Sudan Olayları

Ahmet Varol

Geçtiğimiz Cumartesi günü (10 Mayıs 2008) Sudan’ın başkentine yakın bir bölgede Darfurlu isyancılarla güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Olayların medyaya yansıtılış tarzından isyancıların başkent kapılarına kadar dayandıkları anlaşıldığı için ülke yönetimini iyice köşeye sıkıştırdıkları ve hadisenin artık önü alınması imkânsız bir şekilde büyüdüğü kanaati oluştu. Biz de bugünkü yazımızda Sudan’da yaşanan bu son gelişmeler hakkında elde ettiğimiz bilgilere dayanarak siz değerli okuyucularımızı bilgilendirmek istiyoruz.

Öncelikle şunu ifade edelim ki olay Darfur’daki isyancıların bölgeden yola çıkıp da başkente doğru ilerlemeleri ve başkentin kapılarına kadar dayandıktan sonra orada durdurulmaları değil. Başkent Hartum’un hemen bitişiğinde yer alan Ummu Derman (Omdurman) şehrinde cereyan ediyor ve orada durduruluyor.

Yabancı kaynaklarda adı genellikle Omdurman olarak yazılan, yerli ahali tarafından Umdurman olarak anılan gerçekte ise Ummu Derman olan bu şehir başkent Hartum’un bitişiğinde, Mavi Nil ile Beyaz Nil’in arasında yer alır. İki Nil, Hartum’un hemen güneyinde bir noktada birleşmekte, birleşme öncesinde arada kalan bölge Umdurman, birleşme sonrasında ırmağın doğusunda kalan bölge Hartum batısında kalan bölge ise Cezire olarak adlandırılmaktadır. Umdurman daha çok ikamet bölgesidir.

Darfur’daki ayrılıkçı gruplardan Adalet ve Eşitlik Hareketi ile Sudan Kurtuluş Hareketi taktik amacıyla önceden Umdurman’ın kenar semtlerinde askerî hazırlık gerçekleştiriyorlar. Buraya hem silah hem de gerilla yığını yapıyorlar. Anlaşıldığı kadarıyla bunda iki amaçları var ki özellikle Adalet ve Eşitlik Hareketi’nin lideri Halil İbrahim’in açıklamalarından da bu anlaşılıyor. Birinci amaçları çatışmaları Darfur bölgesinin dışına taşımak suretiyle hükümet kuvvetlerini asıl çatışma alanının dışında sıkıştırmak. İkinci amaçları ise Sudan yönetimine, sadece Darfur’da değil Sudan’ın her tarafında var oldukları ve gerek gördüklerinde çatışmaları başka bölgelere de taşıma imkânı bulabilecekleri mesajı vermek.

Hükümet yönetimi Adalet ve Eşitlik Hareketi’nin “Sudan’ın her tarafında var oldukları” yönündeki iddialarını kesin bir şekilde yalanladı ve böyle bir şeyin mümkün olmadığını, Umdurman’daki isyanlarının da bölgeye yığınak yapmaları ve bu konuda Çad yönetiminden askerî destek almaları neticesinde gerçekleştiğini ileri sürdü.

Durum bu olmakla birlikte ayrılıkçı gerillaların başkente bitişik bir şehrin kenar semtlerine de olsa yığınak yapabilmesi devletin askerî istihbaratının bayağı zayıf kaldığına delalet eder. Gerilla yığını yapması belki normal karşılanabilir. Çünkü Darfur asıllılara başkente ve çevresine girme yasağı konmuş değil, zaten önceden de gelip yerleşmiş çok sayıda insan var ve ayrılıkçı güçlerin onların bazılarıyla işbirliği içinde olması mümkün. Gerek bölgeden gelebilecek ve gerekse önceden yerleşmiş olanlardan ayrılıkçı hareketlere gerilla görevi yapabilecekler fişlenmiş değil. Ama silahların taşınıp yığınak yapılması ayrılıkçı grupların oldukça tehlikeli noktalara mevzilenme konusunda istihbaratı ciddi şekilde atlatma başarısı gösterebildiklerine delalet eder. Fakat özellikle Umdurman’ın aşağısında kalan sahra bölgesinin kontrolünün zorluğunu göz önüne alınca bunun da çok zor olmadığını söylemek mümkün.

Bölgeden alınan bilgilere göre Umdurman’da isyan çıkaran gerillalar önce sivillere, iş yerlerine ve yerleşim alanlarına saldırı düzenliyorlar. Bu yüzden de bölgede paniğe sebep oluyor, ciddi bir korku havası oluşturuyorlar. Zaten olayların bir anda müthiş derecede yankı uyandırmasının sebebi de bu oluyor. Çünkü güvenlik tedbiri yetersizliğinden istifade ile ağır zayiata sebep olabiliyorlar. Tabii bu arada dış medya da olayı “Darfur isyancıları başkent Hartum’a dayandı” diye verince neredeyse “Hartum düşmek üzere, Darfur’u ayırmak isteyen güçler Sudan’ın tümünde hâkimiyeti ele geçirme noktasına geldi” kanaati oluşuyor. Oysa güvenlik güçlerinin duruma hâkim olmasıyla birlikte gidişat tam tersine dönüyor ve ayrılıkçı örgütler Umdurman’a yığdıkları gerillalarını aynı zamanda güvenlik güçlerinin eline birer kurbanlık koç gibi verdiklerini fark ediyorlar. Tabii bu arada çıkan çatışmalarda güvenlik güçlerine de epey bir zayiat verdiriyorlar. Son verilen bilgilere göre güvenlik güçlerinden 100, gerilla güçlerinden 400 kişi hayatını kaybediyor. İsyanı yöneten Halil İbrahim başta olmak üzere sağ kalabilen gerillalar da kendilerini sağlama alabilecekleri noktalara kaçıyorlar.

Konuyla ilgili değerlendirmeye devam edeceğiz inşallah.

Vakit gazetesi