Sudan Savaşı'nın birinci yılında gelişmeler neye işaret ediyor?

Macit Azzam, Haksöz Haber için kaleme aldığı yazısında Sudan'daki gelişmeleri değerlendirirken Sudan'ı yakın vadede bekleyen zorluklara odaklanıyor.

Macit Azzam / HAKSÖZ HABER

Sudan Savaşı üzerinden geçen bir yıl ve gerekli bir değerlendirme

Sudan’da patlak veren savaşın ardından geçen bir yıl, bize arka planı okuma noktasında daha fazla fırsat sundu, tabloyu daha da netleştirdi. Bu süreç Sudan ordusunun zafer arayışını daha bir bilemiş, perçinlemiştir. Zorunluluk tahtında  gerekli bir adım olarak  isyanı sona erdirmeyi amaçlamıştır. Bu adım kaçınılmaz olarak hayatın akışına geri dönmeyi amaçlamaktadır. Böylece demokratik anayasal süreç de kaldığı yerden devam edebilecektir. Bunu genel seçimler takip edecek halk sandığın hakemliğinde gelecekteki münasip iktidarı belirleyecektir.

Savaşın üzerinden geçen bir yıl zarfında temel bazı olaylar, kavramlar ve gerçekler oluştu, gelişti. Bunun da hatırlanması ve vurgulanması gerekir.  Muhammed Hamdan Daklu ya da Hamidti (Hamiditi) komutasındaki Acil Destek milisleri  aksini iddia etseler de  savaşı başlatan taraf olma özelliğine sahiptir. 15 Nisan sabahın 6’sında (2023) Havaalanında-Spor şehrindeki çatışma iddialarından önce- ilk kurşunu onlar sıkmıştır. Akabinde çatışmalar diğer bölgelere sıçramıştır. Bu süreçte ülkenin kuzeyindeki Merva Hava Üssüne ele geçirmek üzere baskın düzenlenmiştir. Bu aşamada müttefik asi güçler anlaşmalı hareket etmişlerdir.  Değişim ve Özgürlük Güçleri Hamidti milisleriyle birlikte harekete geçmiştir. Bu ittifak daha sonra kendini ‘Takaddüm’ olarak ifade etmiştir. Daha sonra Değişim ve Özgürlük Güçleri’nin  Acil Destek Milisleri ile irtibatı ortaya çıkmıştır. Bu bir muvazaa halidir. Acil Destek milisleri 2003 ve öncesinde Darfur bağlantılı olarak Cencavit güçleri olarak anılmışlar ve son kertede ise yasal güçlere karşı isyan bayrağı açmışlardır. Siyasi ve anayasal süreci sekteye uğratmışlardır.  Demokratik geçiş dönemi için öngörülen çerçeve anlaşmasını da yerle bir etmiştir. Uzlaşma karşılığında imkânsızı talep kabilinden taciz edici şartlar öne sürmüştür. Sözgelimi silahlara veda etmeden önce 10 yıllık bir geçiş süreci talep etmiştir. Bu süre içinde devlet mekanizmaları içinde karar alma sürecine ortak olacaktır. Silahlarını muhafaza etmede temel dinamiği ve modeli Libya’daki isyancı figür Halife Hafter’dir. Siyasi ortaklarıyla birlikte ülkenin servetine el koymayı ve işletmeyi umuyordu.  Bu isyancı milisler bir taraftan da İran’ın Arap dünyasındaki vekâlet güçlerini veya milislerini andırıyordu. Şunu da kuvvetle vurgulamak gerekir ki, muhalif ittifak meşru güçlere karşı yürütülen karşı devrim hareketinin bir parçası idi.  

Ayrıca, isyanın Sudan'daki gerçek halk devrimine karşı yürütülmesine rağmen yine de onlar kendisini devrimi ve kazanımlarını koruyan zümreler  olarak takdim etmişlerdir.  İsyanla ve isyancılarla muvazaa halinde olan sol eğilimli Özgürlük ve Değişim Güçleri, Hamidti komutasındaki isyan güçleri olan Hızlı Destek'in güvenlik kontrolünü kabul etti, onunla bir tür iktidar paylaştı ve ona maske oldu  ya da kolu rolünü oynadı.  Hamidti'nin vesayeti altında sosyo-ekonomik düzeyde özyönetim denemesi uyguladı.  Daha geniş bir Arap bakış açısına göre Değişim ve Özgürlük Güçleri, Libya Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi karşı devrimi temsil ediyordu ve kendilerini ilerici, modernist, aydınlanmacı ve demokrasi havarileri olarak tanımlıyorlardı.

Hamidti (Hamiditi) lakabıyla tanınan Hızlı Destek Birlikleri (RSF) lideriMuhammed Hamdan Daklu

Değişim ve Özgürlük Güçleri, eşkıyalık yapmak ve yol kesmekle ünlü ve insanlığa karşı savaş suçları ve diğer suçları işlemekle maruf,  ülkenin zenginliğini kendi ve ailesinin zimmetine geçirmek isteyen cahil, eğitimsiz biriyle ittifak kurmuştur. Yine yabancı güçlerle ittifakı, Değişim ve Özgürlük Güçlerinin vatana ihanet sayılabilecek eylemleri arasındadır.

