Kaan Devecioğlu / Düşünce Günlüğü
Sudan’da çatışmalar nereye evrilebilir?
Sudan’da Ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan Cumartesi günü ortaya çıkan çatışma, Nisan 2019’da Ömer el-Beşir yönetiminin halk protestoları sonucu devrilmesinden bugüne yaşanan üç temel dönüm noktasına dayanmaktadır. Bunlardan birincisi Ağustos 2019’da el-Beşir yönetimine karşı protesto gösterilerinde bulunan ve askerin yönetime el koyarak halka devredilmesini talep eden Özgürlük ve Değişim Güçleri Birliği İttifakı ile askeri yetkililer arasındaki anlaşmadır. Bu anlaşmaya göre kurulan 5 asker ve 6 sivil üyeli Egemenlik Konseyi’nin Başkanı Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan, Yardımcısı HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo olmuş, sivilleri temsilen ise Başbakan olarak Abdullah Hamduk atanmıştır.
ARABULUCULUK GİRİŞİMLERİ SONUÇ VERMEDİ
İkinci dönüm noktası Burhan ve Dagalo’nun, Ekim 2021’de, sivillere yönelik temel açıdan siviller arasındaki anlaşmazlıklar ve ekonomik krizin derinleşmesiyle meşrulaştırdığı müdahalesidir. Söz konusu tarihten itibaren Sudan’ı yöneten iki askeri aktör ne sivillerle anlaşabilmiş ne de bir başbakan atamıştır. Üçüncü dönüm noktası olarak işaret edilebilecek Aralık 2022’de imzalanan Siyasi Çerçeve Anlaşması’na ise Özgürlük ve Değişim Güçleri Birliği’nden 10 sivil aktör imza atarken, 10’u ise mutabık kalmamıştır. Nitekim bu anlaşmanın BM, Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika Kalkınma Otoritesi (IGAD) tarafından yürütülen arabuluculuk girişiminin teşvikiyle imzalandığı söylenebilir.
ATEŞKESE RAĞMEN ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR
Sudan’da yaşanan çatışmalara dair ABD başta olmak üzere pek çok aktör ateşkes çağrısında bulunmuş, taraflar uyacağını taahhüt etse de çatışmalar sürmektedir. Söz konusu süreçte uluslararası aktörler, vatandaşlarını ve diplomatlarını Hartum’dan tahliye çalışmalarını yürütmüş ve BM Genel Sekreteri Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes de Hartum’dan Port Sudan kentine geçerek çalışmalarına buradan devam ettiğini açıklamıştır. Mevcut durumda Sudan’da bir taraftan BM, AfB ve IGAD’ın yer aldığı üçlü, diğer taraftan da ABD, İngiltere, Suudi Arabistan ve BAE’nin yer aldığı dörtlü arabuluculuk girişimi yürütülmektedir. Bu anlamda tarafların Güney Sudan’ın başkenti Juba veya Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde taraf heyetlerin müzakere etmesi beklenmektedir. Buradan hareketle çatışmanın geleceğine dair taraflar arasında barış anlaşması imzalanması, uzun vadeli çatışma ve kısa vadeli çatışma olmak üzere üç temel senaryodan bahsedilebilir.
İKİ TARAF DA BAŞKENTTE MEVZİ ARTIRMA PEŞİNDE
Ordu ve HDK arasındaki çatışmada uluslararası aktörler ateşkes çağrısında bulunsa da taraflar arasında silah sesleri kesilmemektedir. Ayrıca hem ordu hem de HDK’nın, başkent Hartum’a askeri konuşlanması devam etmektedir. Ancak uluslararası aktörlerin kararlılıkla taraflar arasındaki çatışmanın sonlanması noktasında baskı uyguladıkları takdirde müzakere masasının kurulabileceği söylenebilir. Tarafların müzakere heyetleri belirleme noktasında çalışma yürüttükleri de rapor edilmektedir. Bu anlamda BM Genel Sekreteri Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes de 1 Mayıs akşam saatlerinde yaptığı açıklamada tarafların bir Körfez şehrinde görüşme noktasında onay aldığını açıklamıştır. Tarafları müzakere masasına oturma noktasında teşvik edecek nedenler ise her iki aktör için askeri güç ve diplomatik nüfuzun varlığı, Dagalo açısından ordunun hava operasyonları ve konvansiyonel gelişmiş silahlar noktasında öne çıkması ve Burhan açısından Volker Perthes’in kazanan tarafın izole edileceği uyarısında bulunması şeklinde yorumlanabilir.
UZUN VADELİ ÇATIŞMA
HDK’nın BAE ve Rusya başta olmak üzere çeşitli Batılı aktörlerle de kayda değer yakın ilişkilere sahip olması takip eden süreçte onu kırılganlaştıran hava hakimiyeti sorununu da çözmesine vesile olabilir. Ayrıca uluslararası aktörlerin Hartum’daki vatandaşlarını tahliye etmesinin ardından çatışmalar artarak devam edebilir ve bu durum da barış çabalarından uzaklaştırabilir. Sudan’ın yaklaşık 390 farklı kabilevi unsura sahip olması ve 30 yıllık Beşir yönetimi geçmişinden miras olan milis grupların bir taraf lehine konumlanması da göz önüne alındığında, ordu ve HDK arasındaki çatışmaların uzaması ve yayılmasını tetikleyebilir. Bu anlamda ordu ve HDK’nın söz konusu milis güçleri taraflarına çekmeleri muhtemeldir ki son olarak Port Sudan bölgesindeki Beja Yüksek Konseyi orduya bağlılığını ilan etmiştir. Benzer şekilde HDK’nın da çatışma öncesinde ve mevcut durumda bilhassa Darfur bölgesinde ittifak girişimleri mevcuttur.
Abdulfetteh el-Burhan liderliğindeki ordunun konvansiyonel silahlarla donatılmış kara ve hava gücüne sahip olmasına rağmen, Muhammed Hamdan Dagalo liderliğindeki HDK’nin şehir içi çatışma noktasında gerilla gücüne sahip bir kuvvet olması, taraflardan birinin diğerine üstün gelmesini engelleyecek temel nedendir. Bu anlamda söz konusu çatışmanın barış anlaşmasıyla sonuçlanmadığı takdirde Sudan’da kısa vadede bir çözüm ihtimali son derece düşüktür.
Sonuç olarak, HDK’nin Güney Darfur başta olmak üzere farklı bölgelerdeki etkinliği göz önüne alındığında Sudan’da taraflar arasındaki çatışmaların “kalıcı ateşkes ve müzakereye” dönüşmesi ümit edilmektedir. Ancak aksi durumda askeri kapasitesinden hareketle Sudan Ordusu’nun HDK’yı başkentten uzaklaştıracağı ve özellikle Hartum dışında bilhassa milis çatışmalarının yoğunlaşacağı öngörülebilir.