Mehmed Göktaş/Doğru Haber
Gazze yanıyor, Gazze donuyor, Gazze ölüyor!
Gazze düne kadar bombaların altında can veriyordu, yıkılan binaların altında can veriyordu. Galiba yıkılacak bina kalmadı, çadırlara sığınmışlardı, artık çadırların içinde yanarak can veriyorlar.
Çadırlarda bombalardan arta kalanlar o çadırların ateşe verilmesiyle can veriyorlar. Ölmeyenler varsa onlar da açlıktan veya hastalıktan ölecekler, ölmeye devam ediyorlar.
Hem yanarak ölmek, hem donarak ölmek, hem hastalıklardan ölmek nasıl bir şey, bizim için yazmak kolay.
İki gün kar yağdı diye gündemimiz değişiverdi. Fazla değil sadece yarım gün kapanan bazı yollar, yolda kalan bazı araçları ekranlarda abarta abarta gözümüze dayatıp durdular.
Karla dolduramadıkları gündemi sırada bekleyen ıvır zıvır şeylerle dolduruyorlardı.
Hâlbuki Gazze yanmaya devam ediyor, Canavar siyonistler azgınlıklarından hiçbir şey eksiltmeden yakıp yıkmaya ve öldürmeye devam ediyor.
Gerçi Gazze’yi gündemin başına aldıklarında ne yapıyorlardı ki? Ekranlarda baştan sona Gazze’yi tartıştıklarında ne yapıyorlardı ki?
Allah için bir defacık olsun aynı anda hem yanmanın hem donmanın ne demek olduğunu hissetmeye çalışalım. 6 Şubat depreminde ülke olarak bunu bir nebze yaşamıştık, yani hem yıkıntı altında kalmanın hem soğuktan donmanın ne demek olduğunu görmüştük. Hiç bir yıkıntı ve can kaybı olmadığı halde Kayseri gibi bir yerde o gün dışarı fırladığımızda bizi bekleyen soğuğu tanımıştık ve hâlâ unutamadık. Artık depreme doğrudan muhatap olanları siz düşünün.
Bütün bunları Gazze’yi duyma ve anlama adına dile getiriyorum.
Yanmak, donmak, açlıktan ölmek, hastalıktan ölmek…
Kaybettik bu imtihanı, ümmet olarak kaybettik, Türkiye olarak kaybettik.
Şu andan sonra yapılacak bir şey yok mu, bilemiyorum.
Bazılarımız imtihanı tamamen kaybettiğimizi, artık bu andan sonra Allah’tan gelecek belaları beklemekten başka bir şeyimizin olmadığını söylüyor.
Diyelim ki bizim anladığımız anlamda başımıza hiçbir bela gelmese, konforumuzdan hiçbir şey eksilmese, refah içinde hayatımızı sürdürmeye devam etsek…
Acaba böyle bir şey Allah’ın (cc) bizi sevdiğinden dolayı mı olmuş olacak, yoksa…
Rabbim Cuma hürmetine akıbetimizi hayreyleye!