Bu bağlamda, ordunun iktidarı Değişim ve Özgürlük Güçleri ile paylaşmayı reddettiğini ve şeffaf, adil bir şekilde genel seçimler yapılıncaya ve tüm yetkinin Sudanlılar tarafından seçilmiş demokratik bir hükümete devredilinceye kadar geçiş aşamasında yalnızca geçici bir ortaklığı kabul ettiğini hatırlatmak gerekir. Daha sonra ordu, isyanı bastırdıktan sonra, geçiş aşamasını denetleyecek, uzun sürmeyecek, bağımsız ve dürüst ulusal yeterliliklerden oluşan teknokrat bir hükümetin kurulması çağrısında bulunarak aslına, doğru modele döndü. Genel seçimler şeffaf, adil ve demokratik bir şekilde yapılıncaya kadar teknokrat hükümet orduyla tam ortaklık içinde en fazla bir veya bir buçuk yıl hüküm sürecektir.

Burada şunu belirtmek gerekir ki, askeri düzen, aleyhlerinde açık yargı dosyaları bulunanlar hariç, her zaman çerçeve anlaşmasının genişletilmesi ve Ulusal Kongre Partisi hariç tüm siyasi güçlerin istisnasız katılımına taraftar hatta ısrarcı olmuştur. Devrimden önce iktidar partisi olduğu için Ulusal Kongre Partisinin birçok eski lideri ve yetkisi kovuşturma kapsamında bulunmaktadır.

Bununla birlikte, siyasi veya cezai davalarda suçlanmayan veya aranmayan Kongre Partisi'nin eski liderlerinin dışlanması söz konusu değildir. Kesinlikle yeni bir siyasi çerçeve oluşturabilir ve mevcut partilerin geri kalanı gibi rekabet edebilir ve halkın sınavına girebilirler. Halk en yüksek otoritedir. Muhalifleri Değişim ve Özgürlük Güçleri tarafından sistematik olarak şeytanlaştırılmaya maruz bırakılan, farklı eğilimleri temsil eden;  değişik meşreplerden ve renklerden gelen İslamcılar elbette dışlanamaz veya ötekileştirilmez. Hamitdi çarpık bir ittifak içindedir. Onunla ortaklığa giden zümreler yakın ve uzak tarihi tahrif etmektedir. Zira Hamidti de devri sabıkı temsil eden Ömer Beşir'in  düzeninin bir parçası idi. Tali olarak Ömer Beşir'e muhalif olanlar Hamidti'ye de muhalif olmak zorundadırlar. Aksi takdirde bu tutarsızlık olur. 

Solcuların yaklaşımına gelince; İslamcıların Sudan'daki ana, merkezi ve geniş siyasi yelpazeyi temsil etmeleri nedeniyle onlara karşı bölgesel ve uluslararası güçlerden yardım almaya odaklanmışlardır.  Onlarda siyasi düşmanlık zamanla  İslamcılara karşı bir ideolojiye ve saplantıya dönüşmüştür.

Böylece İslamcılarla mücadele etme ve onların şeffaf, özgür ve adil demokratik seçimlerle bile olsa iktidara gelmelerinin önünü kesmek amacıyla, Değişim ve Özgürlük Güçleri  milis gücü ve asi  lider  Hamidti ile ortaklığa  girmiştir. Oysaki İslamcılar Sudan ve Arap âleminde geniş, merkezi ve ana akımı temsil ediyorlar. Onları göz ardı etmek mümkün değildir.  Böylece Değişim ve Özgürlük Güçleriyle Hamidti utanç verici ve şüphe çeken bir ortaklığa gitmiş İslami kesimlere karşı mücadele için dışarıdan Araplardan ve uluslararası çevrelerden  destek aramaya başlamıştır.

Amaçları İslamcılarla mücadele etmek ve onların şeffaf, özgür ve adil demokratik seçimlerle bile olsa iktidara gelmelerini engellemektir. İsyanın desteklenmesinde dış güçlerin rolüne gelince, ilk günden itibaren açık ve netti, sonra daha da belirginleşti. Açıkçası, zamanla devrimleri ve demokratik dönüşümü, çoğulculuğu baltalamak, durdurmak, sivil bir rejimin kurulmasını önlemek için harekete geçildi. Hamidti üzerinden Halife Hafter, Abdülfettah el-Sisi ve Beşar Esad modellerini kopyalamak istediler. BAE, koalisyonun diğer bileşenleri ve parçalarıyla birlikte Hamidti 'yi isyan etmeye ve iktidarı ele geçirmeye teşvik etmek için koordine edilmesinde merkezi bir rol oynadı.

Örtülü bir biçimde Çad ve Uganda üzerinden yardım ve insani yardım örtüsü altında bir tedarik hattı kurarak siyasi, mali ve askeri destek sağladılar.

Resmi bir Birleşmiş Milletler raporu da bunu teyit etmiştir. Tam tersine, Arapların gıyabında ve üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen Sudan'daki gelişmeler ve olaylar göz ardı ediliyor.

