HAKSÖZ HABER
Karşıt görüşlere sahip insanlar için tartışma ortamı oluşturulduğu iddia edilen Yansıma adlı programın konukları, İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi İlay Aksoy ve Suriyeli T.C. Vatandaşı aktivist Ravdanur Cuma, Türkiye’de Suriyeli algısı hakkında münazara ettiler.
Öncelikle münazara edecek kadar Türkçeye sahip olmak Türkçe konuşabilmek ile aynı şey değil. Bir de üstüne İlay Aksoy’un zeytinyağı misali üste çıkmayı başaran ırkçılığı eklenince çok rahat bir şekilde cevap üretilebilecek konular havada kalmış. Bu noktada programın moderatörlerine sorumluluk düşüyordu ancak onlar da bir sorunu çözmekten ziyade daha fazla izlenme sayısını dert edindikleri için olsa gerek ‘yiyin birbirinizi’ diyen gözlerle tartışmayı izliyorlar.
Defalarca izah edilen artık tek hücreli canlıların dahi anlayabileceği ‘Suriyeliler sınavsız üniversiteye girebiliyor’ yalanını dillendirmeye devam eden İlay Aksoy tartışma boyunca dezenformasyona dayalı söylemlerle haklı çıkmaya çalışıyor. Suriyeliler için sık sık 'üreme' ifadesini kullanan Aksoy'un mülteciler hakkında konuşurken sanki farelerden bahsediyor!
İşin en komik tarafı ise İlay Aksoy ırkçılığının, ırkçılık tarihinde ne kadar güzide bir yaklaşım farkı olduğunu gösteren kısımlarda saklı. Aslında İlay Aksoy, Suriyelilerden nefret etmiyor. İlay Aksoy bazı Suriyelilerden nefret ediyor. Aslında seküler, seçkin kesimden olan ve Esed rejimini destekleyen Suriyelilerin anladığımız kadarıyla İlay Aksoy’un başı üstünde yeri var. Ama o kamplarda kalan, gariban, dindar ve rejim muhalifi Suriyeliler yok mu, onlar hamamböceği gibi ezilip yok edilse İlay Aksoy bundan zerre rahatsızlık duymaz. İlay Aksoy aslında gerçek bir Baas sempatizanı kadar Esedçi! Bu sebeple İlay Aksoy ırkçılığının İslam düşmanı reaksiyonlardan beslendiğini söylemek daha doğru olacaktır...
Bu kanıya varmamızı sağlayan başka bir örnek ise, bir Suriyeliden daha fazla Suriye’ye sahip çıkması. Esed rejimi o kadar iyi bir rejimmiş ki parlamentosunun %30’unu kadınlar oluşturuyormuş. 2016’da ilk kadın meclis başkanını seçmiş. Yani Esed Suriye’si aslında çok güzel bir yermiş. Devamında ise "haydi bu durumu geliştirmek için beraber bir anayasa hazırlayalım, bizim size yapabileceğimiz en büyük destek bu" diyen İlay Aksoy, şaka mı yapıyor biz anlamadık!
Yani Suriye’de savunmasız kadınlar ve çocuklar üzerine bomba yağdıran kimdi? Marslılar mı bu işi yaptı? Eli kanlı bir rejimin uydurma parlamentosunun %30'u kadın ve onun vitrin süsü olan başkanı da kadın olduğu için mi Esed Suriye’si kadınlar için yaşanabilecek bir yer haline geliyor? İnsan bazen ne söyleyeceğini şaşırıyor. Türkiye’deki Suriyelilerin suç oranlarının yüksek olduğunu kanıtlamak için ise erken yaşta evlilik ve fazla çocuk yapmak suçunu(!) öne süren İlay Aksoy devreleri hepten yakmış olsa gerek. Erken yaşta evliliğin Türkiye’de binlerce mağduru var. Türkiye’de dahi doğru düzgün uygulanamayan bir düzenlemeden Suriyeli mültecileri mesul tutmak için vicdansızlıktan öte farklı bir sorun olması lazım…
Hulasası İlay Aksoy’a teklifimiz, Suriye kadınlar için bu kadar güzel bir yerse Esed rejiminin hakim olduğu bölgelere gidip oraya yerleşin. Siz de biz de mutlu oluruz!