Şukfa: Esed ile Anlaşma Olmaz

Al Jazeera Türk'e konuşan Suriye Müslüman Kardeşler lideri, Şam rejimi ile görüşmelerin başarısız olacağını düşünüyor. Riyad Şukfa'ya göre muhalefet içindeki anlaşmazlığın bir nedeni de kendilerini destekleyen ülkelerin farklı tutumları.

Suriye'de iç savaşın son bulması amacı ile muhalifler ve Şam rejiminin temsilcileri arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan görüşmelerin ilk turu sonuçsuz kaldı. Görüşmelerin ikinci turu 10 Şubat Pazartesi günü başlayacak.

Muhalifler masada olacaklarını açıklamıştı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, "Hükümet delegasyonunun da Cenevre'deki görüşmelerin ikinci turuna katılacağından şüphemiz yok" dedi. 

Cenevre'deki görüşmelerin ilk turunu, Şam rejimi ile masaya oturmayı reddeden Suriye Müslüman Kardeşler lideri Riyad Şukfa ile değerlendirdik. 

- Cenevre’ye gitmeyi reddettiniz. Ancak Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) tam tersi bir karar aldı.  Neden muhalefet arasında böyle bir ayrılık oldu?

- Biz dikkatli ve derin bir şekilde çalıştıktan sonra Cenevre’ye gitmeme karar aldık. Uluslararası camianın Suriye halkının kaderi konusunda ciddi olmadığını hissettik. Biz Cenevre görüşmelerini Suriye rejimine fırsat tanıyacak bir istasyon olarak addediyoruz. Biz Cenevre’ye gitmek için ön şartlar koştuk. En azından varil bombalarıyla Suriye halkına yapılan ölümcül saldırılar durmalıydı. Biz, Suriye rejimi halkı öldürürken nasıl gidip de bu rejimle diyalog kuracağız? Diğer bir ön şartımız da, bazı kentlere yönelik kuşatmaların kaldırılmasıydı. Ön şartlarımız kabul edilmedi. Biz bu sebeplerden ötürü Cenevre’ye gitmeyerek uluslararası camia üzerinde baskı kurmaya ve bu camianın rejim üzerinde baskı kurması için gerekli rolünü oynamasını sağlamaya çalıştık.

Koalisyonun tavrına gelecek olursak, biz Müslüman Kardeşler olarak SMDK bünyesinde bulunan diğer birçok parti ve hareketle ittifak kurduk. Yapılan oylamada, çoğunluk Cenevre’ye gitmeye karar verdi. Biz de kararımıza aykırı dahi olsa buna saygı duyduk. Cenevre’ye heyet gönderilmesi kararına razı olduk ama heyete katılmadık. 

- Müslüman Kardeşler, Cenevre’de alınan kararların hepsini kabul edecek mi?

- Eğer bize göre olumlu olursa, beğenirsek uyarız kararlara. Ancak devrimin ve halkın yararına aykırı olacak bir kararı elbette kabul etmez ve reddederiz. Daha önce de söylediğim gibi biz ittifak yaptığımız grupların kararlarına uyarız. Koalisyonda karar çoğunluğun görüşüyle alınır. Bu bizim görüşümüze aykırı olsa dahi susar ve saygı duyarız. 

- Cenevre 2’den ne bekliyorsunuz?

- Bizce görüşmeler kesinlikle başarılı olamayacaktır. Çünkü bu rejim ciddi ve güvenilir bir rejim değil. Sadece zaman kazanmaya çalışıyor.

- Neden?

- Çünkü rejim Cenevre’den çıkacak kararları kabul ederse yok olacaktır. Geçiş hükümetini ve özgür seçimleri kabul ederse biter. Rejimin halk nezdinde bir geçerliliği yoktur. Dolayısıyla oyalayarak zaman kazanmaya çalışıyor.

- Suudi Arabistan’ın Suriye’deki rolü, İhvan'ın Suriye’deki geleceğini nasıl etkiler?

- Suudi Arabistan bazı muhalif güçleri destekliyor. Müslüman Kardeşler’i ise desteklemiyor. Suudi Arabistan’ın Müslüman Kardeşler’e karşı tavrı bellidir ve olumsuzdur.

-Eğer olası bir hükümette yer alırsanız Suudi Arabistan’ın tavrı ileride nasıl olur?

- Düşüncemiz odur ki, Suudi Arabistan’ın tavrı Suriye’de de Mısır’daki gibi olur.

- Önce SUK vardı, sonra Batı'nın talebiyle SMDK kuruldu? Müslüman Kardeşler SUK’da daha etkindi. Dışlandığınızı düşünüyor musunuz?

- Hayır. SUK’da da sayımız çok değildi. SMDK, SUK’un içermediği muhalefet güçlerini de kapsasın diye kuruldu. Biz de tüm muhalif güçlerin tek bir çatı altında bir araya gelmesini istiyorduk. Bu mevzuda bir etkimizin olmasını istemeyiz. Bizim siyasetimiz böyledir. Biz bütün taraflarla birlikte olmak isteriz. Yoksa beraber çalıştığımız grupları yönetme gibi bir derdimiz yoktur. Bu fedakârlık aşamasıdır, kazanç elde etme aşaması değildir. Esed rejimi düşüp halk yönetimi ele geçirdiğinde, halk kimi seçeceğine sandıkta karar verir. Dolayısıyla şimdi sayımızın veya kimi yönettiğimizin pek bir anlamı yok. Önemli olan muhalefetin rejime karşı saflarını birleştirmesidir.

- Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Avrupa, ABD muhalefeti destekliyor ama hepsinin yolu farklı? Nasıl birleşir bu görüşler?

