünkü cuma namazını 'Suriye Cuması' olarak ilan etmişti.

Bu kapsamda, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'daki camilerde de cemaat 'Suriye Cuması' için saf tuttu. Kentin, Fatih, Eyüp Sultan, Süleymaniye, Sultanahmet ve Beyazıt'ın da aralarında bulunduğu selatin camilerine ilgi yoğun oldu.

Eyüp Sultan ve Fatih camilerine, yılın son cuma namazı için havanın da güzel olması dolayısıyla kentin dört bir yanından cemaat akın etti. Camilerin dışına taşan kalabalık, hasırlarda yer buldu.

Camilerde cuma namazı öncesi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Dün Eylediğimiz Günler' başlıklı hutbe okundu. Suriye'de yaşanan insanlık dramının da anlatıldığı hutbede, Suriyeli mağdur ve masum sivil halk için yardım çağrısı yapıldı.

Hutbenin ardından 'Suriye Cuması' için saf tutan binlerce Müslüman, yılın son cuma namazını kıldı.

Vatandaşlar, camiden ayrılırken de okunan hutbeyi dikkate alarak, 'Kış geldi... Suriye için bir ekmek, bir battaniye' kampanyası kapsamında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından çıkışlara yerleştirilen şeffaf kutulara bağışta bulundu.

Kadınların da Suriyeli sivil halk için kutulara para attığı görüldü.

YENİ YIL MESAJI

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve ülke genelindeki camilerde okunan 'Dün Eylediğimiz Günler' başlıklı hutbe şöyle:

'Zaman hızla akıyor, ömür sermayesi tükeniyor. Günleri 'dün' eyledikçe, sayılı günlerimiz azalıyor. Yılları eskittikçe, hesap gününe biraz daha yaklaşıyoruz. Önümüzdeki salı günü yeni bir yıla gireceğiz. Duvarlarımıza yeni takvimler asacağız. Tıpkı bir sene önceki gibi... Nasıl da tükendi 365 gün! Nasıl da göz açıp kapamak kadar çabucak geçti yüzlerce gün, binlerce saat.

Yeni günler, yeni bir yıl bekliyor bizi. Ömrümüz olursa, onların da tükendiğini göreceğiz. Bir gün biz de bir takvim yaprağından önce düşeceğiz dünyadan. Bizden önce başkaları için hep böyle oldu, bizim için de böyle olacak. Başkaları için sıradan bir gün, bizim için en büyük göç başlayacak. Ömür defterimiz kapanacak. Ebedi ömrümüzün rengi, o gün belli olacak. Dünya imtihanımız sonlanacak, elimiz kolumuz bağlanacak. O günden itibaren ebedi hayatı kazanmak için bir şey yapamaz hale geleceğiz. Geçirdiğimiz yılların hesabı sorulacak.

Yeni yıl, ister hicri olsun ister miladi, önemli olan bizim vakti nasıl karşıladığımızdır. Önemli olan, yeni bir yılın başlamasına ne anlam yüklediğimizdir. Yıllar ister aya göre belirlensin, ister güneşe göre fark etmez. Rabbimiz bize güneşi de şahit gösterir, ayı da... Önemli olan, yeni günlerin adının ne olduğu değil, yeni günlerde nasıl var olduğumuzdur. Zamanın geçişini haber veren yıl başlangıcı gibi özel zaman dilimleri, bir fırsattır önümüzde. Yeni bir başlangıç yapmak içindir bu fırsat. Hatalarımızı gözden geçirip, yeni kararlar almak içindir bu fırsat. Hayatımızda yeni beyaz sayfalar açmak içindir bu fırsat. Zamana değer katabiliriz elbet. Zamanı kurtuluş sebebimiz yapabiliriz. Zamanı ilmek ilmek işleyebiliriz. Gelen yılın günlerinde cenneti kazandıracak işler yapabiliriz. Elimizdeki bir deste takvim yaprağından sonsuz mutluluk çıkarabiliriz. Önümüze gelen her yeni günü kendimize güzel bir şahit yaparak ahirete yollayabiliriz.

Her yılın başlangıcı, aslında bizlere bu mesajları veriyor. Ancak üzülerek ifade edelim ki, başka dinlere, başka kültürlere, başka dünyalara ait sembolik unsurlar, yılbaşı eğlenceleri ile bütünleştirilerek bir tüketim kültürüne dönüşmüştür. Daha endişe verici olanı ise geleceğimizin teminatı olan çocuklar üzerinden bir kimlik ve kültür erozyonu gerçekleştirilmesidir.

Ömrümüzden bir sene gittiği halde sanki bir sene kazanmış gibi zamandan intikam alırcasına, kendini ve değerlerini unutarak, kendinden geçerek alkollü içkilerle sabahlara kadar eğlenmek ne kadar hazindir. Emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango, toto ve loto gibi talih ve şans oyunlarının peşinden sürüklenmek ne kadar üzüntü vericidir.

Gönül ister ki, her yılın başlangıcı, insanoğlunun iç içe geçmiş muhasebelerini yaptığı, kendi insanlığını yeniden kurduğu bir milat olsun!

Her yılın ilk gecesi, anlamsız gayretlerin peşinde sürüklenmenin vakti olmamalıdır. Aksine ömrümüzden geride bıraktığımız yılın muhasebesinin yapıldığı vakittir. Yeni bir yıla daha kavuşturduğu için Cenab-ı Hakk'a şükretmemiz gereken vakittir. Zamanın sahibi Cenab-ı Hakk'a karşı kulluğumuzun şuurunda olma vaktidir. Günün beş vaktini secdeyle anlamlandırmaktır. Durduramadığımız vakti yüreklerimizle doldurmaktır. Bu fani dünyadan ebedi cenneti çıkarabilmektir. Gelip geçen yılların tarlasından sonsuzluk hasadını elde edebilmektir.'

'GÜN, İNSANLIĞIMIZIN İMTİHAN EDİLDİĞİ GÜNDÜR'

Hutbede, Suriye'de yaşanan drama da geniş yer verildi. Suriye'de 'bir insanlık trajedisinin yaşandığı' vurgulanan ve 'Gün Müslümanlığımızın imtihan günüdür' denilen hutbede, 'Suriyeli kardeşlerimize' şu ifadelerle yardım istendi:

'Yeni bir yıla girerken etrafımızda olup bitenlere dikkat kesilmeliyiz. Suriye'de iki ateş arasında kalmış çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ilaçsız ve dermansız insanlara duyarsız kalmamalıyız. Bugün Suriye'deki kardeşlerimiz ve akrabalarımız bir insanlık trajedisi yaşamaktadır. Savaşın acımasız şartları içerisinde her gün ölümle yüzleşmektedirler. Açlıktan ilaçsızlığa, barınmadan ısınmaya çok zor şartlarla karşı karşıyadırlar. Gün, insanlığımızın ve Müslümanlığımızın imtihan edildiği gündür. Gün, Allah rızası için insanlık namına Suriyeli kardeşlerimize yardım elini uzatma günüdür. Mezhebi, meşrebi, inanışı, dünya görüşü ne olursa olsun Müslümanlar, hatta bütün insanlık, sivil toplum örgütleri, kurum ve kuruluşlarıyla bu yarayı sarmak durumundadır. Bu sebeple Türkiye Diyanet Vakfı olarak ülke genelinde Suriye için insani yardım kampanyası başlatmış bulunuyoruz. Cenab-ı Hak, yaptığınız ve yapacağınız yardımları kabul eylesin.'

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı