Afganistan'daki yeni yönetim tarafından Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi olarak atanan hareketin eski sözcülerinden Muhammed Suheyl Şahin, Mepa News'in sorularını yanıtladı.
Mepa News'in Suheyl Şahin ile gerçekleştirdiği röportajın metni şu şekilde:
- Afganistan'da Taliban'ın iktidara gelmesinden bu yana yüz günden fazla süre geçti. Birleşmiş Milletler'e üyelik talepleri hala gündemde. Bugün bu süreci Afganistan İslam Emirliği'nin üst düzey bir mensubu ile müzakere edeceğiz. Suheyl Şahin bizimle beraber. O, Taliban'ın Doha Ofisi eski sözcüsü ve şimdi ise Afganistan'ın BM Daimi Temsilcisi olarak belirlenen kişi. (Ancak bu BM tarafından henüz kabul edilmedi) Suheyl Şahin, katıldığınız için teşekkür ederiz.
Teşekkürler.
- İlk soruyla başlayalım. Taliban hareketi Afganistan'ın tamamını yeniden ele geçirdi ve bir İslam Emirliği ilan etti. Ancak bugüne kadar, bildiğimiz gibi, kimse bu Emirliği tanımadı. Bu yaklaşımın sebepleri nelerdir ve dünya neden Emirliği tanımadı? Dünyadaki diğer güçlerin size kendi şartlarını dayatmaya çalıştığını düşünüyor musunuz?
Evet, haklısınız. Onlar bize kendi şartlarını dayatmaya çalışıyorlar.
Hürriyetine aşık olan halkımız 20 yıldır işgalden kurtulmak için mücadele ediyordu. Kanımız pahasına bağımsızlığımızı kazandık ve geçtiğimiz 20 yıl boyunca çok acı çektik. Dünyanın süper gücüne ve müttefiklerine karşı silah, lojistik ve askeri eğitim konusunda denk değildik. Ama Allah'a güçlü bir imanımız vardı, haklı olduğumuza ve özgür bir ülkeye, bağımsız bir ülkeye sahip olmamız gerektiğine inanıyorduk.
Dünyanın diğer ülkeleri gibi bağımsız olmak bizim de hakkımız. Şu an hakkımız olmasına rağmen bizi tanımamalarının bir tür intikam olduğunu düşünüyorum. Ve Birleşmiş Milletler'de bize koltuğumuzu vermeyerek Birleşmiş Milletler kurallarını ve yasalarını ihlal ediyorlar.
Tüm ülkenin üzerinde egemenliğe sahibiz. Hükümet ülkenin her şehrinde, her ilinde, her sınırında bulunuyor ve Afganistan halkının desteğine de sahibiz. Bunlar gereken şartlardır ve bir hükümet bunları yerine getiriyorsa Birleşmiş Milletler'deki koltuğu verilmelidir.
BM'de, eski Kabil yönetimine bağlı olan mevcut kişi Daimi Temsilci olduğunu iddia etse de bu yönetimin egemenliği de, herhangi bir hakkı da, Afganistan topraklarında bir payı da yoktur. Ülkede bir metrelik toprağa dahi sahip değiller. Hal böyleyken nasıl olur da hiçbir bağlantıları olmayan bir hükümeti temsil edebilirler? Ki bu hükümet o kişinin bizi de Afganistan halkını da temsil etmediğini açıkladı. Bu sebeple söz konusu durum, Birleşmiş Milletler'in tarafsızlığı hakkında kuşku uyandırıyor.
Ülkesinde temsil ettiği bir hükümeti olmayan ve halk tarafından desteklenmeyen bir kişi Birleşmiş Milletler'de temsilci oluyor ve Birleşmiş Milletler de bunu kabul ediyor. Bu ne kadar mantıklı?
Birleşmiş Milletler'den ve Akreditasyon Komitesi'nden talebim duruşlarını ve kararlarını gözden geçirmeleri ve Afganistan'ın koltuğunu Afganistan'ın mevcut yönetiminin temsilcisine vermeleridir.
- Sayın Şahin, bildiğimiz gibi sizinle daha dostane ilişkilere sahip ülkeler var. Tıpkı Özbekistan, Türkmenistan, Endonezya, Pakistan gibi. Bu ülkeler neden Emirliği tanımadılar?