Savaş, Arap ulusal güvenliğini doğrudan etkiliyor.

Teorik dairede olsa bile ülkenin çıkarlarına ve milli güvenliğine yönelik tehlike arz etmesi nedeniyle Mısır'ın nispeten iyi bir tutumu bulunuyor. İsyan hareketiyle bütünleşmeyi ve kaynaşmayı reddetti. Lakin isyanı bastırmak ve sonlandırmak için ciddi bir hamlesi de olmadı. Hâlbuki bu Mısır'ın hayati çıkarlarına hitap etmektedir. Ordu ülkenin dış savunmasına odaklandığından gafil avlandı. İsyan hareketi ise ordunun gıyabında (iç) savaşa odaklanma ve hazırlanma imkânı buldu. Ordunun ülkenin sınırlarını korumakla ilgili temel görevi ona başkente odaklanma fırsatı vermedi. Başkent gerekli hazırlıklardan yoksundu. Hamidti ve ortakları bunu fırsat bildi.  

Bir yıl önce isyan ve savaşın başlangıcında, Hamidti'nin başkentteki milislerinin sayısı ordu kuvvetlerinin üç katıydı. Aylardır kuşatma altında olmasına karşılık direndiler. Resmi ordu birlikleri şu ana kadar merkezi egemenlik müesseselerinde tutunmayı başardılar. Özellikle hava kuvvetleri iç bütünlüğün muhafazasında kritik bir rol oynamıştır.

İsyancı güçler buraları kontrol altına alamamıştır.

Geçtiğimiz son dört aydaki toparlanmasının ardından ordu, savunmadan saldırıya geçti. Çok boyutlu, teknik, lojistik, istihbarat ve bilgi yeteneğini geri kazanmasından sonra savaştaki yenişememe hali kırılmıştır. Yılın son çeyreğinde özellikle Cezire Eyaleti'nin başkenti Vad Medani'nin işgalden kurtarılmasının ardından önemli ve nitelikli bir gelişmeye tanık olduk.

Halk direnişinin devreye ve hatta girmesi nitelikli bir değişimi ve savaşın gidişatında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyordu.

Paralelinde askeri ve güvenlik kurumlarının Hamidti ile Değişim ve Özgürlük Güçleri koalisyonu tarafından kasıtlı olarak şeytanlaştırılması, zayıflatılması ve marjinalleştirilmesinin ardından yeniden yapılandırılmasıyla atağa geçmiştir. Toparlanmıştır. İktisadi potansiyeli ve ticari konumu açısından İstanbul'a benzeyen ülkenin ekonomik, kültürel ve fiili başkenti Omdurman'ın geçtiğimiz Mart ayında özgürleştirilmesi anılan etkenlerin toplamının bir yansıması ve verilerin etkileşiminin bir sonucudur. Medeni ile birlikte El Cezire eyaletinin bazı bölgelerinin düşmesine genel sonucu değiştirmemiştir ve buraların geri alınması  an meselesidir. 

Savaşın yıldönümü aynı zamanda ordunun moralinin yükselmesi ve direnişin artması gibi nitelikli ve önemli gelişmelere de eşlik etmiştir.

Halkın ve ordunun morali yükseldi. Hartum'un kuzeyinde kalan stratejik konumdaki Petrol bölgesi Cili rafinerisinin kurtarılmasının da eli kulağındadır. Buna mukabil isyan cephesinde moral çöküntüsü yaşanmaktadır. Son sıralarda meşru yönetim lehinde cepheye yeni katılımların sağlanması ile birlikte isyancıların işledikleri cürüm karşısında halkın tarafsızlık pozisyonunu terk etmesi de savaşın seyrini değiştirmiştir.

Son demlerde, isyancıları kurtarmaya yönelik bazı atılımlara şahit olduk. Sözgelimi yasal otoritenin dışında insani durumun vahameti argümanı ve kisvesi altında Paris Konferansı tertip edilmiştir.

Bu tür etkinlikler halkın karşısında isyancı grupları aklamaya matuf çabalardır. Sudan'a yardım olarak 2 milyar dolar toplanması katılımcıları bile tatmin etmeyen bir düzeyde küçük bir miktardan ibarettir.

Paris toplantısı Sudan yönetiminin BAE'yi Güvenlik Konseyi’ne şikâyetine bir tepki olarak şekillenmiş ve hayata geçmiştir. Lakin abes ve cılız bir toplantı olmanın ötesine geçememiştir. Son olarak bir yıllık süreç Hamidti ile Değişim ve Özgürlük Güçleri koalisyonunun karşı devrim kalkışmasının mahiyetini gözler önüne sermiştir. Yüzlerindeki maskeyi indirmiştir. Halk Silahlı Kuvvetlerin etrafında kenetlenmiş ve varlığını ve gününü ve geleceğini kurtarmak için varlığını ortaya koymuştur. İsyanı kırmak için devreye girmiş ve anayasal geçiş sürecini tamamlamak için azmetmiştir. Amaç adil, demokratik ve sivil devleti yeniden inşa etmek ya da aksayan yönlerini tamir etmektir.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!