Marco Werman & Declan Walsh / The World
Sudan tanınmaz bir hale geldi...
Sudan'da devam eden iç savaş nedeniyle yabancı gazeteciler çoğunlukla ülkeye giremiyor. Ancak New York Times Afrika büro şefi Declan Walsh birkaç hafta boyunca ülkeyi dolaşabildi ve sahada gördüklerini The World'e anlattı.
Sudan bir yılı aşkın bir süredir Sudan ordusu ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında yıkıcı bir iç savaşın pençesinde. Çok az sayıda yabancı gazeteci ülkeye girmeyi başarabildi.
Ancak New York Times'ın Afrika büro şefi Declan Walsh, fotoğrafçı Ivor Prickett ile birlikte birkaç hafta boyunca Sudan'a girmeyi ve seyahat etmeyi başardı. Yaptıkları haberler savaşın bilançosunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Marco Werman: Savaşın başkent Hartum üzerindeki etkisi nasıl oldu?
Declan Walsh: Şehrin bazı kısımları bu aşamada neredeyse tanınmaz halde. Çoğunlukla başkentin batı kesiminde yer alan Omdurman'daydık ve hem Sudan ordusu tarafından kontrol edilen hem de Sudan ordusunun kısa süre önce düşmanları (paramiliter grup) Hızlı Destek Güçleri'nden (RSF) geri aldığı bölgelerdeydik. Ve bu bölgelerde tam bir yıkım tablosu vardı. Tüm binaların çatışmalarda hasar gördüğü ya da yağmalandığı sokaklar vardı. Füze ve top atışlarına dair pek çok kanıt vardı. Çatışmalar sırasında orada kalmış olan bölge sakinleriyle konuştuk ve çatışmaların ne kadar yoğun olduğunu anlattılar. Genel olarak hastaneler yıkılmış ya da kapatılmış durumda ve şehrin büyük bir kısmı ya çatışmalar nedeniyle harap olmuş ya da iki taraf arasında bölünmüş durumda.
Evet, Omdurman'dan Hartum'un siluetine baktığımızda, buranın çok büyük, çok gelişmiş bir başkent olduğunu hatırlayalım. Peki bugün ne değişti?
Evet, doğru. Hartum Afrika'nın en kalabalık 10 şehri arasındaydı. Sudan'da çok önemli savaşlar yaşanmış olmasına rağmen, İngiliz sömürgeciliği döneminden bu yana bir asır boyunca barış içinde yaşamış bir şehirdi. Bu savaşlar çoğunlukla ülkenin çeperlerinde yaşanmış ve Hartum'a büyük ölçüde dokunulmamıştı. Burası bir dereceye kadar zenginlik yaşamış bir şehir. Sudan 1990'larda petrol patlaması yaşadı. Son on yılda altın madenciliğinden gelen büyük bir zenginlik akışı oldu. Bir yanıyla ise çok derin yoksulluğun olduğu bir şehirdi tabi ama aynı zamanda gösterişli plazaları, Nil manzaralı beş yıldızlı otelleri ve şehrin tam ortasında çok büyük bir uluslararası havaalanı vardı. Bu aşamada bunların hemen hemen hepsi yok oldu… Görebildiğimiz kadarıyla bu noktada büyük ölçüde tahrip edilmiş, çoğu durumda yanmış ya da iki taraf arasında çekişmeli olduğu için çok fazla top ateşine maruz kalmış yerler olduğunu biliyoruz.
Declan, Hartum'da bir tarafın ya da diğerinin üstünlüğü ele geçirdiğine ve çatışmaların sona ereceğine dair bir işaret gördün mü?
Bu yılın başlarında Sudan ordusu için bazı ilerlemeler olmuştu. Geçen sonbaharda başta Hartum dışında olmak üzere bir dizi ağır yenilgiye uğradılar. Yeni yılda ise bu bölgede, Hartum'un batısındaki Omdurman'da bir taarruz başlattılar ve bazı bölgeleri geri almayı başardılar. Ancak Omdurman'ın büyük bir kısmı hala RSF'nin elinde. Şehrin kuzeyinde yoğun çatışmaların yaşandığına dair kanıtlar gördük, havada çok fazla duman vardı. Kısacası, hayır, her iki taraf da kazanıyor gibi görünmüyor ve bunun yerine her iki taraf da, yabancı ülkeler tarafından sağlanan silahlarla stok yapıyor. Bu yüzden çatışmalar daha da şiddetleniyor. Bu durum aynı zamanda şehirde kalan siviller için insani durumu hiç olmadığı kadar kötüleştiriyor.
İnsani durumdan bahsetmişken, haberlerinizden anlaşıldığı kadarıyla bu savaşın en rahatsız edici yönlerinden biri de hastanelerin hedef haline gelmesi. Sudan'ın tıbbi altyapısından geriye ne kaldı?
Şu anda gerçekten çökme noktasında. Hartum eyaletindeki hastanelerin en az yarısı şu anda kapalı. Birçoğu bombalandı. Kalan hastaneler de büyük bir baskı altında. İnsanların bir yatakta iki kişi uyuduğu hastanelerdeydik. Doktorlar bize her gün yüzlerce yeni vaka aldıklarını ve bunlarla başa çıkamadıklarını söylediler. İlaç ve temel malzemelerde büyük eksiklikler var. Orada bulunduğumuz süre boyunca en çarpıcı şeylerden biri, uluslararası bir yardım kuruluşundan ya da bir sağlık örgütünden tek bir kişi bile görmemiş olmamızdı. Bunun nedeni güvenlik. Çünkü bu kuruluşlar o bölgelere seyahat etmek için izin almakta bile çok zorlandıklarını söylüyorlar. Muhtemelen gördüğümüz en rahatsız edici şeylerden biri, şehirde hala faaliyette olan tek bir çocuk hastanesi olması ve bu hastanenin çok kalabalık yetersiz beslenme koğuşunda onlara hayat kurtarıcı ilaç ve yiyecek vermek isteyen çaresiz ebeveynler tarafından şehrin dört bir yanından getirilen bebeklerle dolu olmasıydı.
Sizce Sudan neden bir kriz olarak daha fazla ilgi görmedi?
Kısmen bunun nedeni uluslararası basının erişiminin olmaması. Muhabirler son bir yıldır çoğunlukla ülkeye giremediler. Ancak bu aynı zamanda Gazze ve Ukrayna'daki savaşların gölgesinde kalmış bir ülke ya da çatışma. Bence bunlar Batılı politika yapıcılar için çok daha öncelikli olan savaşlar. Ve Sudan'daki savaşın daha küçük çaplı olduğu hissi var. Büyük ölçüde, pek çok insan gerçekten umutsuzluğa kapılmış durumda. Dünyanın içinde bulundukları kötü durumu unuttuğunu, dünyanın yaşanan acıları gerçekten izlemediğini ve Sudan'da olup bitenlerin büyük boyutunu dikkate almadığını düşünüyorlar.