Bu onlara sorulması gereken bir soru. Ancak gördüğüm kadarıyla, Batı ülkelerinden, özellikle de ABD'den bazı ülkelerin bizi tanımaması yönünde bir baskı var. Yoksa bu ülkelerin bizi tanımaması için bir sebep ve engel görmüyorum.
- Birleşmiş Milletler'e üye olma talebinizin arkasındaki sebepler nelerdir? Neden Birleşmiş Milletler üyesi olmak istiyorsunuz ve BM üyesi olmak size ne gibi avantajlar sağlayabilir?
Bu bizim hakkımız.
Bu Afganistan'ın koltuğu. Afganistan halkının karşı karşıya olduğu çeşitli konulara dair tutumumuzu açıklamak için, mesajımızı Birleşmiş Milletler aracılığıyla dünyaya iletme arzumuz ve niyetimiz var. Ve herhangi bir sorun yaşanırsa, bunu müzakere yoluyla çözmek için orada olacağız.
Bu nedenle, Afganistan halkının bu hakkından, meşru hakkı olan Birleşmiş Milletler'deki Afganistan koltuğundan mahrum bırakılmaması çok önemli.
- Üyelik sürecini başlatmak için bugüne kadar hukuki anlamda neler yaptınız ve BM neden talebinizi kabul etmedi?
Dışişleri Bakanımız Birleşmiş Milletler'e Genel Kurul'da bir konuşma talep eden bir mektup gönderdi. Ve ayrıca şahsımın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak atanmasıyla ilgili olarak bir mektup gönderdi.
Bu Akreditasyon Komitesi'ne gönderildi ve Komite kararı erteledi, bu kanaatimizce ABD'nin baskısıyla oldu ve bu paralelde karar onlar tarafından Genel Kurul'a gönderilerek onaylandı.
Biz de karara tepki olarak bunun haksız ve adaletsiz olduğunu, taraflı bir karar olduğunu söyledik. Çünkü bu Afganistan'ın mevcut yönetiminin hakkıdır. Zira bu yönetim ülkeye hakimdir, egemenliğe sahiptir. Bu sebeple BM koltuğu kendisinden başka hiç kimseyi temsil etmeyen bir kişiye değil, bize verilmelidir.
- Bay Şahin, 1996 ve 2001 yılları arasında Emirliğin ilk iktidarı sırasında, Pakistan'da, İslamabad'da bir diplomattınız. O yıllarda Emirliğin BM üyeliğine ilişkin adımları nelerdi? BM üyeliğine dair bir politika değişikliğiniz var mı yoksa bu politikalar halen aynı mı?
Evet, o zaman da Afganistan koltuğunu istedik çünkü Birleşmiş Milletler'deki Afganistan koltuğunun hakkımız olduğunu düşünüyorduk.
Ve şu anda da bunun hakkımız olduğuna ve bize verilmesi gerektiğine inanıyoruz. BM'deki Afganistan koltuğunun, hakkımızın bize teslim edilmesi için gerekli tüm şartlara sahibiz. Bu hakkın bize verilmemesinin veya kararın ertelenmesinin siyasi bir tercih olduğunu düşünüyoruz.
Belirttiğim gibi tüm hukuki gerekliliklere sahibiz bu sebeple hukuki olarak bu koltuğa sahip olma hakkımız var. Ancak bize karşı taraflı bir duruş ve özellikle ABD olmak üzere belli başlı bazı ülkelerin intikamcı tavrı nedeniyle bu karar alındı. Ki biz bu karara karşı çıktık.
- Peki BM üyeliğinin İslam Emirliği'ne olumlu etkileri ne olacak?
Daha önce de söylediğim gibi Birleşmiş Milletler'de temsilci olarak bulunmak olumlu bir etkiye sahip olacaktır.
Çünkü bir yandan Birleşmiş Milletler'in aldığı kararı hükümetime iletebileceğim. Bir insani yardım iletme olanağı olursa, bunun gerçekleştirilmesini sağlayacağım.
Ve hükümet tarafından da, hükümetimizin aldığı kararları dünyaya iletebiliriz.
Birleşmiş Milletler'de dünya ile ilişki içinde kalabiliriz. Herhangi bir sorun yaşanırsa, bunu tartışma, müzakere ve anlayış yoluyla çözebiliriz.
- Anlıyorum. Birleşmiş Milletler üyesi olursanız, Birleşmiş Milletler ve diğer Batılı güçlerin Afganistan'ın iç işlerine kültürel, eğitimsel ve sosyal açıdan müdahale edeceğini düşünüyor musunuz?