- Doğrusu bu parçalanmış destek, silahlı muhalefetin tabanında bulunan anlaşmazlığın da sebeplerinden biridir. Hatta başta yaptığım görüşmelerde Suriye devrimine ortak bir desteğin olmasını önermiştim. Ancak bunu sağlayamadık. Temenni ediyorum ki bütün bu devletler tek bir yönde birleşir de sahada gerçek anlamda hareket edenlere destek olurlar, sadece kendi taraflarına değil. Dolayısıyla bu şekilde bütün muhalefeti bir araya getirebilirler. Böylece devrim de daha fazla ilerleme kaydeder. Evet, bu parçalanmış destek bir hatadır ve bir an önce sona ermesi gerekir.   

- Batı’nın muhalefete karşı tavrını nasıl buluyorsunuz? Siyasi ve askeri olarak muhalefeti yeterince destekliyor mu?

- Verilen destek politik destekten öteye geçememektedir. Ancak tam anlamıyla Suriye halkını razı edecek ve isteklerini karşılayabilecek bir destek değildir. Çok açık bir şekilde Suriye’deki savaşın sürmesini istiyorlar, bitmesini değil. Dolayısıyla devrimcilerin hızlı bir şekilde ilerlemelerini sağlayacak gerekli yardımı yapmıyorlar.  Mesela devrimcilerin uçaksavar ya da tanksavar silahlara sahip olmaları engelleniyor. Niçin? Çünkü bu silahlar devrimcilere ulaşırsa bu savaş daha çabuk biter. Savaşın sürmesini istiyorlar. Uluslararası camianın kararıyla bu silahlar verilmiyor. Hatta silah tüccarları da Batı’dan korktukları için muhalefete silah satmıyor.

- Müslüman Kardeşler’in Suriye içinde nasıl bir gücü var?

- Aslında biz Suriye’den 1980’de çıktık. Sonra da dönmedik. Suriye’deki tüm çalışmalarımızı halka bir zarar gelmemesi için durdurduk. Çünkü insanların bizle en küçük bir bağlantı kurması veya bize sempati ile bakması idamla yargılanmalarına sebep oluyordu. Dolayısıyla teşkilatlanmayı durdurduk. Ancak devrim sürecinin başlamasıyla birlikte yeniden sahaya döndük. Halk Müslüman Kardeşler’e güveniyor. Ancak teşkilat olarak hala sınırlıyız. Halkı İhvan’ı çok sever ama İhvan’ın teşkilat hacmi hala küçüktür. Yine de belki Suriye’yi gelecekte yönetebilecek tek bir teşkilat olabiliriz.

-  Müslüman Kardeşler’in silahlı gücü var mı?

- Müslüman Kardeşler adıyla savaşan silahlı bir grup yok. Ancak mutedil, fikirleri iyi olan silahlı grupları destekliyoruz.

- Hangileri mesela?

- Örneğin, Devrim Kalkanları Heyeti... Mutedil, İslamcı yani bizim fikirlerimize yakın görüşleri savunan grupları destekliyoruz. Tabii bunlar doğrudan Müslüman Kardeşler değiller ancak iyi, mutedil görüşlü gruplardır.

- İslami Cephe ile ilişkiniz var mı?

- Tabii diyalog içindeyiz. Birçok görüşmelerimiz oldu. İslami Cephe olsun, İslam Ordusu olsun kimseyle görüşmekten çekinmeyiz. Yeni kurulan Mücahidin Ordusu ile de görüşmelerimiz oldu. Suriye Devrimcileri Cephesi ile de görüşmelerimiz oluyor.

- Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

- IŞİD, İran ve Suriye'nin desteğini almış bir gruptur. Devrim sürecini bozguna uğratmak ve devrimin imajını kirletmek için geldiler. Tamamen rejimin işine gelecek şekilde hareket ediyorlar. Devrimcileri birbirlerine düşürmek için geldiler. Suriye'de savaş meydanını karıştırmak için geldiler.   

- Silahlı gruplar bazen siyasi müzakereyi yürütenlerle aynı düşünmüyorlar. Olası bir anlaşmada siyasi gruplar silahlı gruplara sözlerini dinletebilecekler mi?

- Zaten Esed ile bir anlaşmaya varılması söz konusu değil. Hem siyasetçilerin hem de silahlı grupların görüşleri budur. Tabii Esed giderse her şey daha kolay olabilir. Esed’le yapılacak olan bir anlaşma hem siyasiler hem de silahlı gruplar tarafından tamamen reddedilmiştir. İlla ki problemler yaşanacak ama çözümünün basit olacağından da eminim. Biz herkesle görüşmeye çalışıyoruz. Bu görüşmede Esed’in düşüşünden sonra herkesin üzerine anlaşacağı bir sözleşmeyi hazırlamaya çalışıyoruz. Esed rejimi düştükten sonra hepimiz Suriye’ye döneceğiz ve silahlı gruplar arasındaki tüm çelişkiler-çatışmalar bitecek. İstikrara kavuşulduktan sonra silahlar yeni hükümete teslim edilecek ve yeniden bir ordu oluşturulacak. İşte bu, tüm tarafların imzalayacağı bir sözleşmedir.

- Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Suriye halkını destekleyen tüm ülkelerin İran’dan Devrim Muhafızlarını çekmesini talep etmesini temenni ediyoruz. Türkiye’nin de bu bağlamda İran’a baskı yapmasını umuyoruz. Bizim Türkiye’ye güvenimiz tamdır ve Sayın Erdoğan, İran’ı Suriye krizinde ikna edecektir. En azından İran'ın tarafsız kalmasını sağlayacaktır.

Al Jazeera

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"