Hayır. Doha Anlaşması'nda da hiçbir hükümetin Afganistan Hükümeti'nin iç işlerine, Afganistan'ın iç işlerine müdahale etmeyeceği yazılı.
Biliyorsunuz, uluslararası hukuka göre hiçbir ülke başka bir ülkenin iç işlerine karışmaz. Biz toplumumuzu koruyoruz ve hükümetimizi Afganistan halkının fikirleri temelinde yönetiyoruz. Geleneklerimiz ve kurallarımız ışığında...
Temel haklara dair (konuşacak olursak), kadınların eğitim ve çalışma hakkı gibi temel haklarına riayet ediyoruz. Onlar İslami tesettürü uygularken bu meseleye dair bir sorunumuz yok. Dolayısıyla işgali sona erdirdikten ve Afganistan'ın yeniden inşasında yeni bir aşamaya girdikten sonra, önceliklerimiz halka hizmet etmek, yaşam koşullarını daha iyi hale getirmek, onlara refah ve esenlik sağlamak ve onlar için iş fırsatları oluşturmak. Önceliğimiz budur.
Bu yüzden herhangi bir ülke bize bu konuda yardımcı olursa, onlarla iş birliği içinde olumlu bir ilişki kurmak isteriz.
- Bildiğiniz gibi bazı İslami yapılar ve şahıslar, BM üyeliğinin İslam şeriatıyla çeliştiği için sorunlu bir şey olduğunu düşünüyor. Bu eleştirinin farkında mısınız?
Hayır, hayır. Belki bu konuda bilgiye sahip olmayabilirler.
Bizler İslam şeriatından taviz vermiyoruz. Afganistan'ın Birleşmiş Milletler'deki koltuğu bizim hakkımız. Biz oradaki hakkımızı istiyoruz.
İkinci olarak, şeriat bizim ülke düzeyinde uygulanan dahili sistemimizdir. Birleşmiş Milletler'de ise, herhangi bir ülke tarafından sorulacak bir soru olursa, bunu yanıtlamak için daha iyi bir pozisyonda olacağız. Ve gündeme getirilen herhangi bir mesele olursa, bunu tasvir etmek, buna temas etmek için, dünyaya Afganistan İslam Emirliği'nin duruşunu ve politikasını aktarmak için daha iyi bir konumda olacağız.
Bu yüzden bu, problemli olmaktan ziyade bize güç verir.
Eğer orada olmazsak, bir başkası orada olacak, bize karşı duracak, iddialar ve suçlamalarda bulunacak ve temsilcimiz, onlara cevap vermek ve Afganistan İslam Emirliği'nin pozisyonunu açıklamak için orada olamayacak.
Bu sebeple orada bir koltuğa sahip olmak önem taşıyor.
- BM üyeliğine dair gayri İslami noktalar olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız buna dair ne yapacaksınız?
Uluslararası bir ilkedir, dahili meselelerde iç kanunlarınıza ve geleneklerinize uyarsınız. Ayrıca inancınıza ve yasalarınıza aykırı değilse de uluslararası hukuka ve Şart'a uyarsınız. Yani bunda bir tezat yok.
Eğer birisi bizim taviz vereceğimizi iddia ediyorsa, hayır, bu doğru değil.
- BM üyeliğiyle ilgili bir soruyla devam edeceğim. BM Şartı'nda İslami değerlerle çelişebilecek bazı maddeler var.
Cinsiyet eşitliği, Müslümanların gayrimüslimlerle eşit tutulması, LGBT haklarına saygı, İsrail'in Filistin'i işgali gibi uluslararası sınırlara duyulması saygı vesaire. BM Şartı'nda bunlarla ilgili bazı maddeler var. BM'nin bu ilkeleri konusunda ne yapacaksınız? Bu ilkelere uyup bunları uygulayacak mısınız yoksa BM Şartı'ndaki İslami olmayan hükümleri uygulamayacak mısınız?
İslam ümmetinin 57 ülkesi taviz verdi mi? Veya kendi kanunları yerine bunları mı uyguladılar?
Elbette kendi politikaları, kendi kanunları var. Sizin bulunduğunuz ülke, taviz verdi mi? Herkesin, her ülkenin kendi kanunları, kendi politikası var ama o ülke de iç hukuk maddelerine aykırı olmayan uluslararası hukuka uyuyor.
- Yani gayri İslami görülen bu şeyleri uygulamayacağınızı söyleyebiliriz, öyle mi?
Elbette diğer İslam ülkelerine ne yaptıklarını sorabilirsiniz. Kendi politikaları yok mu? Filistin meselesi ve diğer tüm meselelerde kendi pozisyonları yok mu? Her ülkenin kendi politikaları vardır ama bunlar yine de Birleşmiş Milletler üyesidir. Birleşmiş Milletler'de Daimi Misyonları vardır. Bu sahadaki realite.
- Elbette, BM tarafından üyelik talebinizin reddedilmesi, uluslararası arenada tanınma durumunuzu etkileyecektir. Dünya ülkeleri hükümetinizi tanımaz ve size diplomatik ve siyasi ambargo uygulamaya çalışırsa onlara karşı uluslararası politikalarınız ne olacak?
Birleşmiş Milletler'de bir koltuğa sahip olmak bizim hakkımız. Tanınmak bizim hakkımızdır, hürriyetine aşık olan Afganistan halkının hakkıdır.
Meşru hakkımız için mücadele edeceğiz. Tıpkı 20 yıldır meşru hakkımız olan özgür ve bağımsız bir ülkeye sahip olmak, ülkemizi işgalden kurtarmak için mücadele ettiğimiz gibi. Bu yüzden ülkemizin kurtuluşu için savaştığımız gibi hakkımız için de savaşacağız.
- Bu süreçte Türkiye, Çin, Rusya gibi diğer ülkelerde de Katar, Doha'daki gibi siyasi ofisler açmayı düşünüyor musunuz?
Evet, pratik açıdan ve bu ülkelerle ilişkilerimiz için bu önemlidir. Onlar için de Kabil'de böyle ofis ve elçiliklerin olması pratik olarak önemlidir.
Çünkü bildiğiniz gibi, dünya tek bir ülkenin politikalarının peşinden gitmemeli. Her ülkenin kendi çıkarları ve kendi politikaları, hususi politikaları vardır. Bizim de kendi politikalarımız var. Onlarla karşılıklı çıkara dayalı olumlu ilişkilere açığız. Bu yüzden Afganistan'da herkesin yatırım yapmasının yolunu açtık. Ülkemizde geniş doğal kaynaklar, madenler var. Gelebilirler, Afganistan'ın inşasına katılabilirler ve ülkeye yatırım yapabilirler. Yatırımcı dostu bir ortamda yatırım yapmalarını sağlayan yasalarımız var. O yüzden bence bu amaçla her ülkede bu tür mekanlara, büyükelçiliklere, ofislere ihtiyaç var.
- Şu anda Afganistan'daki ekonomik durum ve özellikle insani durum hakkında neler söylemek istersiniz? Ve lütfen bize Afganistan'ın parasının ABD tarafından dondurulması hakkında bilgi verin.
Afganistan'ın parasının dondurulmasının çok adaletsiz bir eylem olduğunu düşünüyorum.
Halkımızın içinde bulunduğu ve şu anda insani sıkıntılar içinde olduğu durum, bizim tarafımızdan yapılmış bir şey değildir. Sebebi, ABD ve uluslararası toplum tarafından bize uygulanan yaptırımlardır.
Aslında, Afganistan İslam Emirliği'nden intikam almaya çalışarak 40 milyon Afgan'ı cezalandırıyorlar. Gerçek şu ki Afganistan halkını cezalandırıyorlar. Bu sebeple herkese, siyaseti insani meselelerden ayırmaları çağrısında bulunuyoruz.
Ve bize uygulanan herhangi bir yaptırım olmasaydı ve bankalarımızın özgürce ve normal bir şekilde çalışmasına izin verilseydi, şu anda yaşadığımız insani krizi yaşamazdık. Ama yine de tüm bu zorlukların üstesinden geleceğimizi umut ediyoruz tıpkı geçtiğimiz 20 yılda diğer zorlukların ve işgalin üstesinden geldiğimiz gibi.
Halkımıza hizmet etmek ve ülkemizi yeniden inşa etmek için elimizdeki hiçbir şeyi, hiçbir kaynağı esirgemeyeceğiz. Ancak yine de, bu sorunlar, gece gündüz insan hakları sloganları atanların yaptırımlarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz bir şey.
- Bay Suheyl Şahin, bize katıldığınız ve sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.